Bakanlar Kurulu toplantısı sonarasında açıklamalarda bulunan Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Suriye'nin Türk uçağını ulusal hava sahası içerisinde vurduğu ve uçağın kimliğini belirleyemediği yönünde yanlış bilgi vererek kamuoyunu yanlış yönlendirmeye çalıştığını söyledi. Arınç, Suriye'nin tüm bu iddialarının ise Türkiye tarafından çürütüldüğünü belirtti. Uluslararası hukukun tandığı tüm imkanları kullanacaklarını belirten Arınç, şu açıklamayı yaptı:

"Biz iki tezi de çürütüyoruz. Çünkü radarda ayan beyan görülmektedir ki çok teknik bir olay ama siz bunu takip ederseniz, herkes bunu görmektedir. Bugün bazı gazetelerde buna benzer haritalar da yayınlanmıştır. Bizim uçağımızın bir ters sorti yaptıktan sonra alçalarak, yükselerek belli noktalarda radarı tersten geçirdikten sonra belli miktarda alçaldığını sonra ikaz edilmesi üzerine süratle oradan uzaklaştığını görüyoruz. Demek ki 1-2 kilometre menzili olan uçaksavarların dışında daha güçlü bir silah kullanılmak suretiyle uçağımızın 13 deniz mili uzaklıkta düşürüldüğü bize göre teknik olarak sabit olmuştur. Bütün bunların uluslararası hukuk çerçevesinde mutlaka bir karşılığı vardır. Bu karşılığı da en kısa zamanda yerine getireceğiz. Öncelikle bu olayı nasıl kendi kamuoyumuza teknik olarak izah edebiliyorsak, dünya kamuoyuna da, özellikle de önemli kuruluşlara da, Avrupa ülkelerine de, ABD'ye de, çevremize de 'Olay bu şekilde cereyan etmiştir. Biz mağduruz mütecavüz olan Suriye'dir, onların hedefiyle onların gönderdiği füzeyle uçağımız düşürülmüştür. Bu konuyu öncelikle bilin. Dezenformasyonlara inanmayın' şeklinde bir kampanyamız oluyor. Bu kampanya çok önemli sonuçlar verdi ki ,sizler de takip ediyorsunuz art arda yapılan açıklamalar, bütün ülkelerin, kurumların, kuruluşların Türkiye'nin yanında yer aldığını gösteriyor."

BÖYLE BİR DAVRANIŞ, CEZASIZ KALMAZ

Bülent Arınç, bu konuda öncelikle İslam İşbirliği Teşkilatı'nın süratle ilk adımı attığını belirterek, "İslam İşbirliği Teşkilatı, derhal toplanmıştır, Suriye'nin üyeliğini askıya almıştır ve bu konuyla ilgili olarak da Suriye'ye karşı yaptırımlar uygulayabileceğini göstermiştir. Yarın NATO da toplantılar yapacaktır. Güvenlik Konseyi'nin üyeleri ile görüşmeler devam etmektedir. Rusya Dışişleri Bakanı ile görüşülmüştür. Bugün Sayın Dışişleri Bakanımız, Bakanlar Kurulu Toplantısı devam ederken Çin Dışişleri Bakanı ve Çin Başbakanı ile görüşmeler yaptı. Biz uluslararası meşruiyet ve hukukumuzun korunması bakımından elimizden geleni yapıyoruz. Böyle bir davranışın cezasız, sonuçsuz kalmayacağını herkes bilmelidir. Ama biz bir hukuk devleti olduğumuz kadar uluslararası hukukun da bu alanda geçerli kurallarını ,argümanlarına müracaat etmekten başka bir yolumuz yoktur" dedi.

MUKABELEDE BULUNMA HAKKI DAHİL, ULUSLARARASI HUKUKUN TANIDIĞI TÜM İMKANLAR KULLANILACAK

Bir gazetecinin askeri müdahale seçeneği ve NATO'nun 4. ve 5. maddelerini hatırlatması üzerine, Arınç şöyle konuştu:

"Şüphesiz 4'üncü ve 5'inci maddeler konusunda Türkiye NATO'ya gerekli müracaatı yapmıştır. Hukuki meşruiyet içerisinde uluslararası hukukun bize tanıdığı bütün imkanları sonuna kadar kullanacağımızın elbette bilinmesi gerekir. Bunun içerisine meşru müdafaa da girer. Bunun içerisine mukabele-i bilmisil de girer. Bunun içerisine uluslararası hukukun mütecaviz devlete yöneltebileceği bütün müeyyideler de girer. Türkiye bu konuda hiç bir şeyi eksik bırakmayacaktır. Kamuoyu müsterih olsun."

PİLOTLARIMIZIN SURİYE'NİN ELİNDE OLDUĞUNA DAİR HİÇBİR BİLGİ DOĞRU DEĞİLDİR

Hükümet Sözcüsü Arınç, Suriye'nin düşürdüğü askeri uçakta bulunan pilotların Suriye'nin elinde olduğuna dair bilgilerin yanlış olduğunu belirterek, "Arama ve kurtarma çalışmalarında hiç bir engel yoktur. Suriye tarafının çok basit bir iki yardımının dışında bütün imkanları Türkiye kendisi olarak kullanmaktadır. Hepimiz ülke olarak millet olarak dua edelim, iki değerli pilotumuzu canlı olarak bir şekilde karşılamış kucaklamış olalım. Pilotlarımızın Suriye tarafının veya bir üçüncü ülkenin elinde bulunduğuna dair hiçbir bilgi doğru değildir. Keşke öyle olsaydı, hayatta olduklarını bilir ve bir şekilde kendilerine ulaşırdık" diye konuştu.

SURİYE İLE DİPLOMATİK İLİŞKİLER ALT DÜZEYE İNDİRİLDİ

Türkiye ile Suriye arasındaki diplomatik ilişkilerin alt düzeye indirildiğine vurgu yapan Arınç, "Bir taraftan Suriye'ye karşı bugüne kadar uyguladığımız tedbirler devam etmekle birlikte bu olayın kesinlikle sonuçlanması, yani 'olay şu şekilde cereyan etmiştir' şeklinde bir hukuki tespite bağlanması, ondan sonra da bunu yapanlardan şüphesiz özür, şüphesiz tazminat ama belki daha da farklı şeylerin talep edilmesi gündeme gelecektir. Herhalde çok uzak olmayan bir zaman sürecinde bunları hepimiz göreceğiz" dedi.

"DELİL GETİRMELİLER, ŞU ANA KADAR DEZENFORMASYONUN DIŞINDA BİR ŞEY İFADE ETMEDİLER

Suriye'nin uçağın düştüğü günden bu yana sürekli dezenformasyona yönelik açıklamalar yaptığını dile getiren Arınç, sözlerine şöyle devam etti:

"Milli İstihbarat Teşkilatımız onların muhaberatıyla, Genelkurmay yetkililerimiz veya Hava Kuvvetlerimiz onların muadili olanlarla bir taraftan da Dışişleri Bakanlığımız Dışişleri Bakanlığı yetkilileriyle bu çalışmaları sürdürüyorlar ama bizim elimizdeki deliller fevkalade güçlü. Bugün ekranda da gördük an be an, saniye ve saniye uçağımızın hareketi tespit edilebiliyor vurulma anı, saati ve bulunduğu yer itibariyle. Öylesine bir başka argümanla karşımıza çıkmalılar ki ,bütün bu gösterilen delilleri ve eğer üçüncü bir ülkede de aynı radar tespit etmişsek onların elindeki imkanları bir araya getirerek belki farklı bir sonuca ulaşabilirler. Ama biz radarlarımıza ilk defa da yapılmayan böyle bir test çalışmasını an be an kaydettiğini söylemekle iktifa ediyorum. Bunun karşılığında aksini ispat edecek bir delil ortaya koymaları lazım. Şu ana kadar dezenformasyonun dışında bir şey ifade etmediler."

İKİNCİ UÇAĞA'DA SALDIRI DÜZENLENDİ

Bülent Arınç, düşen uçağı kurtarmak üzere bölgeye giden bir diğer uçağın da saldırıya uğradığı yönündeki iddiaların hatırlatılması üzerine, "İlk kurtarma çalışmaları sırasında İncirlik ve Malatya gibi en yakın üslerden dört helikopter, iki gemi ve bir de helikopter taşıyan bir gemimiz olay mahalline koşmuşlardır. Arkasından da bir CASA uçağı ve başka yardım ekipleri de yola çıkmıştır. Maalesef CASA uçağımıza yerden atış yapılmıştır. Olayın duyulması üzerine Dışişleri Bakanlığımız ve Genelkurmay Başkanlığımız Suriye yetkililerini aramış ve bu arayış üzerine de bu taciz derhal kesilmiştir. Kısa süreli CASA uçağını taciz eden böyle bir olaydan bahsedebiliriz" diye konuştu.

(SINIR ÖTESİ OPERASYON) ŞU ANDA BÖYLE BİR KARARIMIZ YOK. BUNA İHTİYACIMIZ DA YOK

Uçağın Suriye tarafından düşürülmesinin ardından bir sınır ötesi operasyonun gündeme gelip gelmediğinin sorulması üzerine Bülent Arınç, "Şu anda böyle bir kararımız yok. Buna ihtiyacımız da yok. İhtiyacımız olduğu anda da Meclise herhangi bir yetki için müracaat edebiliriz. Ancak yanlış anlamayın Lübnan'daki güçlerimizin görev süresi sanırım Eylül ayında bitiyor. Meclis tatile girmeden bu görev süresinin bir yıl daha uzatılması için bir tezkere gönderildi, bununla karıştırmış olabilirsiniz" diye konuştu.

KİMSEYLE DE SAVAŞMAK NİYETİNDE DEĞİLİZ

Arınç kimseye savaş ilan etmek ya da savaşmak gibi bir niyetlerinin olmadığına dikkat çeken Bülent Arınç sözlerini şöyle tamamladı:

"Bir hususa dikkat çekmek isterim; iki uç var, birincisi bir savaş çığırtkanlığıdır. Tamtam çalmaktır, çığlık atmaktır. Biz bu tarafta değiliz. Biz savaş çığırtkanlığı yapmanın veya üst perdeden konuşarak kitleleri tahrik etmenin doğru olmadığına inanıyoruz. Gereken her şey hukuk çerçevesinde mutlaka yapılacaktır. Ama kimseye savaş ilan etmek, kimseyle de savaşmak niyetinde değiliz. Böyle bir iddiamız da yok. Türkiye'de bazı kişiler, bazı gruplar keyifleri, canları istediği için böyle bir çığırtkanlık yapabilirler. Biz ciddi bir hükümetiz. Büyük bir devletin hükümetiyiz. Milletimizin beklentilerine, düşüncelerine tercüman olmak zorundayız. Tam bunun aksi, bence bundan daha kötü yaklaşım var, o da neredeyse Türk uçağını haksız çıkarma gayreti içerisinde bulunanlar. Maalesef içlerinde bazı siyasetçiler de olmak üzere, bazı yazarlar, çizerler 'uçağımızın orada ne işi vardı' diye sorabilmekte. Hatta uçağımızı, pilotlarımızı suçlayabilmektedir. Bu nasıl bir düşüncedir, nasıl bir histir, lütfen milletimiz bunu da takdir etsin. Biz iki tarafta da değiliz. Yani hamasetle yola çıkmıyoruz. Ortada bir olay var. Bu olay ispatlanmıştır. Türkiye mağdur, Suriye mütecavizdir. Bunun karşılığında ne yapılabileceğini çok iyi biliyoruz. Ama bunu aşama aşama, kademe kademe yapmak mecburiyetindeyiz. Hiçbir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının kendi uçağını, kendi hükümetini takip ettiği politikalar sebebiyle, ortada iki pilotumuzun ve düşürülen bir uçağımızın olduğunu da görmeden suçlamaya kalkması doğrusu çok vicdani bir olay değil. Bu da üzüntü vericidir. Ama sükunetle yola devam ediyoruz. Sağduyuyla hareket edeceğiz ve uluslararası hukukun meşruiyeti dışarısına hiçbir zaman çıkmayacağız."

Görkem DERVİŞ/ANKARA,


GD(SSA)