Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, programına Çanakkale Valisi Güngör Azim Tuna'yı makamında ziyaret ederek başladı. Ardından da Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'ne (ÇOMÜ) yeni yapılacak olan Türkiye'nin en büyük İlahiyat Fakültesi'nin temelini attı. İçdaş Çelik Enerji Tersane ve Ulaşım Sanayi A.Ş. ile Kolin İnşaat grubunun 20 milyon liralık desteğiyle 40 dönümlük alan üzerine yapılacak olan İlahiyat Fakültesi'nin temel atma töreninde konuşan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Türkiye'de 76 İlahiyat Fakültesi bulunduğunu belirterek, “Son iki yıl içerisinde en çok açılan fakültelerden birisi İlahiyat Fakültesidir. Bu da halkımızın, öğrencilerimizin bu fakülteye karşı ilgilerinin ne kadar çok arttığını gösteriyor” dedi. Konuşmanın ardından ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. Sedat Laçiner, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a, Şehitler Abidesi'nin minyatürünü hediye etti. Daha sonra da protokol butona basarak temel atma törenini gerçekleştirdi.

SÖZLERİ HATIRLATILDI

Arınç daha sonra Polis Evi’ne geçti ve gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir gazeteci, Arınç'a, “O işkenceleri biz de görseydik dağa çıkabilirdik” açıklamaları üzerine kamuoyunda yaşanan tartışmaları nasıl değerlendirdiğini sordu. Arınç, bir kısım medya organlarının geçtiğimiz günlerde bir televizyon programındaki 1.5 saatlik konuşmasının başını sonunu vermeden, sadece bir cümleyi ortaya koymak suretiyle bunun üzerinde bir kamuoyu oluşturma gayreti içine girdiklerini ve yine bir kısım insanların da yine başını sonunu okumadan sadece “dağa çıkardım' sözünü ele alarak eleştiriler yaptıklarını söyledi. Arınç, “Ben bu programda, 'Diyarbakır cezaevinde öylesine zulümler yaşandı ki, oradan çıkanların bir kısmı dağa gitti, bir kısmı da dağa övgüler düzmeye başladı' şeklinde ifade etmiştim. Tabii bu cümlemi kuvvetlendirmek amacıyla, 'yani herkes dağa çıkmalı, ben de olsam dağa çıkardım' anlamında değil, sadece işkencelerin, eziyetlerin, o yok saymanın, o ret ve inkar ne kadar acımasız olduğunu göstermek amacıyla bu cümleyi kullanmıştım. Sözlerimin büyük bir kesim tarafından çok iyi anlaşıldığını ve olumlu bakıldığını biliyorum” dedi.

BAŞBAKAN'IN AÇIKLAMASI

Bülent Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bu sözlerine yanıt olarak, “Bizim yolumuz bu değil” açıklamasını da değerlendirdi. Arınç, “Sayın Başbakanımızın bir televizyon kanalındaki çok önemli konuşmasını baştan sona takip ettim. Sayın Başbakan benim bu konuşmama atfen sadece şu cümleyi ifade ediyor. “Bizim yolumuz bu değil. Ben olsam dağa çıkmam. Hayır, biz kendimize ait bir yol seçtik' sözlerini ifade ediyor. Çok doğru ben de dağa çıkmam ve çıkmadım. Ben de siyasi hayatım boyunca çok şükür fiziki bir işkence görmedim. Ama manevi işkenceleri, psikolojik baskıları üzerimde çok yaşadım. Şöyle geçmişime bir bakıyorum gençlik kolları genel başkanı olduğum parti Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldı. Dağa çıkmayı düşünmedim. İl Başkanı olduğum parti darbeyle kapatıldı, dağa çıkmayı düşünmedim. İktidar ortağı olan partim Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldı. Dağa çıkmayı düşünmedim. Fazilet Partisi kapatıldı, dağa çıkmayı düşünmedim. Eşimin, kızımın başörtüsünden dolayı horlandım, aşağılandım, küçültülmeye çalışıldım, hiçbir zaman dağa çıkmayı düşünmedim. Bizim de yolumuz böyleydi. Biz demokrasiye ve özgürlüklere olan inancımızı her zaman muhafaza ettik. Her zaman sabırla hareket ettik. Müspet hareket etmeye çalıştık. Dağa çıkmak bizim de aklımıza gelmedi. Dağı hiçbir zaman bir yol olarak görmedik. Hatta mecazi anlamıyla ifade ediyorum, olumsuz, menfi bir hareketin de içinde olmadık. Yolumuza devam ettik” diye konuştu.

Dağa çıkmak tabirinin zaman zaman CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun sözlerinde de, zaman zaman MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve eski DYP lideri Mehmet Ağar'ın sözlerinde de geçtiğini kaydeden Arınç, “Bu bir semboldür. Ama unutmayalım Türkiye'de dağa çıkmalar devam ettikçe ve dağdan inmeler olmadıkça terörle mücadelenin sonuna geldik sayamayız. Dolayısıyla dağa çıkmanın psikolojik faktörlerini mutlaka ortaya koymak ve onlarla mücadele etmemiz gerekiyor. Sayın Başbakanımız bir gerçeği ifade ediyor. Ben de bir gerçeği ifade ediyorum. Evet Türkiye'de çok eziyet gören, çok ahlaksızca işkencelere maruz kalan, işini kaybeden, 28 Şubat'ın listelerinde işyerlerinden olan, sokakta dilenmeye muhtaç kalan pek çok insan olmuştur. Ama bunların hiçbirisi dağa çıkmayı düşünmemiştir” dedi.

YIPRANMA HAKKINI BAKANLAR KURULUNDA GÖRÜŞECEĞİZ

Bir gazetecinin, “Basın çalışanlarının yıpranma hakkı geri verilecek mi?” sorusunu da yanıtlayan Arınç, “Bu konuda son çalışmayı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız yapıyor. Sayın Başbakanımız onlara talimat verdi. Tabi tek başına gazetecilerle ilgili yıpranma hakkının kanuna konması mı yoksa diğer iş kollarıyla birlikte mi olması gerekiyor. Sayın Bakanımız Faruk Çelik bir bilim kuruluna meseleyi götürdü. Sanıyorum onların çalışması önümüze geldiğinde Bakanlar Kurulunda bu konuyu görüşeceğiz” dedi.

Bülent Arınç, daha sonra Emniyet Müdürlüğü yakınındaki Otogar Sokak üzerinde bulunan kısa adı ÇADÜP olan Çanakkale Düşünce Platformunun açılışını yaptı. ÇADÜP Genel Sekreteri Yrd. Doç. Dr. Enver Yolcu'nun platform hakkında bilgi verdiği konuşma ardından Başbakan Yardımcısı Arınç, Vali Güngör Azim Tuna, AK Parti Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İsmail Kaşdemir ile davetliler kurdeleyi kesti. Aralarında Eğitim Araştırmaları Birliği Derneği, Çanakkale Sakatlar Derneği, Çanakkale Romanları Sosyal Etkinlikler Derneği, İnsanca Yaşam, Çanakkale Hukukçular Derneği başta olmak üzere 25 sivil toplum örgütünün projelerini paylaşacağı platform merkezini Arınç ve beraberindekiler gezdi.



ES(İÖ/AAA)