Çağıl Kasapoğlu



Flamaları dikmişler, battaniyeleri sermişler.

Sohbete muhabbete koyulmuşlar. Ama kuralları var. 'Sohbet alanlarına' ayakkabıyla girmek yasak.

Peki onlarca farklı sesin yükselebileceği bir meydandan nasıl olur da tek bir ses çıkar?

Üstelik bazı yabancı medya organlarının eylemlerin başlangıcında 'Türkiye İslamlaşmaya karşı ayaklandı' gibi birçoklarına göre 'yanılgı' sayılabilecek bir saptama nasıl çürütülür?

Meydana çıkan Antikapitalist Müslümanlar bunu yaptıklarını söylüyor.


Yazar İhsan Eliaçık iktidara en güçlü muhalefetin bu gruptan çıktığı görüşünde.

"Türkiye'deki dindar muhafazakar iktidarın panzehiri ulusalcılar değil, Antikapitalist Müslümanlar. Bu grup AKP'nin icraatını eleştiriyor. Serveti ve iktidarı yanlış kullanıyorlar."


'Ya CHP Aya Sofya'yı yıkmak isteseydi?'


İhsan Eliaçık'a göre, AKP iktidarı 'zengin ve yoksul uçurumuna ve sosyal adaletsizliğe' duyarsız.

Taksim'de Antikapitalist Müslümanlar'ın çadırına gitmeden önce sohbet ettiğimiz Eliaçık, AKP'nin kullandığı dili ve ekonomi üzerinden yapılan politikayı eleştiriyor.

"Her mahallede milyoner yaratacağız diyorlarlar ama hiç bir mahallede aç yoksul bırakmayacağız demiyorlar" diye sitem eden Eliaçık, AKP'nin 'oy politikası'nın da sağlıklı olmadığı görüşünde:

"[Tayyip Erdoğan] demokrasiyi sandıktan oy alınca herşeyi yaparım demek sanıyor. Öyle bir hak görüyor kendinde. Bu ileri demokrasi değildir. Bölge sorunları ahaliye sorulur."

Başbakan Erdoğan'ın sıkça 'yüzde 50'nin desteğini sırtladığını' hatırlatması da Eliaçık'ın tepkisini çekiyor.

"Peki ya" diye soruyor "Ya yüzde 50'yi alan CHP olsaydı?... Ya Aya Sofya'yı yıkacağız deselerdi, AKP ne yapardı?"

Başbakan Tayyip Erdoğan sık sık göstericileri hedef alan söylemleri nedeniyle tepki çekiyor, istifa çağrılarına hedef oluyor. Ama Başbakan tepkilerin arkasında 'dış güçlerin' olduğu görüşünde.

İhsan Eliaçık'a göre Tayyip Erdoğan'ın 'dış güçler' söylemi Taksim Meydanı'ndaki göstericileri daha çok kızdırıyor.

"Buradakiler anlaşılmıyor olmaktan rahatsız. Başbakan 'dış güçler var' diyor, meydandakiler de 'ne dışı gücü biz varız biz' diyor. Başbakan anlamamakta ısrar ediyor, göstericileri böcek yerine koyuyor."

Her ne kadar Başbakan sert açıklamalara devam etse de hükümet içinden daha ılımlı mesajlar da geliyor. Ama Eliaçık'a göre bu, hükümet içindeki 'kafa karışıklığına' işaret ediyor.

'Günah işleme özgürlüğü'

Meydanda kurdukları çadırın etrafında toplanan grubun gönüllülerinden Yasin Aygün "İslam'da insanlar başkalarının hayatlarına zarar veremez, başkalarının hayatlarına karışamaz. Günah işleme özgürlüğü bile var" diyor ve AKP'ye bir soru yöneltiyor "Alkolü yasaklayarak engelleyebilir misiniz?"

Grup tepkilerinin AKP'nin 'sömürü ve otoriter' politikalarına karşı olduğunu söylüyor.

İktidarın AVM inşası ve Taksim'in yeniden yapılandırılması projesiyle 'kapitalizmi yaygınlaştırmaya' çalıştığını, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın da 'kendi politikalarını ve kendi sistemini' dayatmak istediğini ifade ediyorlar.

"Yutmadı bu gençlik bu bahaneyi. Müslümanlar da ezilen insanların yanında durur" diye AKP'ye karşı çıkıyor Yasin ve neden Müslüman kimliklerinin öne çıktığını da şu sözlerle anlatıyor:

"İslam milyonlara hitap eden bir din. Bilinç altında bir beklenti var. Bu halkın yüzde 90'ı da Müslüman, biz de ezilenlerin yanında olalım istedik."

Yasin'le sohbetimi, şık giyimli ve kendini 'bağımsız eylemci' olarak tanıtan hoş bir bayan bölüyor ve antikapitalist Müslümanlara meydanda oldukları için teşekkür ediyor:

"Çok teşekkür ederim sizlere. Özellikle eylemlerin başından beri burada olduğunuz için, dayanışmaya katıldığınız için çok teşekkür ederim. Ben şahsen sizinle aynı fikirde değilim. Aynı ideolojiyi paylaşmıyorum. Ama sizlere çok teşekkür ediyorum" diyor hararetle.

Grup bu gibi teşekkürlere alışık. Sık sık dayanışma için eyleme katıldıklarını söylüyorlar.

"Eğer tek başımıza çıksaydık arkamızdan bu kitle çıkmayacaktı. Dayanışma olmayacaktı. Şimdi hep birlikte hareket ediyoruz."

Antikapitalist Müslümanlar'dan Abdullah

Yasin'in yanında beyaz sakalı, güler yüzüyle bizi dinleyen grubun gönüllülerinden Abdullah Yalçın'la konuşuyorum.

"Sizi gelecekle ilgili korkutan nedir, neyden korkuyorsunuz?" diye soruyorum. Yasin bir saniye bile düşünmeden veriyor cevabını:

"Bizim gelecekten korkumuz yok, beklentimiz var. Görüşlerimizi fikirlerimizi özgürce haykırabileceğimiz bir ortam istiyoruz."

Taksim'deki dayanışma yeni bir muhalif ses yaratıyor kimilerine göre. Geçmişte benzeri görülmeyen farklı tınıların tek bir melodiye dönüştüğü bir dönem.

Abdullah da bu yeni düzenin farkında.

"Değişen dünyaya ayak uydurmamız lazım. Komünist, ateistlerle dayanışma var. Allah'a iman vardır. Kulluk olursa kapitalizm de olur. Bir birlik için buradayız. "

Antikapitalist Müslümanlar'ın sesi neden şimdi duyuluyor?

Bardakları neden şimdi taştı? Abdullah bu durumu kollektif hareketin gücüne bağlıyor.

"Eğer tek başımıza çıksaydık arkamızdan bu kitle çıkmayacaktı. Dayanışma olmayacaktı. Şimdi hep birlikte hareket ediyoruz."