Astsubay Orhan Bıyıkoğlu'nun 07 AVF 58 plakalı otomobili, 6 Ekim 2008 tarihinde isim benzerliği nedeniyle yapılan icra takibi sonucu trafik ekipleri tarafından bağlandı. İsmi ve soyismi aynı olan adaşı bankadan aldığı krediyi ödemeyince o dönem muvazzaf olan Orhan Bıyıkoğlu'nun aracına haciz geldi. O bankada hiç hesabı bulunmayan, kredi çekmeyen ve kredi kartına da sahip olmayan Bıyıkoğlu’nun müracaatı üzerine banka 'yanlış Orhan Bıyıkoğlu'na haciz işlemi yaptığını fark ederek, avukatları Necmettin Yüksel aracılığıyla haczi kaldırıp otomobili kendisine teslim ettirdi. Ancak banka görevlileri yanlışı devam ettirip, emekli astsubayın adını Kredi Kartları Merkezi'ne 'yasaklı müşteri' olarak bildirdi.

28 Kasım 2008 tarihinde emekli olan Orhan Bıyıkoğlu, 50 bin TL tutarındaki emekli ikramiyesinin üzerine bir o kadar da kredi çekip, ev sahibi olmak istedi. Bir başka bankadan konut kredisi almak için başvuran Bıyıkoğlu'na, 'yasaklı müşteri' listesinde olduğu için kredi verilmedi. Listeden isminin çıkartılması için başvuran Orhan Bıyıkoğlu, olumsuz yanıt aldı. Bu arada Orhan Bıyıkoğlu’nun pazarlık yapıp almak için anlaştığı, kapora verdiği ev de başkasına satıldı.

Bunun üzerine hukuk mücadelesi başlatan emekli astsubay, 100 bin lira maddi, 4 bin lira manevi tazminat talep ederek bankanın merkezinin bulunduğu İstanbul'da Çağlayan'daki 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne dava açtı. Mahkeme, Orhan Bıyıkoğlu’nu haklı bularak, bankanın 2 bin 675 lira maddi, 3 bin lira manevi tazminat ödemesine karar verdi.

Bıyıkoğlu’nun avukatı Cengizhan Gököz, davanın hüküm kısmını çok beğendiklerini, ancak miktar konusunda itiraz ettiklerini belirterek, kararı temyize götürdüklerini söyledi. Avukat Gököz, şöyle konuştu:

"Memurun hayatı kendisine ait bir ev sahibi olmanın hayalini kurmakla geçer. Emekli ikramiyesini aldıktan sonra kendisine ait bir ev sahibi olabilmek için bir bankaya başvuruyor ama hiç ilgisi yokken isim benzerliği nedeniyle kredisini alamıyor. İkramiyesini önemli kısmını davalar ve adliye koridorlarında harcadı. Eğer banka ismini bildirmemiş olsaydı, müvekkilim şu anda kendi evinde oturuyor, kira yerine kendi konut kredisini ödüyor olacaktı. Ancak şimdi ev sahibi olamadığı gibi az miktardaki emekli ikramiyesini adliye koridorlarında tüketti. Biz Antalya’da ev alabilecek asgari maddi parayı talep ediyoruz. Müvekkilimin manevi yıkımı elbetteki büyüktür. Mahkemenin bu kararı bana göre yine devrim gibi bir karardır."