HÜ Tıp Fakülytesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kaya Yorgancı, bazı hastaların triotlerinin bütünüyle alınmaması sonucu yüzde 20-25'e varan oranlarda tekrar cerrahi girişim gerekliliğinin oluştuğunu tespit ettiklerini açıkladı. Prof.Dr. Yorgancı, şunları söyledi:

"Hastayı tekrar ameliyat etmek, komplikasyon riskini arttırdığı gibi ses tellerine giden sinirlerin hasarlanması riskini de beraberinde getiriyor. Tiroit ameliyatı olan hastaların yüzde 85'i sinirlilik ve kalp çarpıntısı bulguları varken, bunun fizyolojik temeli olmadığı ortaya kondu. Bu, tamamen bizim insanımıza has bir özellik. Yurtdışında tiroid hastalarında sinirililik bu kadar yaygın değil. 'Ben çok sinirliyim, yoksa tiroit hastası mıyım?', ya da 'Tiroitim var,sinir yapıyor' düşüncesinin fizyolojik bir temeli olmadığı belirlendi."

Prof.Dr. Yorgancı ile H.Ü. emekli öğretim üyesi Prof.Dr. Esat Hersek tarafından yapılan araştırma kapsamında klinikte 20 yıl içinde gerçekleştirilen tiroid ameliyatları ve sonuçları incelendi. Araştırma tiroit ameliyatı olmuş 620 hastanın geriye dönük değerlendirmesi yapıldı. Prof.Dr. Yorgancı, geçmiş yıllarda yapılan tiroit ameliyatlarının bir kbölümünün cerrahi müdahale gerektirmeden de tedavi edilebileceğini tespit ettiklerini anlatırken, "Araştırma kapsamında değerlendirilen 620 hastadan, 20 yıl ve daha önce ameliyat olanlarda kanser oranının yüzde 15'lerde olduğunu, son yıllarda yapılan ameliyatlarda ise bu oranın yüzde 35'lere çıktığını belirledik" diye konuştu.

Hekimlerin son yıllarda tiroit ameliyatlarında daha seçici davrandıklarını, araştırma sonuçlarının da bunu doğruladığını vurgulayan Prof.Dr. Yorgancı, "Şimdi geçmişe göre daha doğru endikasyonlarla ameliyat ediyoruz. Aameliyat ettiğimiz hastalarda da daha yeterli bir cerrahi müdahale yapıyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

Araştırmalarında ameliyat gereken hastalarda operasyonun bazı durumlar için yeterli yapılmadığını da tespit ettiklerini vurgulayan Prof.Dr. Kaya Yorgancı, şöyle devam etti:

"Bazı hastaların triotlerinin bütünüyle alınmaması sonucu yüzde 20-25'e varan oranlarda tekrar cerrahi girişim gerekliliğinin oluştuğunu tespit ettik. Hastayı tekrar ameliyat etmek, komplikasyon riskini arttırdığı gibi ses tellerine giden sinirlerin hasarlanması riskini de beraberinde getiriyor."

Tiroit ameliyatında en önemli faktörün ilk ameliyatın yeterli olması olduğunu vurgulayan Prof.Dr. Kaya Yorgancı, "Çünkü ilk ameliyat yeterli olmazsa, daha sonra tekrarlayan ameliyatlar oluyor, komplikasyon riski artıyor. İlk ameliyattaki gibi etkin ve yeterli bir şekilde tiroid bezini tamamen ortadan kaldıramayabiliyorsunuz. İlk ameliyatlarda komplikasyon riski, yani ses kısıklığı veya serum kalsiyum düzeyinin kalıcı düşüklüğü yüzde 1 ila 2.5 görülürken, ikinci ameliyatlarda bu oran yüzde 8.9'a kadar çıkıyor" dedi.

Sinirlilk halinin tiroit hastalığına bağlı oluştuğu şeklindeki inanışın doğru olmadığını belirten Prof.Dr. Kaya Yorgancı, şöyle devam etti:

"Tiroit ameliyatı olan hastaların yüzde 85'i sinirlilik ve kalp çarpıntısı bulguları varken, bunun fizyolojik temeli olmadığını ortaya koyduk. Yani onlar kendilerini öyle hissediyor. Tiroid bezi vücudun metabolizmasını ayarlayan bir bez. Eğer çok çalışırsa, hakikaten sinirli oluyor, çarpıntısı oluyor. Ama böyle bir hastayı siz kapıdan girerken anlarsınız. Sinirlidir, hipertiroiddeki sinirlilik ve ajitasyon çok barizdir. Bizim ameliyat ettiğimiz hastaların ancak yüzde 5'i hipertrioid. Ama hastaların yüzde 85'i kendini sinirli hissediyor. Bizim sinirlilikten kastımız, tıbbi olarak olaylarla uyumsuz sinirlilik. Örneğin, önünüzdeki araba bir anda durdu, siz de durmak zorunda kaldınız, buna sinirlenirsiniz tabii. Ama önünüzdeki araba biraz sert durdu, siz de inip adamı dövüyorsanız ya da bıçaklamaya kalkıyorsanız bu uyumsuz bir sinirlilik. Bilimsel bir temeli yok. Bu tamamein bizim insanımıza has bir özellik. Yurtdışında tiroid hastalarında sinirililik bu kadar yaygın değil."



AY(AY/İD)