Kadavra bağışına öncülük eden Prof.Dr. Yakup Tuna, beden bağışı konusunda kendisinin yaptığı bağışın yanı sıra Ankara'daki Body Worlds Sergisi'nin etkili olduğunu söyledi. Prof.Dr. Tuna, bu sayede insanların kendisini bağışlamak için karar verdiklerini belirtti. Eskişehir Cezaevi'den 3 tutuklunun bağış başvurusunda bulunduğunu ve çok duygulandığını belirten Prof.Dr. Tuna, "Savcılıktan zarf geldi. Endişelendim önce. Zarfı açtığımda 1'i müebbet hapse mahkum 3 tutuklu bedenini bağışlamış. Onları ziyarete gideceğim mutlaka. Cezaevinde bu konuya duyarlı davranıp izin vermiş olmasına ayrıca mutlu oldum" dedi. Prof.Dr. Tuna, cesedini bağışlayınların yaptıkları bu örnek davranış ile tıp fakültelerinde önemli gelişme kaydedileceğine dikkat çekti.

Yaklaşık 12 yıl röntgen teknisyenliği yapan ve şu anda bir sigorta firmasında çalışan 57 yaşındaki Arzu Azime Yaşar da, bedenini tıp eğitiminde kullanılmak üzere Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne bağışladığını açıkladı. Yaşar, şöyle dedi:

"Cesedimiz her şekilde toprak olup gidecek. Hiç değilse öldükten sonra da bir işe yarasın istedim. Organlarımı da bağışlamıştım. Alemden kimsenin karşı çıkacağını sanmıyorum. 33 yaşında kızıma söyledim, itiraz etmedi. Bunun dinen sakıncası olduğunu düşünmüyorum. Müslümanım ve bedenimi eğitim ve insanlık için bağışlıyorum. Çok şükür hiçbir sağlık sorunum yok. Ama öldüğümde ailemden kalan birileri varsa ve talep ederlerse kadavra eğitimi bittikten sonra cenazemi alıp istediği yere defnedebilir. Bu bedenden sonuna kadar istifade edilsin istiyorum." 

Kampanyayla birlikte artan kadavra bağışlarında kadınların daha fazla olduğuna dikkat çeken Prof.Dr. Tuna, geçmişte kadın kadavra bulmanın çok büyük sıkıntı olduğunu, günümüzde kadın doğum alanında da eğitim kursları düzenleyebildikleri için çok mutlu olduğunu söyledi. Prof.Dr. Yakup Turna, eğitimde kullanılan kadavralar sayesinde tıbbın bu kadar ilerleyebildiğini, insanların bedenini bağışlama konusundaki endişelerinin yersiz olduğunu öne sürdü. Prof.Dr. Tuna, "Kişi vefat ettiğinde bedeni çürümemesi için hemen ilaçlanır. Kadavra olarak kullanılan bedenler de sanıldığı gibi iş bittikten sonra asla çöpe gitmez. Eğitim boyunca zaten canlı bedeni kadar itinalı davranılır. Defnedileceği zaman da kişinin vasiyeti varsa inandığı dine göre istediği şekilde bir törenle, yoksa yine normal şekilde defin işlemi gerçekleştirilir" dedi.

Kadavra yokluğundan Türkiye'de bir kadavranın 5 yıl boyunca eğitimlerde kullanıldığını anlatan Prof.Dr. Tuna, "60'ın üzerinde devlet üniversitesi var. Vakıfları da sayarsak 100'e yakın Tıp Fakültesi var. Bunların yarısında kadavra yok. İlaçlayacak donanım da yok" dedi.