CANLAR TiYATROSU iLE RÖPORTAJ

Almanya'nın Giessen şehrinde Canlar Tiyatrosu'nun başarıyla sahneye koyduğu "12 Eylül" belgesel oyunu öncesi - Hülay HASAN - Avrupa Postası okurları için Canlar Tiyatrosu adına Yönetmen Cengiz Sezgin ile ilgiyle okuyacağınız bir Röportaj yaptı.

04 Haziran 2012 Pazartesi 19:59
Bu haber 251 kez okundu
CANLAR TiYATROSU iLE RÖPORTAJ

 






"Tiyatro yaşamın bir aynasıdır"

 

Avrupa postası: Canlar Tiyatrosunun Kuruluşunu ve özgeçmişini anlatır mısınız ?

Canlar Tiyatrosu: Tiyatromuz 2005 yılında Ankara’da kuruldu.  Ankara Sanat Tiyatrosu'ndaki ekipten oluştu. Kuruluş amacımız aslında bir muhalif yapımız var. Belgesel butik tiyatro diyoruz. Türkiye'de gelişmelerden esinlenerek 6-7 yıldır yapıyoruz. İlk oyunumuz Sivas'tı. Sivas'taki yaşanan vahşeti sahneye taşımaktı.
Yazarımız Tiyatro yazarlığını bitirmiş, Sivas'ta yaşamış, sivas'ta kardeşini kaybetmiş, otelde şans eseri sağ kurtulmuş. Morgta dayısı kendisi  ve kardeşi almaya gitmiş ama  birinin yaşadığını fark etmişler. Morgtan ucuz kurtulmuş. Üzerindeki yanıklar nedeniyle GATA'ya getirdiler ve bir yıl tedavi gördü. Sonra yaşama bağlandı. Tiyatro onu yaşama bağladı.

Sonra İzmir’de Tiyatro yazarlığını okudu. Sonra yaşadıklarını ve otelin içindeki 8 saatlik trajediyi senaryolaştırdı. Böyle bir şey gelince reddetmek imkansızdı. Ben de Ankara Sanatta ve diğer tiyatrolardaki arkadaşlarla bir araya geldim. Onlara da var mısınız dedim. Karda seve seve sahneye taşımak istediler.





AVP: Ekibiniz kaç kişi ?

CT. Yaklaşık 14 kişiyiz. Avrupa'da 10 kişiyiz. Kalan arkadaşlarımız Türkiye’de çocuk tiyatrosu yapıyorlar. Çocuk oyunlarımızda var. Asıl bizim seyircimiz çocuklarımız diyoruz. Geleceğin tiyatro seyircisi çocuklardır onlara tiyatro eğitimi veriyoruz. Diğer grupla da turneye çıkıyoruz. Böyle bir oluşumun Sivas oyununda bir araya geldik. Asıl oynarken sürekli hüzülendiğiniz bir sanatçıyla dram oynamak çok farklı birşey. Yaşadığınız gördüğünüz ve kaybettiğiniz insanları oynamak acı veriyor. Ve her oyunda bunu yaşıyor. Oyuncuları çok rahatsız ediyor.
Bugüne kadar duymadığım rahatsızlığı Sivas'ta duyuyoruz. Bizim afişlerimizi yapan arkadaşımız karikatüristi. Benim arkadaşımdı onu da sivas'ta kaybetmiştik. Mehmet Atay fotoğraçımızdı. Bizim fotoğraflarımızı çekerdi fuaye astığımız. Onu da kaybettik. Böyle olunca bu oyun bizim için daha farklı anlama geliyor. Türkiye’de ve Avrupa'da çok büyük katılımlarla ilk kez yaptık.

AVP: Çok güzel anlattınız. Yangın yeri Maraş'ı oynadınız. Dersim katliamını çok güzel oynadınız  Önemli mesaj veren toplumsal içerikli oyunları sahnelediniz. Gösterilerinizden dolayı hukuki bir süreç, engelleme veya baskı gördünüz mü?

CT: Tabii baskı direk olarak görmedik işin gerçeği. Biz özel tiyatrolarız. Bizim Türkiye'de kendimizi ifade ettiğimiz avrupa'da olduğu gibi salonlar kiralıyoruz. Ama avrupa'da olduğu gibi  olmuyor. Bize sürekli dolu olduğu söyleniyor salonların. Engelleme böyle oluyor.

Resmi olarak Savcılık tarafından direk olan bir engelleme söz konusu değil. Hatta benim bir dizim vardı.  Günlük bir diziydi. Rolümün adı Abdüldü. İşin garibi bu oyunlara başlayınca televizyondan gelen tetkikler durdu. Bianda kesildi. Yasaklılar listesine girdik. Tabii işimiz engellenmeye başladı.Bizde dizilerden kazandığımız parayıda tiyatroya aktardık. Bu şekilde devam ediyoruz halen onu yapıyoruz ve biraz seçici davranıyoruz. Sıkıntı yani burada devlet direk baskı yapmıyor ama çıkış yollarınızı kapatıyor. Ya Dersim'de birşey olmamış yahut üç beş kişi ölmüş diyorladı. tarihsel olarak anlattığınızda bir katliam yaşanmıştır.

AVP: Olayları abartmadan ve sadeleştirmeden ızleyiciye aktarıyorsunuz. Bu çok ince bir çizgi. Tiyatro abartı sanatıdır. Çok naturel ve sade bir dilde veriyorsunuz

CT: Tiyatronun büyüsü de burada. Yakında belgesel tiyatro yaptığımız için. Devletle çalışıyoruz ve arşivlerinden araştırıyoruz. Türk Tarih Dil kurumundan haberlerden, dergilerden araştırıyoruz. Çünkü yanlış yapmamakta gerekiyor. Bizi oyun açısından çok ciddi eleştirenlerde oldu.

Oyunu izledikten sonra eleştirlerin boş olduğunu ve önyargılı davrandıklarınıda gördükler. Politik bişey yapıyosunuz politik mesaj vereceksiniz. Biz çizgiyi ortada bırakıyoruz. O çizgiyi abartmadan veriyoruz. Çünkü vahşet var. Vahşet yüzünüde gösterebilirdik. Belgelerde var. İnsanların kafaları kesilmiş göğüsleri kesilmiş. Kadınların karnında cenin var duvarlara asılmış. Bunları göstererek insanları daha kötü yapmak istemiyoruz, doğrusuda bu.

Kör göze kör parmak gibi. Bu sanatın getirdiği dille. Çokta zor birşey.Hazır bir metni oynamak çok kolaydır. Gerçek bir metni siyasi bir metni tarihsel süreci hiç aksatmadan bağlantıları kurmak çok zordur.

AVP: Ekibinizde 12 Eylül darbesini yaşamışlar var mı?

CT: Var tabii. Bende yaşadım. Benim gençliğimi aldı , geleceğimi aldı. Çok sıkıntılar yaşadım. Ben o dönemde üniversite çok başarılıydım. O dönemde terk etmek zorunda kaldım. Sağ sol yüzünden üniversiteye giremiyorduk. Sevdiğimiz insanlar katledildi. İşkence gördüler. Hapise düştüler.Bunlar yaşadığımız şeylerdir. 12 eylül sürecinde her aileden bir kişi mutlaka o karanlık süreçten geçmişlerdir. Oyuncularımız yaşamasalarda çevresinden yaşayanlar vardır.

AVP: İzleyici kitleniz daha çok hangi kuşaktan 78 kuşağından mı yoksa günümüz gençliği de oyunlarınıza ilgi duyuyor mu?

CT: Bizim hedefimiz zaten geçmiş 78 kuşağına birşey anlatmak değil onlar zaten yaşamışlar. Tekrar izleyince yaşadıklarına dayanamıyorlar. Biz tüm oyunlarda yaşadığımız şeyleri 12 Eylül'de de yaşadık. Yani Sivas'ta Dersim‘de Maraş’ta yaşadığımız oyunun yarısında fenalaşan izleyemeyen dayanmayan insanları oyunu izledikten sonra boynumuza sarılıp ağlayan insanlar var. 12 Eylül sürecinde ciddi yaşanmışlıklar var. Avrupa’da da 12 Eylül sürecinden gelenler var.

17 yaşında bir genç çocuğun Erdal, idam edilmesi ve gerçekten bir askerin öldürülmesiyle idam kararı verilmesi. O, askeri öldürmediği çünkü böyle birşey yapmayacağı ve yapamayacağını anlatması çok acı birşey. 17 yaşında genç bir çocuk idam ediliyor.
O dönemdi böyle bir süreç vardı. Tabi insanlar bunu görünce duyunca 78 kuşağını daha da doğru anlamaktadır.
Bizim asıl hedefilmiz yeni genç kuşağa böyle bir Türkiye tarihinda böyle sıkıntılar var. Bu sıkıntıları bir daha yaşamamak için daha çok okumalıyız daha çok bilinçlenmeliyiz. Kendimizi ifade etmeliyiz. Teklikten kurtulmalıyız. Bunu anlatmak zorundayız. O tarihi devlet tekrar gündeme getirmiyor.

AVP: Türkiye’de ki seyirciyle Avrupa’daki seyirciyi nasıl görüyosunuz?

CT:Şimdi 78 kuşağındakiler tiyatro izlemiyor. Yeni kuşaktaki üniversite okumuş, meslek edimiş gençler daha sıcak bakıyorlar. O yüzden Türkiye’den o konuda gerideler. Şimdi gece gibi konser gibi düşünüyorlar. Zamanında başlamıyor. Sarkıyor. O tiyatro kültürünü almadıkları için. Ama gençlikte o kültür var. Avrupa sanatın başkenti. Sanatın her dalı yapılıyor. Sanata devlet desteği var. Bu izleniyor mu bu takip ediliyor mu bu düşündürücü.

AVP: Peki oyuncu olarak kitleye vermek istediğinizin mesaj sizce daha çok Türkiye’demi, yoksa Avrupa'da mı  algılanıyor.

CT: Ben burada sıradan seyirci görmüyorum. Türkiye’de sıradan seyirci alıyor. Gazete ilanım, afişlerim asılıyor. Gişeye gelip bilet alıyor. Ben onların politik yapısını ve hangi derneğe kayıtlı olduğunu tanımıyorum. O yüzden Türkiye’deki seyirci önemli bizim için. Yani buradaki gençliği de önemsiyorum. Onun için oyunumuza gelip kendi tarihlerini tiyatro diliyle kavrıyorlar. Sivas’ta bunlar yaşanmış Dersim’de bunlar yaşanmış. Şimde gidip evdenİntrnette de gidip araştırıyorlar. Asıl bizim hedefimiz avrupa'daki gençliğe türk tiyatrosunu türk tarihini doğrularıyla anlatmak. En azında tiyatro izleyiciside oluşturmak . yaklaşık 7 yıldır yılda iki kez geliyoruz. Şuana kadar yaklaşık 100.000 insana ulaşmış durumdayız. Bu  çok büyük bir rakam.

AVP: Tiyatro oyunlarınıza Türkiye’de mi daha çok talep var Avrupa’da mı?

CT: Tabi Avrupa’dan daha çok talep var. Türkiye’de insanalar artık televizyon hastalığında. Her akşam bir dizi ve o diziler tartışılmaya başlanıyor. Evde de kadındır kumandayı eline alan. Ve kadında o tv'yi zorla izletiyor bize topluma. Toplum da o dizilerle yaşıyor. Ertesi gün zam olmuş haberimiz yok.  O diziyi tartışıyoruz. Dizide Fatmagül'e ne oldu kuzey güney nasıl oldu, kuzey şöyle mi oldu böyle mi oldu.... Asıl hepsinde entrika var. Hepsinde ahlaksızlık var. Değer yargısı yok. Bizim toplumumuzun ilişkisi değil bu. "Bizim evin halleri" dizisi 11 sene sürdü dünya rekoru kırdı. Orada kan yok garip ilişkiler yoktu ters ilişkiler yoktu. Doğruyu anlatıyorduk. Gündelik şeyleri yaşamdan kesitler veriyorduk.

Kurtlar vadisi çıkıyor.
Şimdi gençliğe baktığımızda herkes kurtlar vadisi deki insanlar gibi yürüyor. Devletinde istediği politikada bu. Zehirleme beyinlerini yıkama. Seyirci çok az. Eskiden tiyatroya giderken insan en güzel elbiselerini giyerek çocuklarıyla giderlermiş.

Çocuk oyunlarına gidilirmiş. Çocuklarına da tiyatro sevgisini aşılarmış. Tiyatro sevgisi oluşmuş oluyor. Her ay bir tiyatroya, sinema'ya, bale'ye, opera'ya gitmek veya resim sergisi gezmek gelişimi daha da ileriye götürür. Buradaki insanlara çok kızamıyorum. Bir kuşak gelmiş. ben burada yaşamımı daha rahat sürdürebilmek için gece gündüz çalışmalıyım. Tekilleşmiş. Kötü Türkler olmuş Türkler de Alman’lara gavur diye bakmışlar. Ayakta kalma çabası. Biranda bocalamışlar. İkinci kuşak biraz daha işi cözmeye çalışmış. Son kuşak ben burada çalışırsam milletvekilide olabilirim avukatta hakimde doktorda. Böyle bir olanakta var. Bu kuşak bunu anlamış başarmış.

AVP: 10 yıldır hükümette olan AKP son zamanlarda yeni anayasa yapacağız, 12 Eylül darbecilerini yargılayacağız diyorlar bu sözler sizce ne kadar inandırıcı.

CT:. AKP her şeyi bıraktı tiyartroya’da el attı. Her şeyi bıraktı sezeryane el attı. Benim yarın evde ne yiyeeceğime de karışırlar. Yatak odama girecekler. Bu kadar insanlar üzerinde baskı içerisinde olmak bu kadar diktatörce davranmak yanlış. Ben bunları inandırıcı bulmuyorum.şimdi futbolla uğraşmaktalar . İspanya’da futbol birincidir ama hükümeti çökmek üzere.

Şimdi Türkiye’de de öyle,futbola da el attılar.Fenerbahçe cemaat muhabbetleri yaşıyor. Birilerini hapise atıyorlar çıkarıyorlar. İnsanlar sorgusuz sualsiz yıllarca hapislerde kalıyor. 12 Eylül‘den çok farkı yok. 12 Eylül’ü yargılayacağız diye referandum yapıyorlar "evet" diyen insanlar pişman oldular. Yani bunlar insanların gözünü boyuyorlar. Dini kullanıyorlar. Ama lafa geldiğinde % 98 müslümandır.

Onlar en iyi Müslüman. Birilerinin güçlenmesini engelemek için her yolu deniyorlar. Böyle bir sistem oturtmuşlar. Ortadoğu’da böyle bir gelişme var .Radikal bir gelişme. İran’dan daha kötüye gidiyoruz. Çatışmalar çıkacak.

AVP: Siz 12 Eylül oyununu sahneye koyarak hangi mesajı vermek istiyorsunuz ?

CT. Şimdi Türkiye tarihinde 12 Eylül darbesi yaklaşık 1, 2 milyon kişiyi etkiledi. Hitler'in Almanya’da yaptığından farklı birşey değildir. Bunların ailelerinide hesaplarsanız 10 milyon kişini hayatını karartı. Benim gençliğimi karartı. Hayallerim vardı. İdeallerimi yok etti. Konservatuarı bitirip yurtdışında tiyatro eğitimi alıp Almanya’da, ingiltere’de veya Fransa’da o eğitimi yapmak istiyordum. İdealim oydu. Yapamadım. Çünkü benim gençliğimi aldı. Bunu anlatmak zorundayız ki bu darbeler bu baskılar bi daha yaşanmasın. Bilinçlenmeliyiz. O dizilerden sıyrılmalıyız. Hepsi aynı boyutta. Hepsi uyutuyor. Tüketici toplumu olduk. Sürekli tüketiyoruz. Günden 201 dizi çekiliyor Türkiye’de. Bunların hepsi reyting alıyor reklam alıyor. Alıyor ki çekiliyor.

AVP: Bu kadar güzel belgesel oyunlar sergiliyorsunuz. Sponsor bulmakta zorluk çekiyor musunuz ?

CT: Sponsor zaten yok. Bizim en büyük destekçimiz seyirciler. Bir oyunu oynadıktan sonra oyunun sonunda seyirci ayağa kalkıp sizi dakikalarca alkışlarsa o zaman akan terinizi doğru birşey olduğunuzu hissedersiniz. Kulisinize giderken mutlu gidersiniz. Her şey biter yaşamınızda.Bizi hayata bağlayan alkışlardır. Bunun içinde tabiî ki de sıkıntı yaşamıyor muyuz tabiî ki yaşıyoruz. Biraz önce eleştirdiğim beğenmediğim dizilerde  oyunculuk yapıyorum ama bunu bu tiyatroya aktarmak veya yaşamımı devam ettirmek için yapıyorum. Tiyatrodan bişey beklemeksizin  yapıyorum.

AVP: Avrupa postası okuyucularına vermek istediğiniz mesaj var mı?

CT: Avrupa’daki tiyatrolarda izlensin. İllaki, Türk tiyatroları olması gerekmiyor. Avrupa kültürü ile yaşıyoruz. Avrupa’ da dünyanın yetiştirdiği yazar Berthold Brecht var. Biz Türkiye’de onun oyunlarını oynuyoruz. Buradaki gençlik en azından Brecht’in oyunlarını izlesin.

Çünkü dünyadaki toplumsal gelişmeler ülkelere göre değişebiliyor ama aynı. Yaşanmışlıklar aynı. Toplumlar birbirine benzeşiyor. Almanya’da 30 yıl önce yaşananları şimdi yaşıyoruz. Buradaki insanlardan ricamız  tabii ki çok zordur sıkıntılar vardır vakit ayırsınlar. Çocuklarını götürsünler. Sıkılabilirler ama çocuklarını bir iki saat çocuklarını tiyatro izletsinler opera bale izletsinler. Bunu lütfen yapsınlar ki o çocuklar bizim geleceğimiz. Artık bizden geçmiş biz tamam çok çalışacağız başaracağız. Ama çocuklar için  daha güzel günler görsün. Çünkü çok güzel laftır dünyayı güzellik kurtaracak sevmekle başlayacak her şey.

AVP: AKP hükümeti tiyatroya da el attı. Bunun hakkında Canlar Tiyatrosu ne düşünüyor ?

CT: Şimdi devletin tiyatrosu olmaz diyorlar doğrudur. Çünkü devletin tiyatrosu olursa devletin politikasını yürütmesi gerekiyor. Ama devletin desteklediği tiyatro olmalı. Devlet bunun için bir bütçe ayırmalı sanata. Almanya‘nın tiyatrolara ayırdığı bütçe Türkiye’nin 20 katı. Ve 20 katı yükseklikte olmasına rağmen avrupa’da kimse ben size para veriyorum bu oyunu oynayacaksınız demiyor.

Sadece projeninizi getirin, koyun biz size o proje nezninde ne kadar para gerekiyorsa verelim diyorlar karşılık beklemiyorlar.şimdi AKP’ nin böyle bir rahatsızlığı var. Devlet tiyatrolarından bir oyunda başbakanının kızının sakız çiğneyerek oyunu izlerken sanatçı bir arkadaşımızın ona bakarak repliği söylemesi onu rahatsız etti. Aslında çatışma burada başladı. Gazetelere düştü. O arkadaşa hakkında soruştuma başladı. İşten el çektirme falan filan. Sonra başbakanın beyninin bir yerine yer etti. Mantık beni eleştiremezsiniz bana birşey diyemezsinz mantığıdır.

Biz 12 Eylül’de Demirel’i , Ecevit’i ve  Erbakan’ı eleştiriyorduk. Oyunlarımızda hicivler yapıyorduk.

Bugün başbakan karikatürümü çizemezler diyor. Karikatürünü yapan dergiyi kapattırıyor. Benim dediğimi yapacaksınız dercesine. Devlet sanatçıarkadaşlarıma kızıyor muyum, kızıyorum. Biz oynarken bize de uzaktan böyle politik oyunlar yapmayın. Ama şimdi kapıları çalınmaya başladı. Şimdi ben onları sokakta memur eylemi varken görüyorum şimdiye kadar görmüyordum. Ben onlara söylüyordum niye memur eylemine katılmıyoruz. Sizde memursunuz. Sizde bu ülkenin sorunları içindesiniz. Çünkü sahneye taşıyorsunuz.Biz gerçekliği anlatıyoruz.

Tiyatro yaşamın bir aynasıdır. Sinema değildir
. Sinemada sansür uygularlar ama tiyatroda sahneye çıkarsınız ve  geri dönüş yoktur sonuna kadar anlatırsınız biter bu iş. Seyircide böyle algılar. Şimdi onlar sokağa çıkmaya başladılar. Tabii çıksınlar.
Tiyatrolar kapatılmasın diye kampanyalar başladı. Güzel birşey bizde destekliyoruz. O arkadaşların da şimdiye kadar çevrelerindeki yaşamlara bakmaları gerekiyordu.

Bize sıra gelmez diyorlardı. Daha da ileri giderek çok duyarsız insanlar ve kararsızlar vardı. Seçimlerde gündemi belileyen kararsızlardı. Seçimlerde iki gün kala anketler derki  %20 kararsızlar var. Aslında % 20 kararsızlar dengeyi değiştirir. Ben şimdi o kararsızların  şuanda görmelerini istiyorum durumu geleceğimi görsünler.
Eğitim her dönem değişiyor. Sistem bir anda değişiyor. Nasıl olcak. Yani ben çok şüpheli bakıyorum. Ben sonuna kadar muhalifim veya tiyatrodaki bakış açımı devam ettiriceğim. Benim sorumluluğum bu. Evimin önünü ben temizlersem herkes temizlemeye kalkarsa temiz olur. Temiz siyasette olur. Hep o hayalle bakıyorum.

AVP: Bundan sonraki oyununuz ne olacak?

CT: Bu da sürpriz olsun. Katliamlardan bizde oyuncu olarak yorulduk. Bizimde psikolojimiz oyundan sonra kendimize gelmemiz üç beş saat alıyor. Komedi düşünüyoruz. Bunuda yine politik komedi olsun diyoruz. Suya sabuna dokunmamamak değil. Dokunalım.  Kendi yanlışımız varsa onada dokunalım. İlla karşı tarafı eleştiriceğiz veya AKP hükümetini eleştiriceğiz önce biz kendimizi eleştirelim. Tv de şovmenler var. Mehmet Ali Erbil herkesi aşağılar ama herkes alkışlar. Böyle bir toplumda yaşıyoruz. Önce bu toplum kendi yanlışlarını düzeltecek. Böyle bir çalışmamız var. Asıl amaç çocuklardan başlıyor. Eğitimlerimize de devam edeceğiz.

AVP:
Bize zaman ayırdığınız için teşekkür eder, Canlar Tiyatrosu ekibine yeni oyunlarında başarılar dileriz.