Ortadoğu devletlerinde siyasi iktidar,  islami iktidar, iktidar koltuğunda oturan yöneticiler kendilerine diktatörlüğünün yolunu açıyorlar “ benim oldu, istediğimi yaparım” diyenler iktidar hırsına doymuyorlar. Hiçbir şey yetmiyor. Daha fazla daha fazla diyorlar. Her türlü demokratik talepleri baskı ve zulümle yok etmek istiyorlar.  Yetkileri hemen kendine tanıyan  yasalar çıkartıyorlar. iktidar güçü ile aklı ve mantığı da yok ediyorlar.
T.C'nin Kemalist iktidarında  bunu gördük.  şimdi  de benzer bir süreçten geçiyoruz. Tek adamlık sürecini başlatmak istiyor Tayyip erdoğan. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın lideri olduğu AKP, tek parti olarak Meclis’e. girdi.12 yıllık iktidarı sonucu Cumhurbaşkanlığını da aldı. AKP'de Emperyalizmin bir projesi ama Kemalist iktidara göre daha farklı bir durum. Hiç değilse cumhurbaşkanı halkoylaması ile seçildi. Seçimle iktidar koltuğuna oturan bir cumhurbaşkanı oldu Tayyip Erdoğan.   Mustafa Kemal ise demokratik olmayan yol ve yöntemle iktidar koltuğuna oturan bir diktatör.
 Kemalist iktidar da her şey Mustafa Kemal'in iki dudağı arasındaydı. İstiklal mahkemeleri Mustafa Kemal'in planı ve projesiydi.  İstiklal mahkemelerinde 60 bin kişi tutklandı, yargılandı ve 1054 kişi de idam edildi. En yakın silah arkadaşları bile kendine muhalif olduğu için tutuklandı. Bir kısmını sürgüne gönderdi. Diktatörlük hakimiyetini devletin tüm kademelerinde gösteriyordu. istediği gibi ülkenin Başbakanını atayacak, yönetecek ve canı istediğinde başbakanı görevinden alacak.kurulan partileri kapatacak, idam fermanlarını uygulayacaktı.
İstiklâl Mahkemeleri'nin en temel özelliği, yargılananların itiraz yani temyiz haklarını kullandırmadan, Mahkemelerde  aynı gün-hafta içerisinde tutuklanıp, yargılanıp ve cezaların infaz edilmesidir..
Uğur Mumcu  bile 11 Kasım 1992 tarihli Cumhuriyet Gazetesinde yayımlanan "İstiklal Mahkemeleri" adlı makalesinde İstiklal Mahkemeleri "mahkeme" sayılmazlar. Bunlar, savaş ve ihtilal dönemlerinde rastlanan anti-demokratik "infaz kurulları"dır. diye yazar.
Kemalist iktidar için herşey mübahtı.1924 anayası hazırlandı ama türkün türken başka dostu olmadığı için azınlıklar , kürtler ve çerkezler, ve aleviler yok sayılmalıydı, çünkü onlar türk değildi. türkçü bir sistem olarak hazırlanan anayasa ''ne mutlu türküm diyene'' diyenlerin olmuştu.
Peki hiç bir demokratik hakları vermeyen, eşitlik ve adalet taleplerini kanla bastıran  bir sistemin adı ne olabilirdi,diktatörlükten başka. Bugün CHP tutuşmuş, yatıp kalkıp AKP diyorlar. Şeriat gelecek diyorlar. Hiç bir demokratik hakları vermeyecek diyorlar. Peki Atatürk ve onun partisi CHP'nin yaptıkları neydi? Koçgiri, Ağrı-Zilan ve Dersim katliamları Kemalist iktidarın yani Mustafa Kemal'in diktatörlüğünü pekiştiren girişimlerdir. CHP'nin tek parti dönemi neydi. 1923-1946 cumhuriyetin kuruluşunu ve onun uygulamalarını görmek için  öğrenmeye , bilmeye ve sorgulamaya cesaret etmek gerekmiyor mu?
1920’lerde, T.C kuruluş dönemine.“Bir  meclisin” olması "tek millet, tek dil, tek din" ile başlayan Diktatörlük Cumhuriyet adına tüm farklılıkların meclisten atılma girişimi değil mi?  Yeni bir anayasayı ve yeni bir sisteme ''cumhuriyet'' ve cumhurbaşkanı Atatürk’ün yetkilerine bakmak gerekmiyor mu? Neymiş o yetkiler, Neymiş o süreç?  “Yürütme yetkisini tümüyle elinde tutan Cumhurbaşkanı ve onun meclis üzerindeki hakimiyeti milletvekillerini istediği gibi, istediği yerde seçtirmek istediklerini atayıp istemediklerini görevden almasını sorgulamak gerekmiyor mu? Seçimlere götürme yetkisine  sahip olan  tek adam sürecini sorgulamak gerekmiyor mu? Başbakan İnünü’yü, kendi isteğine göre görevden alıp yerini Celal Bayar’a vermesini sorgulamak gerekmiyor mu?
Aslında, tek adam dönemi, AKP’nin başkanlık önerisine  benzemiyor mu? AKP tek parti olmak istiyor, tek adam olmak istiyor, bütün yetkiler elinde toplansın istiyor. istediğini başbakan istemediğinin alaşağı etmek istiyor.istediğini milletvekili yapıyor istemediğini aday bile  yapmıyor, yargı, yasama ve yürütmeyi elinde tutmak istiyor.
AKP’nin istediği sistem, Atatürk kendisi ve  CHP’nin bir taklidir. Etme bulma dünyası buna derler galiba, Atatürk ve CHP, İnönü ve CHP, Menderes ve DP,  Bugün Erdoğan ve AKP, Yeni türkiye ve Tayyip Erdoğan.
Yeni bir Atatürk, yeni bir cumhuriyet. Peki büyük yetkilerle iktidara gelen Atatürk ne yapmıştı?
Cumhuriyeti kurduktan ve Meclis’i açtıktan sonra ne lazistan, ne Kürdistan mebusları kaldı. Aleviler asimilasyondan, Kürtler  inkardan,  Lazlar yok edilmekten kurtulamadı. Gayri müslimlerden bahsetmek zaten büyük suçtu. Onların akıbeti ise sürgündü. 
Yetki, karar ve söz ne  varsa, Atatürk’ün ağzından çıkana bakıyordu. Önünde bir engel yoktu, parti kuranların partileri fes ediliyordu ya da yasaklanıyordu. Bir dönem silah arkadaşları ve komutanları yargılanıyordu. Hatta idama bile çarptırılıyordu." Mustafa Kemal de davalarını yürütebilmek için, bütün ömrünce yükselmeği aramıştı. İttihatçıların ona vurdukları başlıca damga haris olması idi. Çankaya V. Cumhuriyet yayınları. s.72. Falif Rıfkı Atay. 
 İttihatçılar Abdülhamit’i devirdiler.Atatük ittihatçıları devirdi. Cumhuriyetle birlikte Atatürk liderliğinde yeni bir diktatörlük kuruldu.Cumhuriyet Kemalist diktatörlüğe dönüştü ve baskı güçünü “ordu” üstlendi.
 AKP iktidara gelene kadar Kemalizm eleştirilmezdi, tek liderdi ve en büyük kurtarıcıydı. Ama R.T. Erdoğan geldi, Kemalist dengeleri altüst etti. Cumhurbaşkanlığı köşküne, Kemalist olmayan bir Cumhurbaşkanı ve  tesettürlü  eşi oturdu. Bu kemalizme indirelen en büyük bir darbe oldu. Kemalizm'in o sihirli büyüsü sönmüştü, Kemalist ordunun o fiyakası yara aldı. Genelkurmay Başkanı, ve milliyetçi-ulusalcı Kemalist  generaller tutuklandı. TBMM'sinin arşivleri açıldı. kozmik odaya girildi, Meçlis raporları degilerde gazetelerde yazıldı.
AKP, “demokratikleştirme” sözü vererek iktidar geldi,  mazlumdan yana olacaktı, zulme karşı duracaktı kısacası “demokratik bir cumhuriyet” kuracakdı. AKP, siyasal bazda Kemalizme karşıydı(1920'li yıllarda  istiklal mahkemeleri, şapka ve kılık kıyafet uygulamarından vb) ama onun yolundan giderek, tek lider, tek millet ve tek din olarak olmazsa olmaz diyerek, utangac kemalist’liği sürdüyor. Kemalist değil ama onun siyasal kopyasıdır. Tek adam olmak istemesi ve başkanlık sisteminde tüm yetkilerin elinde toplanması, Kemalist iktidara özenmesidir.
AKP’de 1923 sonrası gelişen siyasal gelişmeler yolunda, Kemalizm taktiğini izliyor. ve bu yoldan yürüyor. Dikkat edilirse AKP iktidara geldikten sonra Avrupa Birliği uyum yasaları çıkarıldı, askerî vesayet geriletildi.Sonra askerî vesayetin geriletildiği ülkede AKP yüzde elli oy aldı. Kendi Demokrasi için kendi yolunda önüne engel gördüğü ne varsa silip süpürmek istiyor du. Önünde  hiçbir engel istemiyor.
Güç kaybeden CHP ise mazlumu oynamaya başladı. Tekrar kuzu postuna büründü, AKP Şeriatı getirecek diye siyasal söylemleri alttan alta yaymaya başladı, Alevilerin oylarını oynadı. Türk milliyetçiliğine sıkı sıkı sarıldı. CHP'de Parti Başkanlığına ilk defa bir Alevi getirildi. Ama  bu da  güreş de yenilen pehlivan gibi, yenilgiye doymuyor, hadi bir daha hadi bir daha diyor. tıpış tıpış diyor. Deniz Baykal'a komplo hazırlandı ve parti başkanlığından ayrılmak zorunda bırakıldı. Parti başkanlığı koltuğuna yapışmıştı. Yoksa Bülent Ecevit gibi ölene kadar parti başkanlığında kalırdı. CHP içinde, kin ve nefreti ağzından eksik etmeyen birini oynuyorlar. (CHP içinde kindarlar yeterince var) Herşey olabilir. (Marx'ın güzel bir sözü var. der ki; Güneşin altında olan hiçbir şey bana yabancı değildir. ) 
Darbeci Kenan Evren'in tek adamlık dönemi,12 Eylül 1980'de  kendini Atatürk yerine koydu. 1950 'de iktidara gelen Adnan Menderes tek adam oldu, kendini Atatürk yerine koydu, Özal tek adam oldu,kemalizme sarıldı,
Yeni Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tek adam olmak için Amerika'nın başkanlık sistemini istiyor. Ama Türk usulüne göre. Türk usulü Başkanlık sistemi Kemalizmi tarih sahnesinde silecek korkusuyla yatıp kalkan CHP’ye  kutlu olsun. Yeni Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Tayyip Recep Erdoğan .