Sevgili okuyucular,

Tahrir meydanının fendi, Mursi’i yendi! Mısır ‘Arab  baharı’ esintilerinden etkilenen ilk ülkeler sıralamasında yer almaktaydı. Mısır halkı, 30 yılı aşkın süredir Mısır halkını kemiklerine kadar sömüren, Mısır ve yabancı sermayenin yeminli uşağı, katil, diktatör Hüsnü Mübarek’i, tahtından indirmeyi başarmıştı. Uzun yıllar iktidarda kalan ve son yüz yılın en kanlı faşist diktatörlerinden olan Mübarek rejimini sarsan ve ‘arab baharı devriminin’ ana karargahı olan, Kahire’deki, Tahrir meydanı yeniden hareketlendi!

Mısır halkı, diktatörler karşısında boyun eğmeyen, direngen tavrını yeniden, herşeye rağmen ayağa kalkarak dosta düşmana göstermektedir. Müslüman Kardeşler önderliğinde oluşturulan ve Mübarek’in, generallerine sırtını dayayan dini maskeli faşizme geçit vermeyeceklerini haykırmaktadırlar. Uluslararası komuyuna haykırarak, bir mesaj vermeye başladılar. Bütün olumsuzluklara rağmen, biz burdayız, Tahrir meydanındayız demektedirler!

Artık Mısısr’da, taşlar yerinden oynadı, ‘cin şişeden çıktı’ bir daha geri dönüş olmayacaktır. Mısır halkı herşeye rağmen, diktatörlere geçit vermeyecektir. Diktatörün dini maskeli olması veya islam dinini kendini gizlemek için kullanması önemli değidir. Mursi Müslüman Kardeşlerin, müslüman tentenzli olması bir şey değiştirmeyecektir. Diktatör, diktatördür. Yüzündeki maskesi kalkı kandırmaya yöneliktir.

Muhammed Mursi kimdir?  ‘’Muhammed Mursi İsa el-Eyyat, İslamcılığı nedeniyle Müslüman Kardeşler hareketine yaklaşarak siyasete katıldı. Mursi 2000 ve 2005 yılları arasında milletvekili oldu. Müslüman Kardeşler kanun dışı olduğu için parlamentoya Bağımsız siyasetçi olarak girdi. Tam 5 yıl Mısır Halk Meclisi üyeliği yaptı. 2011 Mısır Devrimi'nde muhalif bir lider oldu ve 30 Nisan 2011 tarihinde Müslüman Kardeşler'in kurduğu, Özgürlük ve Adalet Partisi'nin başkanı seçildi.

2012 Mısır cumhurbaşkanlığı seçimleri'nde Müslüman Kardeşler'in aday gösterdiği Hayrat Şatır'ın adaylığı düşünce, yerine Muhammed Mursi seçildi. Yoğun seçim kampanyası yürüttü. İlk turda %25.5 oy aldı ve ikinci tura girmeye hak kazandı. İkinci turdan da, %51.73 oy alarak, 5. cumhurbaşkanı oldu.’’

Muhammed Mursi görüldüğü gibi islamcılığı ile tanınmaktadır. Müslüman kardeşler örgütünün ve Mısır’da iktidarda olan, Özgürlük ve Adalet Partisnin lideridir. Mısırı’n 5. Cumhurbaşkanıdır.

Mursi ve Müslümam Kardeşler iktidarı gasp ettiten sonra, ilk hamleleri, tüm yetkileri ellerinde toplayarak, hak edilmiş kazanımları yoksaymaya ve Mıısır halknı raptı zapt altına alma uğraşına girişmiştir.

Oldu bitti girişimlerle anayasa ve yasalar hazırlayarak, onaylanması için kararnameler yayınlamaktadır. Ülkedeki bütün kurumlarda yetki erkini gasp etme uğraşları, Mısır halkının tepkisiyle karşılanmıştır. Arab baharının yarattığı ılımlı havayı kendi lehine çevirerek yeni bir diktatörlüğün kapısını aralamak çabasına girmiştir.

Mısır’da arab baharı ile birlikte kitlelerin  Hüsnü Mübarek iktidarına yönelik verilen mücedelesi meyvelerini vermeye başlayınca, Mısır’da ve uluslararası planda sermaye çevreleri kendilerine, yeni uşaklar aramaya başladılar. Mısır sermayedarları ve emperyalist çevrelerin koşulsuz istemlerini yerine getirecek bir iktidarın oluşması için kollar sıvandı. Mısır da, iktidar erkini elinde bulunduran ordu komuta çevresi ve generallerle uyumlu olarak çalışacak bir devlet başkanının seçilmesi gerekmeteydi. Evet sonuçta seçimler yapıldı emperyalist sermayeninde telkiniyle ve bu çerçeveye uygun bir devlet başkaını seçildi.

Muhammed Mursi, seçimler öncesi, haktan, adaletten demokrasiden bolca dem vurdıu. İslam dininin ve Müslüman kardeşlerin topluma sunacağı  maheretleri süsleyerek anlattı. Müslüman Kardeşler bu çabalarında genelikle, eski diktatör Hüsnü Mübarek’e karşı olan tepkiyi ön plana çıkardı. Toplumun eski diktatör Hüsnü Mübarek’e olan kızgınlığınu ve öfkesini kendi potalarında eritmeyi başardılar. Ama bir gerçek var’dıki, Mursi’de Mübarek’in içtiği şerbetten içmişti. Aynı softradan yemek yiyenlerdendi. Mısır halkının üzerinde demoklasin kılıcı gibi sallanan, Mısır ordusu ve komuta kademesindeki generallerin, sofrasından kalkarak başkanlık sarayına geldi ve oturdu.

 Mursi’de haramzadelerin sofrasında beslenenlerdendir. Kısa bir süre geçmesine rağmen, Mrusi ve Müslüman kardeşlerin halk düşmanı yüzü ortaya çıktı. Onlarda, haramzadelerle birlikte olup halka ve demokrasi talep edenlere karşı saldırılara başladlar. Mübarekten farklı olarak sadece kendilerinin, müslüman olduklarının vurgusunu her fırsatta kullandılar. Ve dini bir maske olarak kullanmaktan geri durmadılar..

Bir konunun altını çizmede yarar var. Bütün diktatörlerin ortak özelliği, toplumun hassasiyet gösterdiği konuları sömürü aracı olarak kullanmalarıdır. Bunların başında, milliyetçilik, din ve genel ahlaki sorunlar ön plana çıkarılarak kullanılmasıdır.

Adolf Hitler Alman milliyetçiliğini esas alarak, iktidarda kalmayı hedeflemiştir. Latin Amerika ülkelerindeki diktatörler, iktidar erkini ellerinde tutabilmek için, Latin ırkçılığı ile birlikte, Kilise ele ele sloğanlarını gündemde tuttukları ve toplumu bu şekilde manüpile etmeye çalıştıkları bilinmektedir.

Arab coğrafyasında, arab mlliyetçiliği ve islam dini toplumu zaptı rapt altına almanın bir aracı olarak kullanıldığı kamuoyunca bilinmektedir. Arab coğrafyasında, arab halkını ve coğrafyanın zenginlik kaynaklarını talan etmede, din hassasiyetlerin kullanıldığı anti demokratik uygulamalarıda bu gerçeklik üzerine inşa ettikleri bilinmektdir.

Mursi ve Müslüman Kardeşlerin Mısır halkının duygularına ve hahsasiyetlerine değinmek koşuluyla, raptı zapt altına alınacağı düşüncesiyle hareket ettiği bilinmektedir. Muhammed Mursi diktatörlüğü, aslında diğer arab diktatörlerinden, özünde bir farkı yoktur.  Bir farı olmadığı gerçeğini Mısır halkı kavramaya başlmış ve yeniden Kahire’de, Tahrir meydanını doldurmuşlardır. Mısır halkı artık diktatörlere tehamül edecet durumda değildir. Demokrasi, Mısır halkının da, haklı ve doğal taleplerindendir. Demokrasi mücedelesi mutlaka Mısır halkının başarısıyla snuçlanacaktır.

Mısır’da, kendine müslüman veya bir başka maske takarak, Mısır halkının sırtına kene gibi yapışmalarına, Mısır’ın demokrasi güçleri geçit vermeyecektir.

Tahrir  meydanı tekrar tarih yazmaya hazırlanmaktadır. Mısır’ın, çeşitli milliyetlerden ve farklı inançlardan halkı, Muhammed Mursi ve Müslüman Kardeşler önderliğindeki dini maskeli haydutlarıda yerle bir edecektir.

Tahrir meydanı direnişin ve devrimci gelişmenin karargahı olmaya devam edecektir. Mısır halkının gerçek öncüleri, sosyalist devrimci güçlerden oluşan demokrasi bileşenleri, demokrasi yürüşlerini sonsuza dek devam ettireceklerdir.

Tahrir meydanı dirnişlerinde mümkündürki, eksiklikler, yengiler yaşanabilir. Mısır halkı, eksikliklerinden, yenilgilerinden dersler çıkararak ilerleyeceklerdir. Tahrir meydanında geçmişte olduğu gibi, siyasal önderilkte istenmeyen güçler kontrolü ele geçirebilir. Yanılgılar yaşanabilir. Ama ne olursa olsun artık hibir şey eskisi gibi olmayacaktır.

Mısır halkı demokrasi talebiyle yeniden Tahrir meydanını doldurmaktadır. Mutlaka istediklerine ulaşacaktır.

Mısır halkının sırtından, din tüccarlığı ve milli duyguları sömürerek iktidar erkini ellerinde tutanlar şunu iyi kavramalıdırlar. Din tüccarlığı ile hiç kimse iktidar erkini gadsp edip elinde tutamayacaktır.

Bir sözümüzde emperyalist sermaye çeverelerine olacaktır. Artık emperyalist sermaye, Mısır daki, işbirlikçileri kanalıyla, yeraltı ve yerüstü zenginlik kaynaklarını, rahatça talan edemeyeceklerdir.

Mısır emperyalist sermayenin arab coğrafyasındaki, jandarmalığınada üstlenmeyecektir. Artık emperyalist sermaye çevrelerinin uykularının kaçtığı, korkulu rüyası olarak anılacaktır. Tahrir meydanı bu gerçekliği bütün çıplaklıği ile yerkürede yaşayam insanlığa sunacaktır.

Mısır demokrasi güçleri, önümüzdeki süreçte dikkatli ve uyanık olmalıdırlar. Tahirir meydanının devrimci ruhunu sulandırmak ve bulandırmak isteyenler çıkacaktır. Kurt sisli ve dumanlı havayı sever gerçeğini iyi kavramalıdırlar. Yüzlerindeki maskelerin nasıl ve neyden olduğu önemli değil, ‘kurt sürünün’ dağınıklığından ve havanın sisli olmasında faydalanmaya çalışacaktır. Fırsat verilmemelidir.

Mısır halkının nihai kurtuluşu, Mısır halkının düşmanı, dini maskeli Müslüman Kardeşlerin insafına bırakılamaz. Mısır halkının gerçek kurtuluşu, demokrasi bileşenkeri olan, işçi sınıfı önderliğinde sosyalist ve devrimci güçlerin ortak etmeleri ve halk hareketlerinin başarası ile olacaktır.

Mısır halkı, Muhammed Mursi’nin, başkanlık sarayını, tıpkı Hüsnü Mübarek’te olduğu gibi, dar edecektir.  

Mursi’nin tahtı sllanmaya başlamıştır. Tahrir meydanının devrimci ruhu yeniden sesini duyurmaya başlamıştır. Tahrir meydanı, Mursi’nin korkulu rüyası olacaktır.

Mursi ve Müslüman Kardeşlerin ayak oyunlar ve saldırıları, Tahrir meydanını geri püskürtemeyecektir.

Bu yazıyı kaleme aldığı Saat’lerde, Mursi ve Müsliman Kardeşler, Tahrir meydanında toplanan mğhalif güçlerle, ‘dialoğ kurma’ uğraşı içine girmiştir.

Tahrir meydanın fendi, Muhammed Mursi’nin diktatörlük hevesini yenmiştir!

Zafer Tahrir meydanında, ‘sonuna kadar devrim’ çığlıkları atan mısır halkının ve demokrasi güçlerinin olacaktır!

08.12.12