Yunanistan’dan Lailapas ve İzmir’den Karşıyaka. Bir Gabriel Garcia Marquez ya da Dido Sotiriyu öyküsü değil, bugünlerde yazılmakta olan bir dostluk hikâyesi.

Çeşme sahilinden yarım saatte ulaşılan Chios, Türkçe adıyla Sakız adasından yaklaşık bir ay önce kalkan vapurdaki az sayıdaki yolcudan biri, adanın mütevazi spor kulübü Lailapas’ın başkanı Michael Kottakis’ti.

Kottakis kulüp arşivinde bulduğu değerli bazı fotoğraflarla İzmir’e oradan da Karşıyaka’ya geçti: Hedefi sahildeki Karşıyaka Spor Kulübü’ydü. Kulüp başkanı Fatih Diniz’e gösterdiği fotoğraflar 1930 yılı, Aralık ayından kalmaydı: İki kulübün futbol takımları arasında oynanan ancak tamamlanamayan dostluk maçının fotoğrafları.

“Zito Türkiye, hoş geldiniz İzmirliler”

84 yıl öncenin, 9 Aralık 1930 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nin haberi ne göre:

“Karşıyaka futbol takımı elli kişilik bir kafile halinde körfez şirketinin Uşak vapurile İzmir’den hareket etmişler Sakız’da muazzam tezahürat ile karşılanmışlardır. Sakızlılar, iskeleyi Türk, Yunan bayraklarıyla süslemişler ve ‘Zito (Yaşasın) Türkiye, hoş geldiniz İzmirliler’ sadalarile istikbal etmişlerdir. İzmirliler iskeleye çıktıktan sonra aynı samimi merasimle maç yapacakları Laps kulübüne gitmişlerdir. Orada kendilerine bir çay ziyafeti verilmiştir.”

İki kulüp arasındaki dostluk maçı, iki ülke arasında yaşanan savaşın yalnızca sekiz yıl sonrasında oynanacaktı. Her ne kadar Sakız ve İzmir arasındaki bağ bin yıllara uzansa; Sakız ve İzmir Rumların ve Türklerin birlikte yaşadıkları topraklar olsa da, 1900lerin başından itibaren gerilen siyasi atmosfer 1923’e gelindiğinde iki toplumun ayrı düştüğü, aralarına sınır çekildiği bir durum yaratmıştı: İzmir’in Rumları ve Sakız’ın Müslümanları artık yoktu.

1930 yılı Ekim ayında, Yunanistan devlet başkanı Venizelos’un tarihi Ankara ziyaretinde imzalanan Türk-Yunan Dostluk Anlaşması siyasi gerilimi düşürünce, ayrı düşmüş iki halk ilk fırsatta bir araya gelmek istedi: Bir futbol maçı bahanesiyle. Bir araya da geldiler ancak maç tamamlanamadı.

“Hakem maçı tatil etmeğe mecbur kalmıştır”

10 Aralık 1930 tarihli Cumhuriyet gazetesi tamamlanamayan maçı şöyle aktarmış:

“Sakız’dan alınan haberlere göre K.S.K ile Sakız Selaps takımı arasında dün icrası mukarrer maç büyük bir kalabalık huzurunda icra edilmiştir. Fakat yağmurun fazla şiddetinden maça ancak beş dakika devam edilmiş ve iki taraf ta hiçbir sayı yapmadan hakem maçı tatil etmeğe mecbur kalmıştır… Futbolcularımızın istikbal ve teşyirinde Sakız’lılar pek samimi tezahüratta bulunmuşlardır. Futbolcularımıza Sakız Belediyesi tarafından bir kupa hediye edilmiştir.”

Yağmur nedeniyle tatil edilen maçın 84 yıl sonra kaldığı yerden devam etmesi ve tamamlanması teklifiyle Sakız’dan İzmir’e gelen Michael Kottakis’in önerisi Karşıyaka Spor Kulübü tarafından hemen kabul edildi.

Maçın organizasyonu için Sakız’a giden kulüp heyetinden Genel Sekreter Mehmet Yayan “Biz aynıyız, birbirimizden ayrılmamız mümkün değil. 84 yıl önce başlayan dostluğu, dedelerimizin yarım bırakmak zorunda olduğu dostluk maçını devam ettirmek üzere geldik” dedi. Karşılaşmanın Türk - Yunan dostluğu için önemli kilometre taşı olacağını belirten Genel Sekreter, “biz de en az Yunanlı dostlarımız kadar heyecanlıyız. 10 Mayıs'ta buraya geleceğiz ve bu maçı tamamlayacağız” şeklinde konuştu.

Karşıyaka Teknik Direktörü Yusuf Şimşek ise yıllar önce yarım kalan maçın tekrar oynanması için çaba sarf edenlere teşekkür ettiğini, iki ülke insanlarının dostluğunu bir adım öteye götürecek bu maçın kendisini de heyecanlandırdığını ifade etti.

Sakız’daki buluşmada, 1930 yılındaki maçla ilgili bilgi veren araştırmacı Giannis Makridakis ise dönemin gazete haberlerinden edinilen bilgiye göre maç için adaya gelecek Türkler için özel bir organizasyon düzenlendiğini belirtti.

Makriakis, Sakız Limanı’nın Türk ve Yunan bayraklarıyla süslendiğini ve resmi bir ziyafet düzenlendiğini söyledi. “Hatta karşılaşma öncesi Karşıyaka takımı Yunan milli marşını, Lailapas takımı ise Türk milli marşını söyledi” diyen Makriadis maçı bin 500'den fazla kişi seyrettiğini belirtti.

Taraftarlar hazırlanıyor

Tarihi maçın tamamlanması kararı alınmasının ardından her iki takım taraftarları arasında da heyecanlı bir hazırlık süreci başlamış durumda. Sosyal medya üzerinde ortak paylaşımlar yapılmaya, dostluk mesajları verilmeye başlandı. Örneğin, “84 yıl sonra 87 dakika” isimli Facebook sayfasında (87 ΛΕΠΤΑ, 84 χρόνια μετά - 87 MINUTES, 84 years later) “hayatta bir kez olabilecek” bu etkinliğin detayları ve her iki taraftan yapılan çağrılar paylaşılıyor.

Karşıyaka taraftarlarının oluşturduğu “Yıl 1912” isimli Facebook sayfasında “Komşular 10 Mayıs’ta Sakız’da buluşuyor!” görselleri onlarca takipçi tarafından beğeniliyor, yaygınlaştırılıyor.

Hatta Sakızlı taraftarlar, geçen hafta kutlanan Paskalya Bayramı’nda yumurtaları Karşıyaka’nın renkleri olan yeşil ve kırmızıya boyuyor, ezeli Karşıyaka-Göztepe rekabetini “yumurta savaşında” canlandırıyor ve Karşıyaka’nın kazanmasıyla mutlu oldukları fotoğrafları paylaşıyorlar. Dahası İzmir’deki Karşıyaka maçlarına desteğe geliyorlar. Bu “olağanüstü” atmosfer içinde hırçınlığıyla bilinen Karşıyaka taraftarları, tarihinin en dostça geçecek gibi görünen deplasman yolculuğu için bir yandan pasaportlarını hazırlıyor bir yandan da pankartlarını.

Şenlik meydanında omuz omuza

10 Mayıs’ta Sakız’da oynanacak maç vesilesiyle ortaya çıkan dostluk havası yalnızca her geçen gün kirlenen futbol alanı etrafında inşa edilebilecek olumlu ihtimalleri hatırlamakla kalmıyor. İki halk arasındaki sınırın ne kadar yapay olduğunun fark edilmesini sağlıyor. Belki de, Türk-Yunan dostluğunun güçlenmesinde hayati önemi olan “Benden selam söyle Anadolu’ya” romanının yazarı Anadolu Rumu Dido Sotiriyu’nun, dileğini gerçekleştiriyor:

“Ve sen kör Mehmet'in damadı! Niye öyle tiksinerek bakıyorsun yüzüme? Öldürdüm evet seni, ne olmuş? Ve işte ağlıyorum... Sen de öldürdün! Kardeşler, dostlar, hemşeriler... Koskoca bir kuşak durup dururken katletti kendini! Anayurduma selam söyle benden Kör Mehmet'in damadı! Benden selam söyle Anadolu'ya! Toprağını kanla suladık diye garezlenmesin... Ve kardeşi kırdıran cellâtların Allah bin belasını versin!
Ah ne olurdu yaşananlar kötü bir rüya olsa! Yeniden yan yana, omuz omuza tutsaydık şenlik meydanlarının yolunu…”

Şenlik Meydanı, Sakız’da kurulacağa benziyor.