Alman teknik direktör Christoph Daum, şu anda kendisine gelen teklifleri değerlendiriyor. Açıklamalarda bulunan Daum, Beşiktaş'ın Bayern Münih karşısındaki şansını ve Türk futbolunu değerlendirdi.

Malum, Beşiktaş‘ın iki maçı olacak, ilki Münih‘te, diğeri evinde. Bir devreyi deplasmanda, bir devreyi de evimde oynayacağım da diyebiliriz. Öncelikle Şampiyonlar Ligi‘nde şu ana kadar gösterdiği performanstan dolayı Beşiktaş büyük bir övgüyü hak ediyor. Grup evresinde bir Türk takımının elde ettiği en iyi sonuç. 4 galibiyet ve 2 beraberlikle namağlup grup lideri olarak son 16'ya kalması, Şenol Güneş, Fikret Orman ve tüm oyuncuların ne kadar iyi bir iş çıkardıklarını gösteriyor. Beşiktaş‘ın her iki karşılaşmada da başarılı sonuçlar elde etme şansının olduğuna inanıyorum. Tabii Münih‘teki karşılaşmanın sonucu belirleyici olacak. Zira Vodafone Arena‘da coşkulu taraftarları ve müthiş atmosferin etkisiyle ortaya inanılmaz bir güç çıkabilir. Bu yüzden deplasmanda atılacak bir gol, rövanş maçı ve turu geçmek için çok iyi bir avantaj sağlayabilir.

Gelecek sezon nerede olacağına henüz karar vermeyen Daum, bu konudaki görüşmelere devam ettiğini söylüyor.

Şu anda bazı görüşmeler yürütüyorum. Henüz kesinleşen bir karar yok. Ama öyle görünüyor ki gelecek sezon yine teknik direktör kulübesinde oturacağım.

Peki, hangi ülkelerden teklif geliyor?

Şu anda söylemek istemiyorum. Avrupa'dan bazı teklifler var ama Arap ve Çin takımları da dâhil Asya‘dan gelen teklifler de var.

Daum, Türkiye'den sürekli teklif aldığını kaydediyor.

Türkiye‘den her zaman teklifler var. Bunları tabii ki ciddi bir şekilde değerlendiriyorum. Herkes biliyor ki Türkiye önceden de olduğu gibi benim ikinci vatanım. Türkiye’yi seviyorum. Türkiye’de yaşamaktan çok keyif aldım. Fırsat buldukça kısa ziyaretler yapıyorum ve orada Türk Süper Ligi ile yakın ilişkilerimi devam ettiriyorum.

Hangi Türk takımlarından teklif geldiği konusunda ise şöyle bir açıklama yapıyor.

Hayır, bunu söylemek istemiyorum. Hangi takımların teknik direktor değiştirdiğine bakarsanız, hangi kulüplerin söz konusu olduğu anlaşılır.

Daum ayrıca, Başakşehir'in başarısına da dikkat çekiyor.

Abdullah Avcı‘nın Başakşehir‘de yaptıkları çok etkileyici. Orada mevcut mali imkânları en optimal şekilde kullanmayı biliyor. Eski takımlarında gözden düşmüş olan ama Başakşehir'de çok iyi performans gösteren oyuncuları transfer etmeyi başarıyor. Takımın Süper Lig'deki performansını çok beğeniyorum. UEFA Avrupa Ligi'nde oynadığı maçlara baktığımızda ise daha katedilmesi gereken bir hayli mesafe olduğu görüldü. Ama uluslararası arenada henüz çok fazla boy göstermediğini de unutmamak lazım. Yine de takımın gösterdiği bu gelişim beni hayli tatmin ediyor.  

Daum, ligin üç büyük takımının bu yılki performanslarını da değerlendirdi.

Galatasaray, özellikle teknik direktör değişikliğinin ardından Fatih Terim ile şampiyonluk yarışında yeniden çok iddialı bir duruma geldi. Takıma yeniden hayat verdi. Ve şampiyonluk yolundalar.

Fenerbahçe zaten her zaman şampiyonluk adayları arasında. Takım, sezon başındaki iniş-çıkışların ardından şimdi istikrara kavuştu. Önemli maçlara iyi konsantre olup başarı sağlamaya odaklanabildiklerini biliyorum. Bu nedenle şampiyonuk yarışında Fenerbahçe hem iddialı hem de belirleyici konumda.

Hatta 4 puan geriden gelen Beşiktaş‘ın da şampiyonluk şansı sürüyor. Ama iki kulvarda birden mücadele etmenin lige nasıl yansıyacağını bekleyip göreceğiz.

Deneyimli teknik direktör, Türkiye'de hangi futbolcuları beğeniyor?

Benim gözümde en etkileyici futbolcu, Beşiktaş‘ın ofansif orta saha oyuncusu Talisca. Hem asistleri hem de golleriyle ön plana çıkan çok kaliteli bir futbolcu. Genç ve performansını artırma potansiyeli olan tam bir yıldız. Tabii başka oyuncular da var. Mesela ülkesine geri dönen Arda sadece Başakşehir'de değil belki gelecekte milli takımda da iyi işler başaracaktır. Fabri, Muslera  ile birlikteTürkiye'deki en iyi kalecilerden biri seviyesine ulaştı. Cenk Tosun çok büyük bir sıçrama yaptı. Nitekim ara transferde Premier League'e transfer oldu. Türkiye'de dikkat çeken, olağanüstü yetenekte pek çok oyuncu var. Ancak benim gördüğüm en önemli eksiklik, altyapıdan büyük bir yıldız olma potansiyeline sahip çok az Türk futbolcu yetişmesi. Eğer genç futbolcuların eğitimine önem verilirse bundan Türk milli takımı da faydalanacaktır.

Daum, Türkiye'de altyapıdan futbolcu yetiştirme konusunda sorunlar olduğunu düşünüyor mu?

Düşünmüyorum, biliyorum. Eğitimleri biliyorum. Altyapı eğitiminin çok ihmal edildiğini düşünüyorum. Gençleri eğitecek antrenörlerin eğitimine çok az yatırım yapılıyor. Özellikle gençlere eğitim verecek elit antrenör yetiştirme kursları olmalı. Çünkü çocuk ve gençlere yaptırılacak antrenman, düşük dozda bir yetişkin eğitiminden ibaret değildir. 10-11 yaşındakilerle çalışırken, 16-17 yaşındakilerle çalışırken yaptığımdan daha farklı noktalara ağırlık vermem gerektiğini herkes az çok bilir.

Altyapı tesislerinin varlığı da çok önemli. Tabii genç yeteneklerin teşvik edilmesi kadar bu genç oyuncuları birinci ligde oynatacak cesarete sahip olmak da önemli.

Bursaspor'da Enes Ünal'ı 16 yaşında nasıl oynattığımı hatırlıyorum. Süper Lig tarihinde gol atan en genç oyuncu olmuştu. Başarılı performansını sürdürdü ve şimdi Villareal'de oynuyor. Ayrıca milli takıma da seçildi. Daha fazla böyle futbolcuya ihtiyacımız var. Ancak dediğim gibi Türk genç yeteneklerin teşvik edilmesi gerekiyor. Yabancı oyuncu kuralını değiştirmek ve Türk futbolcuları tercih etmek çare değil. Rekabetin canlı tutulması ve en iyi oyuncuların oynaması gerekir.

Christoph Daum'un Türkiye'de yabancı oyuncu sayısının azaltılması konusundaki görüşleri şöyle:

Takrar açıkça söylüyorum: Yabancı oyuncu sayısının azaltılmasıyla Türk futbolcular daha iyi oyuncular hâline gelmeyecek. Forma şansı bulsa bile futbol seviyesi otomatik olarak daha iyi olmayacak. Önemli olan bu sayının azaltılması değil, Türk futbolcuların eğitilmesi, bilinçlendirilmesi ve profesyonel bir şekilde gelişebilmesidir.

Video hakem sisteminin Türkiye'de de uygulamaya girmesi tartışılıyor. Peki, Daum bu konuda ne düşünüyor?

Video hakemin, maç hakemini desteklemesi, hatalı kararların azaltılmasında yardımcı olması amaçlanıyor. Şu an bir test süreci yaşanıyor. Tabii ki iyileştirilmesi gereken noktalar var. Test aşamasında olduğu Almanya'da ve Polonya ile Hollanda gibi diğer bazı ülkelerde bu sistem giderek daha iyi bir hâl alıyor. Oyuna müdahalesi azalıyor ve tartışmalı gol ya da penaltı gibi kararlar daha şeffaf hâle geliyor. Ayrıca müeyyide uygulanacak oyuncuların karıştırılmasının da bariz şekilde önüne geçiliyor. Başlangıç aşamasındaki zorluklar ve hatalar nedeniyle bu sisteme haklı olarak karşı çıkıldı. Ama giderek düzeliyor. Örneğin Bundesliga'da 37 doğru ve 11 yanlış karar verdi. Bu yüzde 20'lik bir hata payı demek. Çok yüksek bir oran ve mutlaka azaltılmalı. Bunun üzerinde çalışıyorlar. Profesyonel futbolun geleceğinde önemli bir yeri olacağı görülüyor.

Türkiye'de de bu konuda deneyimi olan federasyonlarla işbirliği yapılacağını umuyorum. Yoksa Türkiye'de de başlangıç aşamasında çok çok fazla sorunla başa çıkılması gerekecek. Aksi hâlde uygulamaya geçildiğinde tıpkı Almanya'da olduğu gibi Türkiye'de de başlangıçta bu sisteme şiddetle karşı çıkılacaktır.

Türkiye'de Beşiktaş, Fenerbahçe ve Bursa takımlarını çalıştıran Daum'un bir sonraki rotası merakla bekleniyor...(Deutsche Welle)