Sevgili okuyucular,

10 Ağustos 2014, 12. Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıldı. R.T. Erdoğan seçim turunu yine 1. Olarak tamamladı. Cumhurbaşkanlığı koltuğuna AKP’nin adayı T.R. Erdoğan oturacak.

Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, yarışta, 3 aday, 2 ideolojik kampın temsilcileri yarışa katıldılar. Bir tarafta, 2 adayın birbirinden farkı olmayan, ‘islam’ referanslı, aynı ideolojik pınardan beslenen, R.T. Erdoğan ve E. İhsanoğlu, yer almaktaydı.

Diğer tarafta, yeni Türkiye, demokratik çözüm, inançların ve halkların kardeşliği, ekonomik refah perspektifi ile yola çıkan ve emek eksenli programa sahip olan HDP’in adayı, Selahattin Demirtaş.

Mevcut sistemin korunmasını isteyen, temsilcileri ve değişimi isteyenlerin, yeni Türkiye projesi için yola çıkan adaylar.

Seçmen kitlelerine sunulan ama orantısız, imkânsızlıklar, devlet imkânlarını kullananlarla, devletin baskıcı kuşatması altında hareket eden adaylar ve seçim sonuçları. Seçim sonuçları göstermiştir ki, geniş halk kitlelerinin, hâkim güçlerin seçim sistemine güvensizliği hat safhaya ulaşmıştır.

Türkiye toplumsal güçlerinin önemli bir kesimi, düzenin içinde bulunduğu kirli ilişkileri yakından görerek, düzenin ‘efendisi’ olduğunu ifade eden, hâkim güçlere ve onların sistemine karşı güvensizliğini ifade eden seçmen kitlesi, seçimlere katılımı düşük tutarak, tepkilerini dile getirmişlerdir.

Geçtiğimiz 30 Mart yerel seçimleri seçim sonuçlarıyla karşılaştırdığımızda, önemli oranda seçmenin, 10 Ağustos da, yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılım, seçmenleri memnun etmediğini ve önemli oranda protest oyların olduğunu görmemiz açısından da, önemlidir.

Türkiye hâkim güçlerinin bir kanadının temsilcisi, ‘çatı’ adayı, E. İhsanoğlu, kendisini aday gösterenlerin güvenirliğinin, toplum nezdinde harbi kıymeti olmadığını, Türkiye toplumsal güçleri tarafından görülmesi gerektiğini algılamalıdır.

Türkiye toplumsal güçleri, gerek protest oylarıyla ve gerekse, birbirinden farkı olmayan adaylara oy vermeyeceklerini bir noktanın altını çizerek belirtmek isterim.

Baylar, özellikle CHP cumhuriyet halk partisi, ‘aslan sosyal demokratlar’ iflas etmiş, sağdan oy devşirme politikanızın, ‘kurbanı’ oldunuz!

Seçim propoğandalarında bir konu dikkat çekmekteydi. Adaylardan R.T. Erdoğan ve E. İhsanoğlu, toplumsal sorunlara vurgu yapmak, sistemin içindeki sorunların aşılmasına ilişkin vurgu yapmak yerine, sorunları, ‘tanrıya havale’ etmek, önemli oranda öne çıkmaktaydı. Hâkim güçlerin her iki adayı da, kendilerine, hukuku, sosyal adaleti, sosyal devleti, sekuler devlet anlayışını esas almak yerine, İslami vurguları referans, ‘alarak’ hareket etmişlerdir. Ne hikmetse, her iki aday da, ‘laik’ ‘sekuler’ Türkiye Cumhuriyetini, ‘korumak’ adına hareket ettiklerini ilan ediyorlardı. Neyle ve nasıl koruyacaklardı? İslami öngörüleri, ‘dini’ ‘hadisleri’ referans alarak...

Her fırsatta, ‘fatihalar’ ‘sureler’ ‘dualar’ ve toplumsal sorunları, ‘tanrıya havale’ ederek durumu idare etme yöntemini kendilerine rehber edinmişlerdir.

Ne yapalım, Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanlığı değil, sanki diyanet işlerine başkan, ‘seçilmek’ için yola çıkmışlardır.

AKP, MHP ve diğer birçok Partinin, ‘demokratik’ ve ‘laik’ devletin cumhurbaşkanlığından çok, tanrının, ‘kudretinin’ devlet katında önem kazandığını ileri süren anlayışları sahiplendiklerini bilmekteyiz.

CHP, ‘aslan sosyal demokratlar’ bir bardak suda, ‘fırtına’ koparanlar, ‘laik’ devlet, ‘demokrasi’ kuramcıları, ‘ulusalcılar’ anlaşılan sizler de, diyanet’e, başkan ‘seçmek’ için mi, yola çıkmıştınız?

Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanlığı, seçimlerin de, neden, İslamcı bir aday karşısında, bir başka İslamcı adaya sığınıldı?

Süleyman Demirel’in, telkinleri doğrultusunda hareket ve kabiliyetiniz, ne kazandır dı, ‘aslan sosyal demokratlara’?

Ne zaman, ‘aslan sosyal demokratlar’ S. Demirel’in kapısında, ‘nöbet tutmaktan’ ‘el pençe durmaktan’ vazgeçecektir?

CHP içinde, emekli generaller, emekli büyükelçiler, emekli, bürokratlar dönemi ne zaman kapanarak, yaş ortalamasının 30 civarında olduğu ülkemizde, genç kadrolara ne zaman yer verilecektir?

CHP’nin, ‘ulusalcıları’ Kürt sorununda, ‘şahin’ bakışlarınızdan ne zaman vazgeçeceksiniz?

Yukarıdaki sorular, önemli oranda çoğaltılabilir… Bu sorular benim sorularım olmaktan çok, seçmen kitlesinin, ‘aslan sosyal demokratlara’ güvenenlerin sorularıdır.

Aynı tarz sorular, tersten, ‘aslan sosyal demokratlara’ oy veren seçmen kitlelerine sorulabilir… Aleviler, neden, sadece söylemde, ‘sosyal demokrat’ olan bir partiye, kitlesel olarak oy vermek durumundasınız? Alevilerin hiçbir sorunu konusunda, çözüm hedefi olmamasına rağmen, neden ‘illa da’ CHP desteklenmektedir?

Ülkemizin demokrasi güçleri, gerçek sosyal demokratları, aydınları, mevcut çivisi çıkmış düzenin bir parçası olmaktan kendini kurtaramayan, ‘aslan sosyal demokratlara’ CHP’e, neden kitlesel destek sunmaktasınız?

Ülkemizin, halkalarımızın kaderi, sadece sağcı, faşist söylemlerle yönetim erkini elinde tutmak isteyenlerin, insafına terk edilebilir mi?

Ülkemizdeki yönetim erklerini gasp etmiş olan sağcı faşist adaylar karşısında, birbirinden farkı olmayan, birbirinin benzeri, referansların da, ortak değerlerini öne çıkaran, ortak çıkarlar için aday olan, yöneticiler seçmek, Türkiye halklarının kaderi olabilir mi?

10 Ağustos 2014 cumhurbaşkanlığı seçim sonuçları da göstermiştir ki, seçim yarışında sadece mevcut sistemi bütün kirliliği ile savunma refleksi birbirine benzer adayların tercih görülmüştür.

Seçim sonuçları ve nedenlerini ele aldığımızda, sistemin kirliliğinin bir süre daha devam edeceği ama Türkiye halklarının sabrının tükendiği gözlemlemekteyiz.

Bir noktanın da, altını çizmeden geçemeyeceğim. Türkiye halkları, demokrasi güçleri için, 3. Bir yolunda olduğu gerçeğidir. Bir başka yazımda detaylı ele alacağımdan, bugünkü konuya ilişkin yazımı, burada noktalamak isterim.

10 Ağustos 2014

Face:aliekber.pektas

Twitter: @AliekberP