Sözlerine Suriyeli göçmenler ile başlayan Kılıçdaroğlu, "Bizim için önemli olan Suriye'de barışın sağlanmasıdır Esadlı, Esadsız. Suriye'de barış en hızlı şekilde ve mutlaka sağlanmalıdır" dedi.

CHP lideri, salondaki vatandaşlara sandığa gitmelerini ve oylarını CHP için kullanmalarını istedi.

"Suriye'den gelen sığınmacılar nedeniyle Türkiye'de sıkıntılar yaşanıyor." diyen Kılıçdaroğlu, "2 milyon 375 bin Suriyeli mülteci var. Bu insanlığın sorunu, Türkiye'nin sorunu olmaktan çıktı. Artık dünyanın sorunu, Avrupa'nın sorunu haline geldi. Bu sorunun müsebbiplerini ben biliyorum. Siz de biliyorsunuz." ifadelerini kullandı.



"ESADLI YA DA ESADSIZ. SURİYE'DE BARIŞ DERHAL SAĞLANMALIDIR."

Suriye'de sorunun çözülmesi ve barışın sağlanması için uluslararası konferans toplanması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Bu toplantıya ABD, Rusya, Avrupa Birliği, Arap Ligi, İran ve Suriye'deki tarafların çağrılması gerekir." dedi. "Suriye sorununun çözülmeli. Efendim Esadlı mı olsun Esad'sız mı olsun. Düne kadar Esad'ı düşman ilan ediyorlardı şimdi Esad ile de olabilir diyorlar. Biz ne diyoruz; bizim için önemli olan Suriye'de barışın sağlanmasıdır Esadlı, Esadsız."diyen Kılıçdaroğlu, "Suriye'de barış mutlaka sağlanmalıdır" dedi.

SURİYE YENİDEN İNŞA EDİLMELİ

Kılıçdaroğlu,"Uygar dünyanın elini cebine atması lazım. Suriye'yi yeniden inşa etmek zorundayız ki mülteciler ülkelerine huzur içinde dönebilsinler" dedi.

“ETNİK KİMLİK VE DİN ÜZERİNDEN ASLA SİYASET YAPMAYACAĞIZ”



Siyasetçilerin halkın sorunlarını çözmekle görevli olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, etnik kimlik ve dini inanç üzerinden asla siyaset yapmayacaklarını söyledi. 30 yıldır devam eden Kürt sorununun çözülmeyi beklediğini aktaran Kılıçdaroğlu, çözüm için tüm projelerini hükümetle paylaştıklarının altını çizdi. Kılıçdaroğlu şunları kaydetti: "Meclis'te uzlaşma komisyonu kurulmalı. Çözüm Süreci'nin 7 Haziran sonrasında yeniden acı ve gözyaşına dönüştü. Düne kadar eller tetikte değildi. 7 Haziran sonrasında ne oldu? Hani analar ağlamasın deniyordu? Bütün Türkiye'de insanlar ciddi bir kaygının içine sürüklendiler. Bana '400 vekil vermezseniz başınıza bu gelir' diyorlar. Açıkçası toplumun önüne şantaj tablosu bıraktılar."

Hem ülkemizde hem de dünyada daima barışı savunduklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

 "Sizler burada yaşıyorsunuz. AB ile ilişkilerimizi takip ediyorsunuz. Avrupa Birliği bize bildiğiniz gibi fasılları açtı. Ama biz hiç bunlara bakmadan birinci sınıf demokrasi neyi gerektiriyorsa onların yasalarını çıkaracağız. Hiç Avrupa şu kanunu çıkar bu kanunu çıkar. Benim aklım yok mu? O kanuna ihtiyaç varsa ben hemen çıkaracağım. Onun talimat vermesini mi bekleyeceğim. Onlar bile şaşıracaklar. Bunları yapıyor diye. Niye yapmayalım?"

Gün boyunca temaslarda bulunan Kılıçdaroğlu, partisinin yeni seçim bildirgesini Çarşamba günü kamuoyuna açıklayacaklarını belirtti. Konuşmanın ardından Avusturya'da faaliyet gösteren sivil toplum örgütlerinin temsilcileriyle bir araya gelen Kılıçdaroğlu burada sorunları dinledi kendisine yöneltilen soruları cevapladı. Kılıçdaroğlu ve beraberindeki heyet bu gece Türkiye'ye dönecek.

BAZI YAZARLARIN ÖLÜMLE TEHDİT EDİLDİĞİNİ BİLİYORUZ

Avrupa'daki temaslarını sürdüren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Avusturya'nın başkenti Viyana'da halkla buluşmasından sonra basına özel açıklamalarda bulundu. Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan'ın, Hürriyet Gazetesi’nde yayınlanan mektubuna ilişkin soruyu yanıtlayan Kılıçdaroğlu: “Ortaya çıkan tablo; Erdoğan'ın doğruyu söylemediğidir. Bunun da Süleyman Demirel'in mektubuyla kanıtlandığı gerçeğidir” dedi.

Kılıçdaroğlu şöyle konuştu: “Mektubu okudum. Sayın Doğan üzerinde büyük baskıların olduğunu biliyorum, hepimiz biliyoruz. Hürriyet Gazetesi'nin üzerindeki baskıları da biliyoruz. Bazı yazarların ölümle tehdit edildiğini de biliyoruz. Bu çerçevede basın özgürlüğüne, görüşü ne olursa olsun, dünya görüşü ne olursa olsun, hepimizin ihtiyacı var. Özgür bir basının olmadığı ülkede halkın haber alma hakkını kısıtlamayacağız. Sayın Doğan'ın mektubu bu açıdan çok ama çok önemli. Bir ülkenin Cumhurbaşkanı, kullandığı cümleler, dile getirdiği görüşler konusunda çok dikkatli olmalıdır, özenli olmalıdır. Kullandığı cümleleri özenle seçmeli ve kullanmalıdır ama ortaya çıkan tablo; Erdoğan'ın doğruyu söylemediğidir. Bunun da Süleyman Demirel'in mektubuyla kanıtlandığı gerçeğidir. Hala bunun üzerine eğer bir şeyler söyleniyorsa bu Doğan grubuna haksızlıktır."