Alternatif Arayış Ağı (Network for an Alternative Quest) tarafından düzenlenen ‘Kapitalist Moderniteye Karşı Alternatif Konseptler ve Kürtlerin Arayışı’ konferansı, Cuma günü başlayıp dün akşam sona erdi. Farklı farklı ülkelerden yaklaşık 300 kişinin katıldığı üç günlük konferansta, radikal demokrasiden cinsiyetçiliğe, ulus-devletten sosyal bilimlerin eleştirisine kadar çok geniş bir yelpazede günümüz sisteminin yarattığı sorunlar ve çözüm konseptleri buluştu.
Hamburg Üniversitesi’nde gerçekleştirilen konferansın açılışı, Cuma akşamı yapıldı. Açılış konuşmasını yapan Prof. Norman Paech,  kapitalist sistemin geleceğinin tehlike altında olduğunu vurgulayıp, bu görüşünü giderek artan yoksulluk, açlık ve mali krizlerle örnekledi. Kapitalist dünya sisteminin yaşadığı krizin aynı zamanda bir demokrasi krizine sebep olduğunu vurgulayan Paech, „hükümetler baskı ve totaliter rejimlere dönüşüyor“ dedi. Ardından Kürtlerin içinde bulunduğu koşulları ve çözüm çabalarına dair vurgular yapan Paech, „Kürtlerin özgür olacağı günleri hepimiz göreceğiz“ diye konuştu.

‘Kürtlerin diskuru dışa yansımıyor’

Ardından, konferansı düzenleyen Alternatif Arayış Ağı’ndan Havin Güneşer, bu çalışmaya giden süreç hakkında bilgi verdi. Kürt Özgürlük Hareketi’nin ideolojik ve politik diskurunun dışa yansımadığını vurgulayan Güneşer, Kürt sorununun yeterli düzeyde entelektüel tartış- malara konu olmadığını belirtti. Güneşer, Kürt Özgürlük Mücadelesi’ni „alternatif yaşamın motoru“ olarak nitelendirdikten sonra, konferansta ele alınacak konular ve oturum başlıkları hakkında bilgi sundu.
İki açılış konuşmasının ardından, konferansa sunulan yazılı mesajlar okundu. Ünlü düşünür Prof. Antonio Negri, sağlık sorunlarından ötürü konferansa katılamayışından yaşadığı üzüntüyü ifade ettikten sonra, yazılı mesajında bu çalışmanın içeriğini çok önemsediğini belirtti. Kürtlerin verdiği mücadeleyi yürekten desteklediğini kaydeden Negri, devamla „Son dönemde binlerce aktivist, aydın ve yazar tutuklanmıştır. Bu konferansın bunlara da bir cevap olmasını diliyorum“ dedi ve Kürt halkının uzun bir direniş kültürüne sahip olduğunun altını çizdi. 

Wallerstein: Kaos aralığı yaşanmakta
Immanuel Wallerstein ise, yazılı mesajında kapitalist dünya sisteminin yaşadığı yapısal krize dair önemli tespitlerde bulundu. Kapitalizmin, yaşadığı krizle kendi sonunu hazırladığını belirten ünlü düşünür, yaşanan momenti „kaos aralığı“ olarak isimlendirdi. Wallerstein, söz konusu kaos aralıklarının, dönüşümün mümkün olduğu tarihsel anlar olduğuna dikkat çekti.
Ardından Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın daha önce konuyla ilgili yaptığı değerlendirmelerden derlenen mesajı okundu. Mesajda, Kürt Özgürlük Hareketi’nin yaşadığı paradigmasal değişimin sebeplerine geniş yer ayrıldı. Öcalan’ın değerlendirmelerinde, özellikle ulus-devlet, iktidar, toplumsal hiyerarşi, cinsiyetçilik gibi konu başlıklarına yaklaşımın neden değiştiği ortaya konulduktan sonra, bu dönüşüm sürecinde İmralı gerçeğinin belirleyici bir rol oynadığı kaydedildi.

Sosyal bilimleri eleştirildi

Konferansın ilk oturumu da Cuma akşamı yapıldı. „Yeni bir sosyal bilimler arayışı“ başlığını taşıyan oturumda, Ann-Kristin Kowarsch ve Ahmet Alış, birer sunum yaptı. Ann-Kristin Kowarsch, ‘Kurulu sosyal bilimlere alternatifler’ başlıklı konuşmasında, sosyal bilimlerinin mevcut iktidar ilişkilerin korunmasında oynadığı role dair değerlendirmelerde bulundu. Kowarsch, özellikle rasyonalizm, pozitivizm ve hayatın özne ve nesne şeklinde ikiye bölünmesini eleştirdikten sonra, alternatif yaklaşımları özetledi. Kowarsch, bağımsız bir sosyal bilimi için özerk ve orijinal kurumların oluşturulması gerektiğini belirtti.
Kopenhag Üniversitesi’den Ahmet Alış da ‘Kürtler ve ulusçuluk teorileri’ başlığı altında, çeşitli ulus ve ulusçuluk/milliyetçilik yaklaşımları Kürt gerçeği bağlamında ele aldı.

Yıldırım: 5 bin yıldır savaş yaşanıyor
„Bir uygarlık krizi olarak kapitalizm“ konulu oturum ise, Cumartesi sabah saatlerinde başlayıp öğleye kadar devam etti. Bask Abertzale Solu temsilcisi Jon Andoni Lekue’nin yönettiği oturumda, Antonio Negri’nin yazılı olarak ilettiği sunumu okundu. Negri, „Kapitalizm ve devlet’ başlıklı sunumunda ‘Günümüzde politika nasıl bir anlama sahip? Yıkıcı politika nedir? Sosyal ayak buna nasıl entegre edilebilir? Günümüzde kapital ile nasıl mücadele edilebilir? Özneselliğin üretiminden ne anlaşılmalı?“ gibi sorulara yanıtlar verdi.
Kadın aktivisti Fadile Yıldırım ise devletli uygar toplumu açısından cinsiyetçiliğin oynadığı rolü değerlendirdi. Kadının ilk sömürülen sınıf olduğunun altını çizen Yıldırım, toplumun temel çelişkisinin bu nedenle cins kırılması olduğunu kaydetti. Tarihe ve bilime dair önemli vurgular yapan Yıldırım, tarihin cinsiyet körü olduğuna dikkat çekti. Yıldırım „Kadınlara karşı 5000 yıldan beri bir savaş yürütülüyor, ancak bu savaşın adı yok. Dolayısıyla her türlü toplumsal sorunun çözümü için bu gerçekten yola çıkılmalı“ diye konuştu.
(.....)
Delhi Üniversitesi’nden emekli Uluslararası İlişkiler Profesörü Achin Vanaik ise, kapitalizmin temel sömürü aygıtları olarak endüstriyalizm ve ulus-devlet ile ilgili oldukça ilgi çekici bir konuşma yaptı. Bütün tarihsel süreçlerin çalkantılı olduğuna ve sistemlere karşı her zaman direnişlerin de gösterildiğini vurgulayan Vanaik, kapitalizm ile ulus-devleti birbirinden ayıran yaklaşıma karşı çıktı. Vanaik ayrıca Öcalan’ın İngilizce’ye çevrilen savunmalarını okuduğunu ve özellikle demokratik modernite konulu görüşlerini çok değerli bulduğunu ifade etti.
Vanaik’ten sonra İngiliz sosyalantropolog Felix Padel, kapitalizmi ekolojik toplumlara verdiği zararlar açısından değerlendirdi. Hindistan’da yaşayan Padel, kırsal ve dağlık bölgelerden yaşayan halklardan örnekler vererek, insan-doğa ilişkisini ve bunların kapitalizme karşı mücadelelerini anlattı. Kapitalizmin sınırsız doğa sömürüsüne ilişkin çarpıcı örnekler sunan Padel, eski ekosistemlere yönelik saldırıları ‘doğa kırımı’ olarak nitelendirdi. Padel, konuşmasının ardından Sarı Gelin melodisine, Kürt halkının mücadelesi ile ilgili sözlerini yazdığı bir şarkıyı, kendi çaldığı keman eşliğinde okudu.
(....)
Güney Afrika Komünist Partisi Merkez Komite Üyesi Solly Mapaila, ‘21. yüzyılda kapitalizm’ konulu bir konuşma yaptı. Mapaila, özellikle Güney Afrika’da Apartheid’e karşı verilen mücadeleden örnekler verirken, çözüm sürecinden sonra yaşanan sorunları anlattı.
Oturumun sonunda, Uluslararası Abdullah Öcalan’a Özgürlük, Kürdistan’a Barış İnisiyatifi’nden insan hakları aktivisti Reimar Heider, ‘Kapitalizm ve Kürt Özgürlük Hareketi’ başlığı altında bir sunum yaptı. Kürt Özgürlük Hareketi’nin reel sosyalizmin etkileri altındaki bir örgütten nasıl komünalizm, konfederal bir örgütlenmeye dönüştüğünü değerlendiren Heider, özellikle kapitalizm ve ulus-devlet konusundaki yaklaşımları ortaya koydu.

Alternatif program ihtiyacı

Gazetemiz yazarlarından ve Rosa Luxemburg Vakfı temsilcisi Murat Çakır’ın moderatörlüğünde ‘Ulus-devletlerin ötesinde Ortadoğu’ konulu oturum başladı. Bu bölümde ilk söz alan insan hakları savunucusu gazeteci-yazar Ayhan Bilgen sunumuna şu soruyla başladı: “Kapitalist moderniteyi Ortadoğu’da nasıl okumak gerekir?“ Kapitalist modernitenin sadece bir suç unsuru olmadığına dikkat çeken Bilgen “Birçok şeyi etkileyen hayatın içine giren bir kavramdan söz ediyoruz” dedi. Bilgen, özetle şu görüşleri dile getirdi: “Alternatif bir program nasıl çıkartılır? Baskıcı rejimlerinden kurtulmak için siyasi partileri önemsemek gerekir, fakat bunu abartan bütün örgütlemeyi abartır ve başka çıkmazları getirir. İki kötü arasında tercih yapma dışında bir alternatif savunulabilinir? Türk hegemonyasını kurmak aktif bir dış politika içerisine girmiştir.“

Ilımlı ve politik İslam değerlendirildi
İslam uzmanı Prof. Sadık Hassan İtaimsh ise dinin her zaman siyasi hedeflere ulaşmak için bir araç olarak kullanıldığına dikkat çekti. Şu anda olmayan İslam şeklinin insanlara kabul ettirilmek istendiğini savunan Prof. İtaimsh, tarihten de örnekler verdiği konuşmasında “Adalet derken, insanlığın adaleti mi Müslümanların adaleti mi, sadece Müslümanlar için mi geçerli ya da bütün insanlar için geçerli mi? Günümüze kadar birçok siyasi örgütlenme oluştu. Bu durumları çok iyi kullanarak, bu halkı kurtarabilecek, çözüm getirebilecek bir durum kuramadılar“ diye konuştu.
Oturumun son bölümünde söz alan gazeteci Ferda Çetin ise “Demokrasi ve İslam” başlıklı sunumunda Gülen hareketi ve ılımlı İslam tartışmalarına dikkat çekti. “Sizce ılımlı İslam nedir?” sorusuyla başlayan Çetin, “Dinlerin sosyal demokratlığı, ılımlısı olmaz” dedi. Çetin, dinlerin doğal haline bırakıldığına dinler arasında bir çatışmanın söz konusu olmadığını vurguladı.
Her oturumdan sonra olduğu gibi bu oturumda da sunumların ardından, katılımcılarla tartışma yürütüldü. Haberimizin yayına hazırlandığı saatlerde, gün boyu süren ‘’Yeni bir paradigma: Demokratik modernite’’ başlıklı oturum devam ediyordu. Bu oturumda yürütülen tartışmaları, gazetemizin yarınki sayısında okuyabileceksiniz.


M.ZAHİT EKİNCİ/MERAL ÇİÇEK - özgür politika- HAMBURG