Çünkü, sözümüz var,

ustalara ve şehitlere,

Şeyh Bedrettin ve Börklüce Mustafa'ya,

Pir Sultan ve Deniz'lere !..

Bidâyette ve ebediyette,

"her yerde hep beraber, yârin yanağından gayri..",

her şeyi, hayatı ve ölümü bile paylaşmaya...

Ve, bu yemin ve şiarımızı,

zerre kadar da olsa ihlâl etmemiz,

yani, kahrolası bencilliğimizdir,

ayıp ve kayıplarımızın birincil sebebi !..

Ve nasıl ki, ölümüne koşup hûşuyla getiriyorsak,

alnından vurulup şehit düşenleri, mahşerî savaş alanında!

Aynı şekilde,

Geride koyup gitmek yok bizim kitabımızda,

"kılıç oynatırken beyaz ordulara karşı,

kızıl atların sırtında,

vurulup düşenleri, düşürülenleri, ardımızda"!...

Lâkin, yoklasa da ecel,

yorgun bedenlerimizi arasıra,

"Yorgun savaşçılar" değiliz bizler asla !

Hatta, her an çekilmeyi bekleyen,

pırıl pırıl katanalarız, kınımızda !...

Velhasılı,

yolumuz çoook uzun, meşakkatli ve

tehlike dolu !...

Ve, yok öyle "yenildik, bittik!" terâneleri !

Bunun için mi şehit verdik, onca kınalı yiğitleri !

Henüz başlamadı bile savaş !...

Isınıyor gericiliğin ve faşizmin,

buz gibi soğuk suları yavaş yavaş !...

Ve bilirsiniz ki bizler,

yeminli ve nikâhlıyız devrime, yoldaşlar !

Söz ve yeminini ise,

sadece ve sadece, hainler bozar !...

* * *

FİLOZAN

( 29 Ocak 2012