Yedi yıl süren şampiyonluk hasretinin ardından, Beşiktaş Spor Toto süper liginde, büyük bir azimli mücadelenin sonucu hakkettiği şampiyonluğu şerefiyle, onuruyla  kazandı ve lig maratonunda ipi göğüsleyen şanslı takım oldu.

Son Osmanlıspor maçının bitiminden sonra, Hamburg Beşiktaşlılar Birliği üyeleri ve Beşiktaş'a gönül vermiş taraftarlar haklı şampiyonluk kazanmanın gururuyla Türkiye'de olduğu gibi, Hamburg'ta da sokaklara dökülüp bu sevince ortak oldular.

Hamburg Beşiktaşlılar Birliği kurucu üyelerinden ve şuanda derneğin genel sekreterliğini yürüten bir kimlikle ben, eşim ve çocuklarımla bu tarif edilmez sevince ortak olduk 

En son 2008-2009 sezonunda çifte şampiyonluğu kutlayan ve  son üç maç dışında, tüm maçlarını evsiz olarak, deplasmanda oynayan Beşiktaş'ın bu haklı sevinci görülmeye değerdi... 

Şampiyonluk sürecinde; Beşiktaş yöneticisiyle, taraftarıyla, üzerlerine oynanan oyunlara, baskılara, teslim alma zihniyetine, biat ettirme girişimlerine karşı, tek yürek, tek bilek olarak, dimdik alnının teriyle şampiyonluğu kazanarak, bir büyük sınavdan yüzünün akıyla çıkmıştır.

Beşiktaş Bir Ekoldür 



" Sevda ne yana düşer dostlar, ölüm ne yana? "
 ölümü yazmak kolay da, Beşiktaş sevdasını yazmak zor geliyor bana.

Çünkü biliyoruz ki; " Sevda yoksa yoktur zamanın tadı tuzu "

İşin duygusal boyutunu bir yana bırakacak olursak, gerek bendeki, gerekse de bir çok insanın gönlünde yatan, hatta başka takımları tutan taraftarlarda bile, ikinci bir takım sempatisi yaratan, Beşiktaş'a olan ilgi ve sempatinin nedenlerine burada değinmeye çalışacağım.

Beşiktaşla ilgili bazı, toplumsal, tarihsel, sosyolojik, degerlendirmeler yapacağım bu köşede.



Beşiktaş 113 yıllık köklü bir centilmenlik geleneğine sahip olan, ilk spor kulubüdür. Köklerinde emperyalist ülkelerin 1900 yıllarının başlarında ülkemizi işgal etmesine yönelik, sürdürülen bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinin derin izlerini görürüz. 

Beşiktaş Türkiye'de, birçok ilke imza atan, farklı insan ilişkileri ve çalışma anlayışına sahip olan bir kuluptür.

Beşiktaş Cumhuriyet'e ve onun değerlerine sahip çıkan, Türkiye'de gelişen sosyal-toplumsal sorunlara karşı duyarlılık bilinci gösterebilen ve tavır alan bilinçli bir taraftar kitlesine sahiptir. 

Beşiktaş'ta  Cumhuriyetin kuruluşunda gelişen kuvayı-milliye ruhu temel taşları, 1970 yıllarında Beşiktaş genç milli takımda oynamış olan gençlik önderlerinden birinin, olaya sosyal-toplumsal bir muhteva kazandırmasıyla üst boyuta sıçramış ivme kazanmıştır.

Beşiktaş Halktır

Beşiktaş  tarihinde, yönetimle, taraftarlar ve taraftarın  önemli gücü Çarşı arasında sürekli bir uyumluluk söz konusu olmuştur. Beşiktaş gücünü halktan almıştır. Türkiyenin önemli dönemeçlerinde, yapılan haksız politikalara, yaşanan acıya ve gözyaşına karşı Beşiktaş taraftarı tavrını hep halktan ezilenden, mazlumdan yana koymuştur.

Türkiye'de yaşanan Gezi olayları esnasında taraftarının önemli bir gücü olan, Carşı Grubu'na  yüklenmeye çalışılan hayali suçlar, baskılar güçlü bir muhalefet sonucu, geriye tepmiş ve boşa çıkartılmıştır. Beşiktaş  yüzünü hep insana çevirmiştir. Beşiktaşlılar insan sevgisini yüreklerinde kırmızı bir karanfil gibi sürekli taşıyarak, siyah-beyaz'a olan yolculukları büyük bir aşkla, sevdayla, tutkuyla, hep devam etmiştir.

Beşiktaş seyircisiyle, yöneticiyle; Sporu barış, kardeşlik duyguları içersinde ele alıp, sporun evrensel boyutuna vurgu yapan, sporda şiddete karşı çıkan  bir anlayışa sahiptir.



Çarşı Faktörü

1982 yılında kurulan Çarşı; duruşuyla, cesaretiyle, 70 toplumsal ruhunun izlerini üzerinde taşıyan özellikleriyle, Beşiktaş'ta önemli faktör ve bir olgudur. En tanınan amigosu, Alan Markanyan olan, Çarşı Grubu'nda en belirgin özellik, anti-faşist söylemleri önemli bir özellik olarak görülmektedir. Beşiktaş'ı Çarşı'dan ayrı ele almak yanlışdır ve sanırım Çarşı'nın adı uzun yıllar, Beşiktaş'ın tarihiyle birlikte anılacaktır.

Çarşının adı, Beşiktaş'ın anlı, şanlı tarihinde sönmeyecek bir meşalenin adıdır. Çarşı, maçlarda takındığı tavırlar ve dile getirdiği tezahüratlarla farklı bir taraftar profili çizmektedir. Çarşı her ne kadar, 27 Mayıs 2008 tarihinde kendini sona erdirme kararı almasına karşın, 21 Ağostos'ta 200 kişilik bir taraftar grubu, " alem biter, ortam biter, Çarşı bitmez " diyerek çarşının varlığını devam ettirme kararı almışlardır...

Nükleer enerji santrallerine karşı duruşu, Irkçığa ve Neo Nazi karşıtı eylemleriyle, açtığı " Tam Demokrasi " pankartıyla, eğitime destek  dayanışma etkinlikleriyle, yoksul çocukların öğretimine katkı sunan Çarşı, Van'daki depremzedelere yardımda bulunarak halkların gönlünde taht kurmuşlardır.

2007 tarihinde en iyi, en centilmen taraftar ödülü ve Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik derneğinin, 2012 Empati Ödülü Van Üşüyor " sloganıyla depremzedelere destek veren, Beşiktaş Çarşı taraftar grubuna verildi.

Son Söz  

Beşiktaşı tüm yönleriyle değerlendireceksek eğer, onu  yukarıdaki belirttiğim Çarşı faktöründen ve onun haksızlıklara karşı, yigit korkusuz duruşundan  ayrı ele almak yanlış olacaktır.

"Ölümle, yaşamı ayıran çizgi, siyahla beyazı ayıramaz ki, her yolun sonunda ölüm olsa da,  sevenleri kimse ayıramaz ki"