ŞERİATÇI DARBE OLACAK!

İlericiler, sağ kesimi “yobaz, araştırma inceleme yapmadan gerici düşüncelere biat edenler” diyerek eleştirir. Bu düşüncelerinde tamamen haklı olan ilerici kesim, aslında aynı tarzı kendi yaşam mücadelelerinde tekrarladıklarının farkında değillerdir: gericilik karşıtı her söylem araştırılmadan hemen benimsenir, liderlerin yanlış düşünce ve eylemleri tartışma konusu yapılmaz, ‘kol kırılır yen içinde kalır’ söylemi, sağın bu ilkesi genel olarak solun da ilkesidir, seçme-seçilme ve geri çağrılma demokrasinin temel referansı olmasına rağmen bunlar solun gelenekleri arasında bulunmaz vb.

İnsanın korku ve cahilliği üzerinde inşa edilen biat kültürü feodal ve hayali bir şatodur. Bu yol ve yöntem, faşizm dâhil tüm gerici ve sağcı kesimlerin vazgeçilmezidir. Çağımızda bu çalışma tarzı algı yönetme denilen üst bir biçime bürünmüştür. Bu yöntemin ilerici kesimlerindeki etkisine bir bakalım.

Hemen her gün sosyal medyada özelde ve genelde bir paylaşım mutlaka oluyor ve sizlerde okuyorsunuz. En son heykeltıraş olduğunu söyleyen bir kişi ağlamaklı bir sesle: “31 Mart seçimleri kesinlikle yapılmayacak, şeriatçı bir darbe olacak” diyerek insanlara hitap etmektedir. Bunun gibi Suriyeliler, Kürtler vb. leri üzerinden yürütülen sayısız efsaneler de mevcut. Biz şimdilik Heykeltıraşın anlatımını inceleyelim.

Heykeltıraş’ın ilericilerin korkularına ve bilgisizliğine hitap eden bu söylemi her yönüyle tutarsız ve cahilce:

Birincisi, kâhin gibi önceden mutlak tespitler yapması bilime aykırı.

İkincisi, seçimlerin mutlaka yapılmayacağını açıklaması İktidarın demokratik bir seçim yapacağını zımnen kabul etmek anlamına geldiğinin farkında bile değil. Eğer mevcut iktidar demokratik bir şekilde seçime giriyor ve seçimi de kaybedeceğini görüyorsa elbette ki onu ertelemek ve değiştirmek için elinden geleni yapacaktır. Hâlbuki durum tam tersi! Her türlü hileyi, baskıyı ve şiddeti sürekli kullanan sağcı iktidar istediği sonucu alabileceği hazırlıklarını önceden yapmış ve seçimi istediği gibi sonuçlandıracak bir güç ve organizasyonun içinde. Bu durumda niye seçimi ertelesin ki?

Üçüncüsü ise yukarıdaki tespitin doğal bir uzantısı olarak Heykeltıraş ’ın mevcut iktidarın özellikle de RTE’nin emperyalist bir sistemin parçası olduğu gerçeğini ve bu ilişkinin ayrıntılarını tümden dışlayan tespitler yapmış olmasıdır. Örneğin ABD’nin CIA Başkanı, Savunma Bakanı, Dışişleri Bakanı vb. birçok etkili ismin Erdoğan’ı (güven vermediği için) istemediğini dikkate almayan açıklamalardır bunlar. Belki de onu uzaklaştıracak bir takım gelişmeler olabilecektir vs.

Dördüncü neden ise çok daha çarpıcı! Ülkemiz emperyalist sistemin stratejik ortağı fakat diğer ortaklardan farklı olarak NATO üyesi. NATO üyesi ülkelerde seçimler, partiler, parlamento, sendikalar, Anayasa vb.leri göstermelik de olsa var olmak zorundadır. 12 Eylül Darbesi bile bunları bir süre için askıya alabilmiştir. Sanırım bazı gerçekleri kabullenmek zor oluyor. Örneğin binlerce üyesinin ve liderlerinin hapsedildiği, yüzlercesinin öldürüldüğü, nerdeyse basılıp tahrip edilmeyen binasının kalmadığı HDP’nin neden kapatılmadığı, her türlü güç ve imkânı ellerinde toplayan diktatörlük yetkisine rağmen neden seçimlerin yapıla geldiği, partilerin ve tüm yetkileri budansa da parlamentonun açık olduğu, sendikaların faaliyetini sürdürdüğü vb. işleyişleri sanırım çözebilmiş değil bizim heykeltıraş ve onun etkisinde kalanlar. RTE isterse bunları ortadan kaldırabilecek bir gücü elinde bulunduruyor mu değil mi? Hiçbir yasa ve Anayasa hükümlerini tanımayan bu kişi neden acaba bu saydıklarıma dokunamıyor? Çünkü ona verilen çerçeve bellidir ve bu NATO konseptiyle çizilmiştir: Yeşil Kuşak Teorisine uygun İslami ve de NATO’ya layık bir ülke. Evet, şeriatçı her türden uygulama, toplum yaşamında etkin hale gelmesi için yoğun bir çaba harcanır ama şeriat sistemi devleti biçimi haline getirilemez.

Beşincisi, bugünkü iktidar, devrimcilerin kontr gerilla veya derin devlet dediği Milliyetçi-faşist denen bir güçle işbirliği yapıyor. BU yapı İTTİHAT TERAKKİ iktidarından beri ülke yönetiminde etkin konumda! Bu Türk-İslam Sentezci derin güç, bugün RTE ile kanka durumunda. Doğu Perincek’in bu iktidarı neden desteklediğini de anlamış oluyoruz böylece. Sanırım Şeriatcı bir devlet, Türk-İslam Sentezi’nin inkârı olurdu.

Altıncısı, bu tür ajit ve prop’lar bir tür kontr-gerilla taktiği olup mevcut iktidarın korunması amacıyla muhalif kesimleri demoralize etmek için yapılmaktadır. İster bilinçli isterse bilinçsiz yapılsın bu türden sayısız algı yönetimi insanların gerçeklerden uzaklaşmasına ve mevcut iktidara karşı toplu bir karşı koyuşu engellemeye hizmet etmektedir.

Sonuç olarak ülkemizde İlerici kesimin okuma, araştırma yapma geleneğine bağlı bir ilericiliği olmadığını, aksine ilişkilerini ağırlıklı olarak aile, çevre, okul vb. kurumlar aracılığıyla düzenlediğini söyleyebilirim. Sadece güvenilir, dürüst ve bilinçli aydın kişilerin olduğu ilişkiler ve üniversite süreci sağlıklı kulvarlara akabilmektedir. Fakat biat kültürünü oluşturan dogmatik yapı ilerici kesimleri esir almış bulunmaktadır. Son yüzyıldır sosyalizmin atılım yapamamasının esas nedenlerinden biri de budur.

05.01.2019