Köln’e vardığımızda hava bulutlu ve hafif rüzgârlıydı. İnsanlar Almanya Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu (DİDF) tarafından düzenlenen 'Irkçılığa karşı festival'e katılmak için sıraya girmişti. Kapıda uzun bir kuyruk vardı. Beni tanıyan bir genç, elimdeki fotoğraf makinası çantasını sormadan kaptı, aldı. “Hocam benimle gelin, konuklar yan taraftaki kapıdan giriyor “dedi. 

Orada kontrol sıkıydı. Arkadaşım Celal Bakır bizi gördü, fırladı geldi sarıldı. Sonra Dilek'i görünce ona sarıldı. Dilek çocukken Celal Üniversiteden geldikten sonra çocukları alır, çocuk parkına götürürdü. “Celal Amca biz çocukken sen bize çok zaman ayırırdın. Onun için seni çok sık anarız” dedi. Celal bu sözler nedeniyle Dilek'i gene kucakladı, öptü saçlarından. Biz kapıda geçince gazeteci dostum Yücel Özdemir, bizi karşıladı.  DİDF yönetiminde olan Hasan Kamalak’ta geldi, kucaklaştık. O bize yazarlar için ayrılan Kitap stantlarına bizi götürdü.

Kemal Yalçın, Meryem Bulut,  Raci Helvalı, Sepkin Coşkun ve daha birçok yazar arkadaş gelmiş kitaplarını masaya yerleştirmişlerdi. Benim içinde hemen bir masa getirdiler. Ben o masayı kendim ve Hollanda’dan gelecek olan öykücü arkadaşım Ahmet Sefa ile bölüşmek için hazırladım. Çünkü Ahmet Sefa ile telefonda öyle sözleştik hangimiz erken gidersek ikimiz için bir masa ayıracağımızı.

Kitapları çevirmen, yazar yeğenim Özgür Metin Demirel titizlikle dizdi. Ben Almanya’nın çeşitli eyaletlerinden, kentlerinden ve Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden gelen dostlarla kucaklaştım. Sohbete daldım. İşte bu tür kültürel etkinliklerin güzel bir günü dolu dolu kültürle yaşamanın yanı sıra uzun zamandır göremediğin başka ülke ve kentlerde yaşayan yakınlarınla, dostlarınla da kucaklaşma olanağı yaratıyor. 

Binlerce insanı şen şakrak görünce bu yıl bu etkinliğe yeterince destek vermediğimin hüznü üstüme çöktü. Çünkü bu yıl Kuzey Ren Vestfalya eyaleti’nde mayıs ayın son iki haftasından beri aşırı bir sıcak var. Havanın nemli olması nedeniyle başta yaşlılar ve çocuklar olmak üzere insanların büyük çoğunluğu solunum sorunu yaşıyorlar. Ben de 69 yaşındayım. O aşırı sıcakta bunaldığım Mayıs ayın son haftasında ki bir günde DİDF eski başkanlarından dostum Hüseyin Avgan aradı. Bilgisayar’ın karşısında ter içindeydim. Günün sıcaklığına birde bilgisayarın iş ve savurduğu ısı eklenmişti.

Hüseyin kısaca “Abi senden bir ricam var. Senin arşivinde DİDF’in kuruluşundan bu yana olan fotoğraflardan yararlanmamıza olanak vermen. Köln’de organize etmeye çalıştığımız “ Birlik ve Dayanışma Festivali'nde bir fotoğraf sergisi de açmak istiyoruz” dedi.  

Arşivim iki yıl önce büyük sel baskınında evimizin bodrum katını da su bastı ve büyük zarar gördü. Elimdeki var olan Film ve diaları düzene koyamadım yeniden. Ayrıca çalıştığım Radyo Kaktüs yeni üç proje aldı onlar için çalışan, katılımcı ve projelerin süreceği kent bölgelerinde yerleri organize etmem zaten beni çok yoruyor. Günde 16 saatten fazla çalışıyorum desem abartı gibi gelir insana. Ama gerçek durum budur.

Çok daha önemlisi DİDF’e bağlı Münih’deki işçilerin kurduğu bir derneğin başkanı olan Dostum Levent Çok Bilir‘e söz vermiştim. 11 Haziran günü “Sanat ve Edebiyatın Toplumsal İşlevi” başlığı altında düzenledikleri etkinliğe Şair Yazar olarak katılacaktım. Bu etkinliğe Türkiye’den değerli Şair-Yazar ve Öğretmen Ahmet Telli ’de konuşmacı olarak katılıyordu.  Ahmet Telli çok birikimli bir yazar, iyi bir şair ve çok iyi bir konuşmacı, yani hatip biri. Ona göre hazırlanmam gerekiyordu. Türkiye’de kitapçılarda belki yüzlerce, şiir ve öykü derlemesi, antolojisi bulmak mümkündür. Ama Sanat ve Edebiyatın Toplumsal İşlevi konusunda İstanbul, Ankara, Antalya ve Malatya’da yaşayan yakınlarımdan, dostlarımdan rica ettim. Hiç biri bir Derleme-Antoloji ve bu içerikleri olan bir kitap bulamadılar. Google’de ben de Türkiye’deki kitap ve yayıncılardan aradım, orada da bulamadım. Ancak birçok öğretim görevlisinin katıldıkları Kültür- Sanat - Edebiyat Sempozyumlarına sundukları, bildiriler veya yüksekokul dersliklerinde işledikleri tekstleri Google sayfalarında buldum.

Onlardan 1200 sayfadan fazla yazı seçtim sonrada da bu seçtiklerimden 320 sayfalık bir seçkiyi  “SANAT ve EDEBİYAT’IN TOPLUMSAL İŞLEVİNE BAKIŞ” başlığı altında topladım. Bu çalışmadan dolayı değerli dostum Hüseyin Avgan’ın isteğini yerine getiremedim ve Resim Sergisi’ne katkıda bulunamadım.

Yukarda da değindiğim gibi binlerce insan toplanmıştı Köln kentinde Ren nehrin eteğindeki Tanzbrunnen alanında. Gençlerin ellerinde DİDF ve DIDF gençliğin Flamalarını, rüzgâra vererek sallıyorlardı. En çokta “Irkçılığa karşı birlikte güçlüyüz” cümlesini taşıyan Flamalar dalgalanıyordu.  Çocuklar için ayrı bir eğlece alanı düzenlenmişti. Özgür Metin Demirel’in beş yaşındaki güzel kızı Devin oradaki, nehir, havuz, çağlayan, bulut, gökmavisi ve eğlence sahnesinde etkilenmiş. Bir resim yapmış. Onu bana hediye etti. Çok etkilendim.

Etkinliğin açılış konuşmasını DİDF Genel Başkanı Zeynep Sefariye Ekşi yaptı. Kısaca ve anlaşılır bir dille Almanya’da yaşayan göçmenlerin sorunlarını dile getirdi. Ayrıca birkaç cümleyle de Türkiye’de yaşanan acıların, siyasi baskıların Avrupa’ya yansımasını anlattı. Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Şükran Doğan da bu etkinliğe davet edilmişti. Türkiye’den yaşadıklarını tüm sosyal grupların, çocuk, genç, işçi, emekçi memur, emekli kısaca tüm halkın yaşadığı acıları şiirsel bir dille anlattı. “Tek Adama biat eden bir avuç insanın dışındaki tüm halkın büyük acılar yaşadığını, bütün dünya görüyor konuşuyor. Ülkeyi açık bir ceza evine çevirdiler” dedi. Şükran Doğan, EMEP olarak Türkiye’de emek ve demokrasi güçlerinin geniş bir ittifak sağlamalarına önem verdiklerini anlattı. Bütün emekçi ve demokrat, liberal güçlerin bu süreçte birleştirilmesinin ve birleşmesinin kaçınılmaz insani bir görev olduğunu vurguladı. Adalet Yürüyüşünün desteklenmesi gerekir. Ancak özellikle başta HDP’li Milletvekilleri, Belediye Başkanları olmak üzere tüm yazar- gazeteci, sanatçı, öğretim görevlilerin olmak üzere demokrasiden yana olan tüm tutukluların hemen serbest bırakılması talep edilmelidir. Bunun için desteklenmelidir. Avrupa’dan yaşayan Türkiye kökenlerin Türkiye’deki tek adam rejimine karşı kendi aralarında ortak bir platformda bir araya gelmeleri ve uluslararası dayanışma içinde çaba göstermeleri gerektiğini vurguladı.

Ayrıca bu Festival’de IG Metall Sendikası Köln Başkanı Witich Rossmann ve IG Bau Yönetim Kurulu üyesi Carsten Burkhard’da birer kısa konuşma yaptılar. Her iki konuşmacıda Almanya’da işçilerin ve emekçilerin yaşam koşullarının önceki döneme göre kötüleştiğine dikkat çekerek taşeron işçiliğin, sendikasızlığın yaygınlaştırıldığına işaret ettiler. Alman ve Göçmen işçi ayrımı yapılmadan tüm işçilerin sendikaların çatısı altında örgütlenmesi ve iş yerlerini korumak daha insanca bir ücret için birlikte mücadele etmeleri gerektiğini dile getirdiler. 

DİDF uzun konuşmalar yerine katılan binlerce insanın özellikle gençlerin Festivalin tadını çıkarmaları için zengin bir kültür programı sundu. Köln’ün tanınmış müzisyenlerinden Rolly Brings, çocukları Steffan ve Benjamin Brings, 40 civarında oluşan bir kadınlar korusu büyük bir beğeniyle alkışlandı.. Almanya’nın tanınmış politik stand-up gruplarından Comedy Rebell üyesi PU’nın yaptığı yarım saatlik programın ardından gençlerin büyük bir beğeniyle dinlediği rap sanatçısı AZAD çıktı. Bir saat boyunca sahnede kalan AZAD gençleri her zaman olduğu gibi doyasıya eğlendirdi. Festival Türkiye’den gelen Kardeş Türküler ve Selçuk Balcı’nın söylediği biri birinden güzel türkülerle katılımcıları coşturdu. , Köln Dance Academy’nin Anadolu’nun değişik yörelerinden sunduğu halk dansları beğeni topladı.

Festival alanında sendikalar, yazarlar, değişik örgütler ve gruplar stantlar açarak gün boyunca katılımcıları bilgilendirdiler.  Dostluk ilişkilerini geliştirdiler. Özellikle Yeni Hayat Gazetesi’nin sorumlusu Serdar Derventli, DİDF Genel Başkanı Zeynep Sefariye Ekşi tüm stantları dolaşarak yazar ve sanatçıların, grup sorumluların, sendikacıların ellerini sıktı, ilgilendi. Bu başta sanatçılar olmak üzere hepsinin hoşnut olmasını ve DİDF’e daha büyük sevgi ve saygı göstermesini sağladığına inanıyorum.

Yazar, ressam ve müzisyen arkadaşlar kendi aralarında “Artık bizimkiler Alman ve Fransızlar kadar kültürel etkinliklerde düzenli ve başarılı olmayı başarıyorlar. DİDF bu konuda yürekten kutlamak gerek” dediler.

Ben her zaman ısrarla söylüyorum biz bu yaşadığımız ülkenin en iyi örgütleyicileri, kadar başarılı olmak ve akıllıca, kalitece başarılı olmak zorundayız diyordum, diyorum. Gerçekten DİDF bu alanda oldukça başarılı bir festival düzenledi emeği geçenlerin hepsini kutlarım…


25 Haziran 2017