İstanbul'daki terör saldırısından önce kaleme alındığı belli olan makale okunmaya değer.

İşte o yazı:


O efelik, o kibir, o her yere ayar verme, ama Amerika, ama Birleşmiş Milletler, ama Avrupa Birliği, ama Rusya, ama İsrail, ama Almanya, ama Suriye, ama Mısır, ama Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi sınır tanımaz sataşma dizisinde 
son virajı geride bırakıyoruz. Bunlar dünyanın her yerinde birikiyor ve ortaya ağır faturalar çıkıyor.
  • Onca arayışa ve girişime rağmen, özellikle Avrupa ülkeleri, genelde pek çok ülke Tayyip Erdoğan ile görüşmek istemiyor. Ziyaret için geriye kıyıda köşede kalmış bazı Latin Amerika ile Afrika ülkeleri kalıyor. “Değerli yalnızlık” tavan yapıyor.
     
  • Kopan ilişkilere Türkiye’deki terörün etkisi ekleniyor, turizm ağır kayıplara uğruyor. Gelen Rus turisti sayısı yüzde 80, Japon yüzde 48, Alman yüzde 17 düşüyor. Genelde yüzde 17 oranında azalma turizmi fena vuruyor. Şu andaki verilere göre, bu yıl en iyimser olasılıkla turizm gelirlerinde 7.5 milyar dolarlık kayıphesaplanıyor. Gelen turist sayısı son on sekiz yılın dibine vuruyor.
     
  • Diğer ülkelerle kötü ilişkiler ekonomiye yansıyor, ithal malları azalıyor ve pahalılaşıyor. Turizmin etkisi zincirleme diğer sektörleri etkiliyor. Piyasada ciddi daralmaya yaşanıyor.

Erdoğan’ın çevresinde çember daralıyor. 

Asıl dosyalar siyasi

Ancak, Tayyip Erdoğan’ın çevresindeki çemberi daraltan etkenler, daha çok siyasi. Ve bunlar kişisel, doğrudan kendisine yönelik.

  • Ermeni soykırım tasarısı nedeniyle Almanya ile yaşanan gerginlikte, Erdoğan’ın o sınır tanımaz çıkışları karşısında Almanya geri adım atmıyor.
  1. Bazı Alman milletvekilleri Erdoğan’ın Almanya’ya girişine yasak konulmasını istiyor. Akıl alır gibi değil.
     
  2. İki gün önce iki yüz sayfalık bir dosya ile bazı Alman hukukçu, siyasetçi ve sanatçıların yer aldığı bir grup Erdoğan hakkında suç duyurusunda bulunuyor, yargılanması istemiyle. Güneydoğu nedeniyle.
     
  • Çeşitli ülkelerde sergi ve toplantı salonlarında Erdoğan aleyhine ağır eleştirilerin yer aldığı pankartlar asılıyor.Türkiye o ülkelerde diplomatik girişimde bulunarak, o pankartların kaldırılmasını istiyor. Ülkeler “ifade özgürlüğü” diyerek, isteği geri çeviriyor.
     
  • Erdoğan aleyhinde şiir yarışmaları düzeleniyor. “En ağır şiiri kim yazacak” yarışması, örneğin İngiltere’de.
     
  • Eleştirdiği her ülke kendisine daha ağır eleştirilerle karşılık veriyor. Birbiri arkasına eklenen halkalar gibi, tam bir zincirleme reaksiyon. 

Ve Zarrab dosyası

Amerika’da tutuklu bulunan, 17-25 Aralık yolsuzluk iddialarının kilit ismi Rıza Zarrab yargılanmasından nasıl bir sonuç çıkacak bilinmiyor.

Türkiye’de pek çok ismin o dosyada yer aldığı iddiaları var. Kimler var, haklarında ne gibi iddialar yer alıyor, şu anda meçhul.

Kim olursa olsun, Zarrab Dosyası da Türkiye’nin başını ağrıtan çok önemli bir olay. Tutuklu bulunduğundan bu yana, ilginç bir biçimde, yargılanması sürekli erteleniyor. Beş, on dakikalık oturumlar sonrasında mahkeme bir kaç ay sonrasına bırakılıyor.

Ama, Türkiye’de akıllar hep o mahkemede. Bitinceye kadar da, huzur yok.

Bir zamanlar

Erdoğan şimdi İsrail ile anlaşıyor, Putin’e özür mektubu gönderiyor. Başbakan Binali Yıldırım bir adım daha atıyor, “Mısır ile ilişkilerde sorun yok, normalleşir” diyerek, Mısır için de kapıyı aralıyor.

Bir zamanlar manzara şu:

“-İsrail, siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz. İsrail kendi döktüğü kanda boğlacak”. İsrail Cumhurbaşkanı Perez’e Davos’ta “senli, benli” hitap ederek, ağır suçlamalarda bulunuyor. Oradaki “one minute”çıkışı Türkiye’de efsaneleşiyor, TV’lerde o çıkış Mehter Marşı eşliğinde yayınlanıyor. Bazı Arap ülkelerine acele geziler düzenleniyor, orada milletin eline Türkiye’den gönderilen Erdoğan posterleri tutuşturuluyor, Erdoğan bir anda Arap Dünyasının lideri. Yetmez ama evet, hatta “Asrın Lideri.”

“-Rusya’dan özür dilemeyizsınırı geçerse, aynısını yine yaparız.” Yani, uçağı yine düşürürüz.

“-Mısır’da Sisi darbeci, bu darbeciyi de herkes destekliyor, Batı dünyası iki yüzlü.”

“-Esad...” Esad ve Suriye ile ilgili söyledikleri koca bir kitap oluşturur.

“Asrın Lideri” bu ağır suçlamalarda bulunurken, CHP ya da HDP heyetleri Mısır’a gidiyor, Rusya’ya, Suriye’ye gidiyor. Sisi ve Esad’la, Rus ileri gelenleri ileri görüşüyor.

Kim görüştü ise, “hain” ilan ediliyor. Aleyhlerindeki kampanya günlerce sürüyor. 

Sırada kim ve ne var?

Şimdi hem İsrail ile anlaşma, hem Rusya’dan özür. Neden?

Çünkü çevresindeki çember daralıyor.

Bundan sonra başka girişimleri beklemek sürpriz olmaz.

Mesela, ilk etapta Sisi. Oraya önce bir dostluk heyeti, ardından bir davet ya da Mısır’a resmi gezi. Çember daralırken, hiç kaçmaz.

Mesela, Esad. Allem, kallem, yine el altından, bazı ülkelerin de katkısıyla, Şam’da bu sefer dostça namaz kılmak. Böyle bir fırsatta Ahmet Davutoğlu da bulunabilir. Şam’da namaz kılmayı en çok o istemişti hani.

Mesela, Sarkisyan. Malum gerekçe ve reçete her zaman hazır,“bölgesel güvenlik ve işbirliği, ticaret ve ekonomik ilişkileri geliştirmek” amacıyla, Ermenistan’a elini dostça uzatabilir. Ermenistan ile açılacak yeni sayfada “soykırım var mı, yok mu” çalışmaları için tarihçilere yeniden görev verilebilir.

Mesela, Kıbrıs. Zaten Kıbrıs için Türkiye’nin üzerinde yıllardır baskı var, “Asrın Lideri” Kıbrıs için de masaya oturabilir, bu kez nihai çözüm amacıyla. “Bölge güvenliği ve işbirliği imkanları için.”

Tekrar tekrar hatırlamakta yarar var, bütün bunlar bölgede güvenlik ve işbirliği amacıyla. Yoksa, kendim için bir şey istiyorsam, namertim.

Ve elbette PKK

Bu süreç içinde günün birinde “PKK ile yeniden masaya oturarak, milletimizi terör belasından kurtarmak uğruna her türlü fedakarlığa hazırız” gibi, nutuklara da hazır olabiliriz. Artık o fedakarlıklar neleri içerecekse...

Çember daralmaya görsün, akla gelmesi mümkün görünmeyen,her şey olabilir. Yandaşlar zaten buna göre acele mevzi almakla meşgul, hiç sıkılmadan, yazdıklarını, söylediklerini yalayarak.

Ah o efelik, o kabadayılık yerini şimdi özürlere bırakıyor, “ben ettim, siz etmeyin abiler” vaziyeti.

Bakalım “abiler” nereye kadar, nelerin karşılığında, çemberi daraltmaktan vazgeçecekler. Ya da gerçekten vazgeçecekler mi? Alacaklarına bağlı.