Londra'daki Unite House binasında gerçekleşen toplantıya siyaset bilimci ve köşe yazarı Dr. Lenore G. Martin de katılırken, toplantının moderatörlüğünü London School of Economics'den Dr. Zeynep Kaya yaptı.

Nuray Mert konuşmasında, uluslararası politikanın yerel politika ile fazlasıyla ilişkili olduğunun ve bir tanesinin başarısız olması durumunda diğerinin de aynı akıbeti yaşamasının oldukça muhtemel olduğunun altını çizdi. Soğuk savaş zamanında Türkiye'nin dış politikasının oldukça basit olduğunu ve Türkiye'nin NATO üyesi ve Amerikan müttefiki olduğunu belirten Mert, soğuk savaş sonunda Türkiye'nin çok boyutlu bir dış politika gerçekleştirmek için yeni ortama uymaya çalıştığını aktardı.



Mert, 90'lı yıllarda, Turgut Özal zamanında Türkiye'nin global ilişkilerde daha aktif ve uluslararası ilişkilerde daha istekli olduğunu dile getirerek, önceden Osmanlı sonrası düzende Türk liderliği ile ilgili birçok ülkünün yanında, Türkiye'nin Kafkasya'da ve Orta Asya'daki Sovyet sonrası Türki Cumhuriyetlerde liderlik rolü oynayabileceği algısının olduğunu ileri sürdü.

AKP'nin siyasi geleneğinin sıkıyönetim tarzı olduğu, bu nedenle Türkiye'nin ana yönetim şeklinin her iki anlamda da bir şekilde otoriter yapıda olduğu yorumunu yapan Mert, dünyada alışılmış otoriter sistemlerin yerine demokratik yönetim şeklinin gelmesinin aslında bu zamana kadar bir istisna olduğunu belirterek konuşmasını bitirdi.

Dr. Martin de konuşmasına, AKP yönetiminde Türkiye'nin kendini neden NATO müttefikleri ve Rusya ile ilişkilerinde bir gerilim içinde bulduğunu analiz ederek başladı.

AKP'nin dış politika plânlamasının ve önceki başbakan Ahmet Davutoğlu'nun dış politika stratejisinin derinliğinin Türkiye'nin Suriye ve İsrail arasındaki ilişkide aracılık etmesine ve bölgedeki ilişkilerle giderek artan bir meşguliyet göstermeye başlamasına neden olduğunu ifade eden Dr. Martin, Türkiye'nin hem İsrail hem de Suriye'deki Esad rejimi ile sıkı, güçlü bağlar geliştirmesinin o dönem mümkün olduğunu ileri sürerek ülkenin Ortadoğu'daki her bölgede ticari pozisyonunu geliştirdiğini ve izlenen politikaların oldukça etkili olduğunu belirtti.

Dr. Martin konuşmasını şöyle sürdürdü: "Öte yandan Türkiye'nin şu anda komşuları ve yakın ülkeler ile olan zayıf ilişkileri gösteriyor ki AKP'nin ideolojik eğilimleri bu gelişmelerin ilerlemesini engellemiş. Örneğin AKP'nin ideolojik eğilimlerinin, İsrail'in 2008'de Gazze'yi işgalinde ve 2011'de Suriye'deki iç savaşın çıkması esnasında, Türkiye'nin Avrupalı ortakları tarafından güvenilir bulunmayan İslamcı militanları savunan bir ülke olarak algılandığı görülmektedir."

Türkiye'nin kendi coğrafi bölgesinde aşırı bağımlı tutumunun, çift taraflı kılıç etkisi yarattığını belirten Dr.Martin, bu durumun her iki taraf için de stratejik açıdan kritik olduğunu, aynı zamanda ülkenin kendi ulusal güvenliğini tehdit altına aldığını ileri sürdü.