CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu.

Sultanahmet Meydanı'nda patlayan bombanın gündemi allak bullak ettiğini belirten Kılıçdaroğlu, “Ankara’da patlama olduğunda Kadıköy’de bir etkinlikteydik. Fakat iptal ettik. Gazetecilerin önüne çıktığımızda terörü bitirme konusunda açık çek veriyorum. Kim ne istiyorsa açıkça çağrı yapıyorum. Bütün gücümüzle hazırız. Bütün siyasi partilerin amasız terörü lanetlemesi lazım. Defalarca uyardık. 'Ortadoğu bataklığına Türkiye’yi sürüklemeyin' dedik. Artık bu işin aması maması yok. Türkiye’deki 78 milyon vatandaşın şu gerçeği bilmesi lazım. Bu hükümet Türkiye’yi yönetemez, yönetemiyor. Yönetemiyorsanız gideceksiniz yönetenler gelecek. Üçüncü sınıf adamlara Türkiye yönetilemez.” diye konuştu.

'DEVLETİN AJANSI PATLAMAYI DEĞİL YAYIN YASAĞINI HABER YAPIYOR'

Sultanahmet’te yaşanan patlama sonrasında Anadolu Ajansı’nın patlamayı değil de patlama sonrasında getirilen yayın yasağını haber yaptığını belirten Kılıçdaroğlu, “Şimdi birilerini suçlayacaklar. Hükümet şikayet merci değildir. Şikayet edeceksen ayrılacaksın, orası sorunların çözüm mercidir, sen sorumları çözeceksin, önce önlem alacaksın. Nerede senin istihbaratın, bizi izlemekten terörü izlemeye fırsat bulamıyorlar. Bizi dinlemekten onları dinlemeye fırsat bulamıyorlar. Böyle bir devlet yönetimi olabilir mi? Emin olun anlamakta zorluk çekiyoruz. Bırakın bir vali konuşsun Başbakan konuşsun hayır gene bizim diktatör bozuntusu konuşuyor, niye konuşuyorsun sen, bu ülkenin başbakanı var bırak önce Başbakan konuşsun. Anadolu Ajansı patlamayı haber yapmıyor, yayın yasağını haber yapıyor. Böyle bir haber ajans olabilir mi?” diye konuştu.

Devlette liyakatin öldürüldüğünü, ‘Benim adamım’ diyerek bazı kişilerin getirdiğini ifade eden CHP Genel Başkanı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Senin adamında iş yok, iş yapamıyor kardeşim. İş yapan yok. İtiraz etmesi gereken yerde itiraz etmiyor. Böyle bir devlet yönetimi olur mu? Liyakat devlet yönetiminin olmazsa olmaz koşullarından birisidir. Öyle bir noktaya geldik ki, yayın yasağı getiriyorlar, vatandaş haberleri dinlemesin, okumasın, görmesin diye. Bu vatandaş doğruyu nereden öğrenecek, senin ağzından mı öğrenecek, sen sabah akşam doğruları söylemeyen birisin, biz doğruları nereden öğreneceğiz. Bu milletin hepsi Fransızca, Almanca bilmiyor ki yabancı yayın organlarını izlesin. Bütün dünya bilecek sen bilmeyeceksin, böyle bir anlayış olmaz.”

'TÜRKİYE GERÇEKTEN İÇİNDEN ÇIKILMAZ BİR SOKAĞIN DAR SOKAKLARIN İÇİNE SÜRÜKLENİYOR'

Gazetelere el konulduğunu, televizyonlara el konularak başlarına kayyumlar atandığını vurgulayan Kemal Kılıçdaroğlu, “Onların bile inanamadığı paralar vererek kayyumlar atadılar. Ayda 30-40 bin lira para. Rüyasında görse inanamayacak. Kimin parası başkasının parasını veriyorsun. Bunlar Türkiye’de oldu. Sizin görmeniz lazım sevgili vatandaşlarım. Görmeniz yazım bilmeniz lazım. Ülke bir felakete doğru bir ayrışmaya doğru gidiyor. Bunlar Türkiye’yi yönetemiyor. Bu kadar açık ve net. Bir de havuz medyası denilen grup var onlar hayatlarından çok memnun. Bütün haberleri ve yorumları iktidarın başarıları üzerine şekilleniyor. Ve hep suçlu aranıyor. Bu oldu paralel yaptı, bu oldu PKK yaptı, bu oldu IŞİD yaptı bu oldu şu yaptı bu yaptı. Sen ne yaptın niye yakalamıyorsun polisin var askerin var valin var kaymakamın var niye izin veriyorsun. Niçin yakalamıyorsun. Sen izin vermedinde birisi sana engel mi oldu. Yok öyle bir şey. Türkiye gerçekken içinden çıkılmaz bir sokağın dar sokakların içine sürükleniyor. Herkes kaygı içinde.” ifadelerini kullandı.

'HAVUZ MEDYASINA PARA AKTARILDI'

Bir tarafta medyanın ayakta kalma savaşı verdiğini hatırlatan CHP Genel Başkanı, açıklamalarını şöyle tamamladı: “Havuz medyasına da bunlar para sağlıyor. Kamu bankalarından aktarılan para. Bunlar bir avuç, aktarılan para son eski para ile 5 yılda bir katrilyonun üstünde para aktarıldı. Bir katrilyon 32 milyar 273 milyon lira para aktarıldı. Kimin parası bunlar vatandaşın parası. O kadar memnun ki bunlar durumlarından, o kadar memnun ki, kullandığı şu cümleye bak sonra internet sitelerinden kaldırmaya kalkıyor. Bir medya patronu olan Ethem Sancak diyor ki, ‘anam, babam, eşim, çocuklarım sana feda olsun’ diyor. Düşünebiliyor musunuz? Sana feda olsun diyor. Param feda olsun demiyor. Anası feda, babası feda, eşi feda, çocukları feda. Ve siz buna medya patronu diyorsunuz. Sabah, akşam CHP’yi eleştirecek ve hükümeti göklere çıkaracak. Bir katrilyon aldın zaten malı götürüyorsun. Eşini anneni hatta sülaleni feda ediyorsun bir kişi içi sana para verdiği için. Değer mi bunlar, para için insan eşini çoluğunu çocuğunu satar mı?”

'KARDEŞİM NEDEN ÖZÜR DİLİYORSUN SEN? CESARET YOK MU SENDE?'

Bir televizyon programında bir kadın öğretmenin ‘Çocuklar ölmesin’ dediğini belirten Kılıçdaroğlu, “Vay efendim sen nasıl çocuklar ölmesin dersin? Özür üzerine özür. Programı yapan arkadaş da sanatçı arkadaş da özür diliyor.. Kardeşim neden özür diliyorsun sen? Yürek yok mu sende? Cesaret yok mu? Ne özürü diliyorsun? Kimi üzersin sen, ancak üzsen üzsen çocuk katillerini üzersin sen başka kimi üzeceksin? Ben merak ediyorum. Bu sanatçı arkadaşımızın üzerine gidenler, gitsinler annelerine bir sorsunlar, ‘anne benim önemim nedir senin güzünde’ desinler. Bir evladın önemi nedir annenin gözünde, bir sorsunlar. Bir sorsunlar bakalım. Sen kalkıyorsun bunu acımasız bir propaganda aleti olarak kullanıyorsun. Bir de savcı soruşturma açıyor terör örgütü propagandası yapmaktan.” dedi.

'ORALAR SİLAH DEPOSU HALİNE GELİRKEN BU ANKARA’DAKİ BEYLERİN HABERİ YOK MUYDU, SORUŞTURMA AÇACAKSAN BUNA AÇ'

“Ne zamandan beri ‘çocuklar ölmesin’ demek terör örgütü propagandası oldu.” diyen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: “Yıllar önce bunu Nazım yazmıştı, ‘çocuklar ölmesin, şeker yesinler’ diye yıllar önce. Ülke bu hale gelirse, savcı da Ankara’daki beylerin savcısı olur, cumhuriyetin savcısı olmaz. Cumhuriyetin savcısı farklı. O savcıya sormak istiyorum, şehir merkezlerini ilçe merkezlerini terör örgütü silah deposu haline getirirken, valilere ‘dokunmayın’ diyen adam teröre yardım ve yataklık yapan adam değil mi? niye soruşturma açılmıyor? Oralar silah deposu haline gelirken bu Ankara’daki beylerin haberi yok muydu? Soruşturma açacaksan buna aç. Sorarsın bürokrasiye dünyanın belgesi gelir. Sen bunları bırakıyorsun, talimatın gereğini yapıyorsun. Hitlerin adalet danışmanı vardı ya. Diyor ki hakimlere ‘bir hakim nasıl karar verecekse Führer nasıl karar verecekse öyle karar verin’ diyor. Benzeri var. Erdoğan nasıl karar verecekse öyle karar vereceksin. Böyle bir düzen olabilir mi?”

DÜNYANIN EN AZ GELİŞMİŞ SON 20 ÜLKESİNİN 15 TANESİNDE BAŞKANLIK SİSTEMİ VAR

Türkiye’de her gün terör olaylarıyla şehit verirken birisinin derdinin başkanlık olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: “Sadece başkanlık. Başkanlığı getirmek için ne gerekiyorsa yapıyor. Vatandaşa doğru bilgi vermiyor. Bir siyasetçinin temel görevi vatandaşa doğru bilgi vermektir. Bilgiyi doğru vereceksiniz ki vatandaş size güvensiz siyasetçiye güvenebilsin. Başkanlık için ilk başta şu örneği verdi Sayın Erdoğan, ‘gelişmiş ülkelere bakarsak tamamında başkanlık sistemi var’ diyor, tamamı yalan. Gelişmiş 20 ülkenin 16 tanesinde parlamenter sistem var. Sadece 2’sinde başkanlık sistemi var. Neden millete doğru söylemiyorsun? Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturuyorsun, o koltukta oturan halka doğru bilgi vermez zorunda değil mi? İsteyebilirsin başkanlık sistemini, ama vatandaşa doğru bilgi ver. Niye doğru bilgi vermiyorsun? Dünyanın en az gelişmiş son 20 ülkesinin 15 tanesinde başkanlık sistemi var. Söylediğinin tam tersi. Az gelişmiş ülkelerin, gelişmemiş ülkelerin çoğunluğunda başkanlık sistemi, gelişmiş ülkelerin çoğunluğunda parlamenter sistem var. Sonra kalktı ‘İngiltere’de başkanlık sistemi var’ dedi. Herhalde İngiliz kraliçesi de ‘ben başkanım’ dedi. Yok. Parlamenter sistem var yıllardır. Neden halka doğruyu söylemiyorsun? Bunlar yetmedi bir şey daha söyledi. Baktı ki bu örnekler fazla tutmuyor, bu sefer Hitler örneği verdi, ‘mesela Hitler parlamenter sistemi başkanlık sistemine dönüştürdü’ dedi. Ne oldu başkanlık sistemine dönüştü, milyonlarca insan hayatını kaybetti. Söylediği lafın farkına vardı, internet sitelerini sansürledi. Kendi internet sitesinde kendi sözlerini sansürledi.”(Cumhuriyet)