CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, Hürriyet gazetesinden Ayşe Arman'a açıklamalarda bulundu.

Muharrem İnce, 24 Haziran seçimi gecesinde yaşananlardan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'yla ilgili konulara kadar pek çok soruyu yanıtladı.

İnce, Kılıçdaroğlu'nun rakibi olmayacağının altını çizerek, "Ben kurultay istemeyeceğim, kesinlikle böyle bir talebim olmayacak! Ama CHP örgütleri göreve davet ederse, kendisi de 'Ben ayrılacağım' derse, hazırım" diye belirtti.

İnce ayrıca, sosyal medyada sıkça dönen yorumlarla ilgili olarak da "Bir yere kaçmadım, kaçırılmadım, karım da kaçırılmadı! Deli saçması bunlar" diyerek, olayın perde arkasını anlattı. İnce, ceketinde rozet olmaması iddialarına ise, "Diyorlar ki, 'YSK’nın önüne geldiğinde neden ceketinde Türk bayrağı rozeti yoktu? Yoksa bu bir mesaj mıydı? Hep oluyordu, ama o anda yoktu!' Ona dikkat etmişler. E çünkü yolda giderken ayran döküldü ceketime! Ben de o anda ceketi değiştirdim ve unuttum rozeti takmayı" şeklinde yanıt verdi.

İnce'nin Arman'la yaptığı röportajın ilgili kısmı şu şekilde:

"- Peki o gece niye ses vermediniz? Ortadan kayboldunuz. Tamam, 'Tam emin olmak istedim, bekledim' dediniz. Ama bu millet ikna olmadı. Tehdit edildiğinizi, Afgan askerlerinin geldiğini, iç savaş çıkmasını önlemek için tavır değiştirdiğinizi filan söylüyorlar. Bunlara ne diyeceksiniz?

- Komik bunlar, gülüyorum. Olacak şey mi? Bir yere kaçmadım, kaçırılmadım, karım da kaçırılmadı! Deli saçması bunlar! Perde arkasını tam anlatayım: 16.50’de YSK’ya gittim. Saate baktım, tam 6 dakikada. Sonra geri döndüm karargâh yaptığımız yere. O zaman da saate baktım, 7 dakikada gelmişim. Yani ben sadece 6-7 dakikalık bir mesafedeydim. Yanımda kimler vardı? CHP’nin grup başkanvekili Engin Altay, Meclis Başkanvekili Yaşar Tüzün, eşim, kardeşlerim vardı. Sistem kurulmuştu, televizyonlar vardı, bana seçimde yardımcı olan bürokratlar vardı. Adım adım Türkiye’yi oradan takip ediyorduk. Islak imzalı tutanaklar nereye geliyor? Partiye geliyor. E sen de takip ediyorsun. Ortada benim YSK’nın önüne gidip “Çaldırmayacağım size, yaptırmayacağım!” diyeceğim bir şey yok ki! YSK kötü bir karar aldı mı? Almadı. Peki elimizdeki ıslak imzalı tutanakta ne yazıyor? Muharrem İnce 150 oy, işlenen de 150 oy yazıyor. E ne diye bağıracaksınız? Anormal olan, müdahale gereken bir durum yoktu ki!

- Peki nereden çıkıyor bu laflar?

- Bunlar delirmiş! Bunları yazanlar gerçekten hasta. Yok eşimi kaçırmışlar, yok sarayda albaylar varmış... Ya rüya gördüler ya gerçekten hastalar! Başka bir açıklaması yok.

- Belki de sizi desteklemek için böyle söylüyorlar.

- Aman yok, böyle destek olmaz olsun! Bunlar tehlikeli insanlar! Diyorlar ki,'YSK’nın önüne geldiğinde neden ceketinde Türk bayrağı rozeti yoktu? Yoksa bu bir mesaj mıydı? Hep oluyordu, ama o anda yoktu!' Ona dikkat etmişler.

- Neden yoktu peki?

- E çünkü yolda giderken ayran döküldü ceketime! Ben de o anda ceketi değiştirdim ve unuttum rozeti takmayı. Engin Altay’a böyle bir yorum gelmiş, bana söyledi, inanamadım dikkat ettikleri şeylere, hemen taktım. Ama yani bundan çeşitli mesajlar çıkarmak akıl kârı mı? Bunlar paranoyak! İnanın böylelerinin desteği olmaması daha iyi. Resmen kötülük yapıyor. Türkiye’de böyle kime hizmet ettiği belli olmayan bir kesim var. Sözde Atatürkçü, sözde cumhuriyetçi ama aslında değil, ortalığı karıştırmaktan başka bir şey yapmıyorlar!

 - Ama o akşam uzun bir sessizlik olduğu da doğru.

- İyi de ne yapabilirdim ki? Sonuçların tamamlanmasını bekliyordum.

- O gece Erdoğan’la görüştüğünüz doğru mu?

- Tabii ki hayır! Böyle bir şey olabilir mi?

- Nereden çıkıyor bu laflar?

- Söylüyorum, kendimize karargâh yaptığımız yerdeydim. Eşim ve kardeşlerim dışında dört milletvekilimiz ile mitinglerde beraber olduğum 40-50 kişi de vardı yanımda. Hiçbir yere gitmedim, kimseyle görüşmedim. Arkadaşlar, 'Açıklama yap!' dedi ama 'Gerek yok, sabah yaparım' dedim.

- Bunlar komplo teorisiyse, bu durum neyi gösteriyor? Türk halkının bir kısmı, Erdoğan’ın bu kadar sevildiğine inanmıyor mu?

- Diyorum ya, düşmana gerek yok. Bizim kendi içimizdeki bu mentalitemiz bize yetiyor. Ama bu böyle olmaz. Çamur at izi kalsın... Bir yarışa girmişsin, kaybettiğinde oturacaksın, hatalarını göreceksin, 'Nerede eksik yaptık?' diyeceksin, yeniden hazırlanacaksın. Bakın 1699’dan 1922’ye kadar Osmanlı, 223 sene hep kaybetti. Neden biliyor musunuz? Türk generalleri Osmanlı ordusunu yönetemiyordu. Geri çekilmeyi bilmiyorlardı. Mustafa Kemal Paşa ilk kez geri çekilmeyi bildi. Kurtuluş Savaşı’ndan önce pek çok yerde yenildik. Sonra geri çekildi, hazırlandı, Kurtuluş Savaşı’nı gerçekleştirdi ve kazandı! Yenilmişseniz geri çekileceksiniz, savunmanızı, hazırlıklarınızı iyi yapacaksınız, sonra tekrar saldıracaksınız. Ona buna suç bularak olmaz. 'Yanlış yaptım!' diyeceksin. Karşındakini küçümseyerek de olmaz. Tam tersine, rakibini gözünde büyüterek...

"BEN KURULTAY İSTEMEYECEĞİM"

- Peki Kılıçdaroğlu’nun son açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Ne diyeyim şimdi? Son açıklamalarını beğenmedim.

- 'Arkadaşlarımız, İnce’ye gittiği illerde destek olacaklardır' biraz üstten bir tavır değil mi?

- Evet öyle. Olmayacaklar mı zaten? Ben CHP’nin bir üyesi değil miyim? Hoş değil bunlar, hem ne gerek var? Birbirimizi topluma ispat etme derdinde değiliz biz. Daha güzel götürebiliriz işi. Ben kurultay murultay demiyorum, böyle bir şey istemiyorum. Partide koltuk falan da istemiyorum, Türkiye’yi yönetmek istiyorum. Ben beş yıl bu seçimin sürmeyeceğini düşünüyorum.

- Kılıçdaroğlu’nun 'Şimdi ben kalkıyorum bu koltuktan, sen gel Muharrem kardeşim' demesi mi gerekiyor sizce?

- Ben kurultay istemeyeceğim, kesinlikle böyle bir talebim olmayacak! Ama CHP örgütleri göreve davet ederse, kendisi de 'Ben ayrılacağım' derse, hazırım. Ama burası çok önemli. Sakın yanlış bir şey yazılmasın: Ben karşısına çıkıp rakip olmayacağım! Beni cumhurbaşkanı adayı yapmış bir genel başkanın karşısına çıkıp böyle bir vefasızlık yapmam!

- Yeni bir parti?

- Hayır, öyle bir şey yok. İllere gittiğimde de sadece CHP binalarını ziyaret etmeyeceğim. İttifakın diğer partilerini de ziyaret edeceğim. Ben bu 15 milyon oyu nasıl 30 milyon yaparız derdindeyim."