Devrimci Karagah'ın "TC’nin faşist baskılarına ve Cerablus saldırganlığına karşı metropollerde mücadeleyi yükseltelim" üst başlıklı açıklamasında, "Türkiye 15 Temmuz krizinden sonra şimdi de Cerablus’a saldırganlığıyla çalkalanıyor" sözlerine yer verildi.

'TÜRKİYE DE DEVRİM HİÇ BU KADAR ALTERNATİFSİZ KALMAMIŞTIR'

Açıklamanın devamında: “Öncesini hatırlıyoruz: AKP-RTE iktidarı Gezi Haziran’ından bu yana zayıflayan toplumsal desteği nedeniyle sadece TC devletinin baskı ve egemenlik aygıtlarıyla iktidarını güvenceleyemeyeceğini bilmekteydi. Bu yüzden TC’yi ve TSK’yı bölgesel bir savaşa sokmak için her türlü imkanı zorladı. Esad’a karşı ordular kurdu, Musul’a girdi çıktı. Türkiye’nin Kürt illerini uçaklarıyla bombaladı, insanlarını diri diri yaktı” denilen açıklamada 15 Temmuz gecesi bunlarla iktidarını pekiştirmek bir kenara egemenlik alanının daraldığını kaydetti.

Yeni dengeler eşliğinde Amerikan emperyalizmiyle birlikte Cerablus’ta sömürge seferine çıktığı belirtilen açıklamada şunlara yer verildi: “Şimdi 15 Temmuz’la birlikte başlattığı egemenliğini yenileme sürecini daha da derinleştirecektir. OHAL ve benzeri faşist yapılanmalarla toplumsal muhalefete, aydınlara, devrimci ve demokratlara, emekçilere, kadınlara, Kürtlere ve Alevilere daha yoğun ve şiddetli bir baskıyla yönelecektir.

Cerablus hamlesi AKP-RTE iktidarına ülkedeki gerici faşist yapılanma ve uygulamalar için gerekli emperyalist desteği ya da en azından uluslararası kayıtsızlığı da sağlayacaktır.

AKP-RTE iktidarına karşı duracak toplumsal muhalefetin çaresizliği ortadadır. Türkiye işçi sınıfı ve diğer emekçi kesimler baskıyla sindirilirken sol sosyalist kimlikli muhalefet de büyük bir korku içinde düzene karşı itirazını ancak CHP çatısı altına sığınarak yapma aczindedir... CHP ise bu aczi altın bir tepsi içinde Yenikapı mutabakatıyla AKP-RTE’ye sunmuş durumdadır.

Diğer taraftan metropollerdeki Kürt proletaryası ve gençliği ise ne yazık ki henüz AKP-RTE’nin 1 Kasım’da sahtekarlıkla ele geçirdiği meclisini ‘milli irade’ diyerek karşısında hizaya geçip, Saray’a niye davet edilmediği için ağlaşan Kürt burjuvazisinin kontrolü altında..

Türkiye halklarının oportünist solculardan, liberal ve işbirlikçi siyasilerden artık en küçük bir beklentisi yoktur.

Türkiye’de devrim hiç bu kadar alternatifsiz kalmamıştır.

Ama yine ne yazık ki, Türkiyeli devrim güçleri 90’lardan beri süren oportünist ve liberal ideolojik siyasal ağırlığı parçalayacak güçte değiller.

Türkiyeli devrimciler HBDH kuruluşuna katılarak ideolojik, siyasal ve örgütsel güçlenme yoluna girmeyi başardılar. Bu çok önemli ve nitelikli bir hamleydi. Ama verili aşamada kabul etmek gerekir ki henüz Türkiye proletaryasına, kadınlara, gençlere, Alevilere, tüm ezilenlere kendimizi öncü bir güç olarak kabul ettirmenin çok uzağındayız.

Emperyalistler ve AKP-RTE iktidarı bu zayıflığımızı bildiği için Ortadoğu’da istediği gibi at oynatabileceklerini sanıyorlar. Emperyalist yayılmacılıkta ve oligarşik sömürgecilikte sınır tanımıyorlar.”

Onlara karşı kurulabilecek en ileri direniş mevziisinin Türkiye metropollerindeki halk direnişi olacağı da vurgulanan Devrimci Karargah Türkiye Koordinasyonu açıklamasında, “Henüz devrimin 70’lerdeki, 80’lerdeki atılganlığının, Türkiye devrimci hareketinin devrimci savaş tarzının stratejik ihtiyacını kitlelerin bilincine ve eylemine taşıyabilmiş değiliz.

Giderek küresel/bölgesel bir savaşın tam ortasına yuvarlanmaktayken, içinde bulunduğumuz günler bu eksikliği gidermenin son şansı olarak yaşanıyor.

Bu nedenle kölece çalıştırılan Türkiyeli proleter gençlik, olan biten her şeyin farkında olan aydın gençlik, dinci gericiliğin ideolojik bir gereği olarak her gün kurban edilen kadınlarımız, Sünni devletleşmenin çarkları içinde öğütülmek ve kimliksizleştirilmek istenen Alevi gençlik, ulusal kimliğini emperyalizme ve sömürgeciliğe karşı bir bayrak kılmak zorunda olan Kürt gençliği Devrimci Karargâh saflarında örgütlenerek Türkiye devrimini yükseltme görevine kendini katmalıdırlar.

Devrimci Karargâh, Halkların Birleşik Devrim Hareketi’nin bir bileşenidir.

Halkların Birleşik Devrim Hareketi, emperyalist yayılmacılığı ve sömürgeci TC oligarşisine karşı Türkiyeli halkların biricik öncü gücüdür” denildi.