AKP-Cemaat çatışması olmasaydı evlerde kasalara sığmayan, oralardan taşan ve hatta ayakkabı kutularına konulan milyon dolar ve avrolardan haberimiz olmayacaktı. Hükümet üyelerine kadar giden bu yolsuzluk operasyonu hükümetin kanunları ve yönetmelikleri ihlal etmesiyle kadük duruma düştü. Operasyonu yapan savcı ve polisler görevden alındılar.

İkinci dalga operasyonu, üçüncü dalga ve daha sonrakiler yapılamadı. İfadesi alınacakların içlerinde Bilal Erdoğan’ın da olduğu ikinci dalga operasyonu (soruşturma) yeni atanan yargı mensuplarınca iptal edildi. Bu ne kadar yasaldır ya da yürütmenin yargıyı emrine almasıyla oluşan yeni rejim ne zamana kadar bu davranışını sürdürebilecektir? Türkiye Cumhuriyeti devletinin dış ülkelerde sözleşme yapma yetkisi şu anda var mıdır, diğer bir deyişle bu devletin (daha doğrusu hükümetinin) uluslararası ilişkilerde bir itibarı kalmış mıdır, bilmiyorum?


Hükümet öyle bir şey yaptı ki, belki de dünyada bir ilk olmuştur: Yolsuzluk ve hırsızlık operasyonunu yapan savcı ve polislere misilleme bir operasyon yaptı. Operasyonları yapanlar görevden alındı, hükümetin emrinden çıkmayan ve kanunları ihlal edenlere görev verildi. Bu son olanlardan sonra artık bu devlette demokrasinin d’sinden bahsedilemez. Zaten yoktu ya? Gerisini siz düşünün.


Bu ülke artık “kanun devleti” de değildir. Çünkü hükümet devletin kanunlarına dahi riayet etmiyor. Devletin kanunlarına riayet edenleri cezalandırıyor, görevden alıyor. Devletin kanunlarına riayet etmeyen bir yargı ve bürokrasi oluşturuyor. Parti devleti ve rejimi oluşuyor. Hükümet bu çıkmazdan çıkmak için attığı her adımda suç işliyor, devleti kendi parti tüzüğüne indirgiyor. Yalnızlaşan hükümet kendine dost ve müttefik arıyor, bu konuda da en saf olarak ta Kürtleri görüyor. Abdullah Öcalan üzerinden Kürtleri bu oyunun içerisine sokuyor. Ama burada bir sıkıntı var: Çünkü artık insanların okuma yazması var ne yazık ki(?!) Kürtlere ve özellikle BDP’ye o kadar ihtiyaçları var ki, terörist başı dedikleri Abdullah Öcalan’a hükümet artık “Kürtlerin lideri” demeye başladı.


Ancak bir başka sıkıntı da ortaya çıktı: Yayınlanan kasetler ve belgeler. Hükümet bir taraftan Öcalan’la anlaşmaya çalışırken diğer taraftan da MİT vasıtasıyla PKK kadrolarını ortadan kaldırmayı planlamış. AKP-Cemaat çatışmasından ortaya sürülen belge ve kasetlerden bu olayı artık net bir şekilde bütün dünya görüyor. Yayınlanan MİT’in talimat belgesinden (Arz Notu) sonra eğer Öcalan yine AKP Hükümetini ve MİT’i kurtaracak sözler söylerse başka amaç aranacaktır.

MİT’in yayınlanmış yazılı belgesindeki isim ve paraflar katliam belgesinin gerçekliğini vurgulamaktadır. Yayınlanan MİT Arz Notu belgesine göre Sakine Cansız’ın katledilmesi için talimatı veren MİT görevlisi Daire Başkanı Uğur Kaan Ayık’tır. MİT belgesinde adı geçen diğer MİT yöneticileri ise Şube Müdürü O. Yüret, Başkan Yardımcısı S. Asal, Başkan H. Özcan’dır. MİT Arz Belgesinden anlaşılacağı gibi Kaynak kod adlı katil Ömer Güney’e cinayetler için 6.000 Avro ödeme yapılmıştır. Yazıklar olsun! Öcalan da, MİT’i ve AKP Hükümetini kollamaya ve onlara payanda olmaya devam etsin bakalım…


MİT’in Paris katliamı ile ilgili açıklamasına bebekler bile kanmaz. İmzanız ve paraflarınızla ve 6000 Avro paranızla bu cinayetleri siz işlediniz efendiler. MİT Fransa gibi dış ülkelerde cinayetler işleyen ve katiller tutan bir örgüt niteliğine dönüşmüştür. AKP Hükümeti bu durumdan sorumludur. MİT belki de bu işleri vatan-millet aşkı için yapmıştır, kim bilir?


AKP ve MİT bu cinayetlerde yine Öcalan’a dayanmaya çalışacaklardır. Roboski katliamı istihbarat bilgisini MİT’in verdiğini açıklayan kaseti Cemaat zaten yayınlamıştı. Kasetler, belgeler-şimdilik!-MİT’in son günlerde açığa çıkan ikinci vukuatını belgelemektedir. Tüm bunlara rağmen Öcalan için onlara payanda olmayacaktır, demem zordur.


MİT İmralı’da Öcalan’a bir açıklama sunacaktır: MİT’in kötü grubu, derin devlet, gladyo, paralel devlet grubu gibi? Hiç kuşku yok ki, (tabii) Öcalan bu dediklerimin dışında enteresan bir açıklama yapacaktır. Ve yine de bana öyle geliyor ki Cemaat, Paris Cinayetleri filmini (belki kasetini?) yayınlayacak, hem de sahne sahne, anbean…