Her insanda pozitif ve negatif enerji vardır...

Pozitif enerjiyi besleyen etkenlerin başında, merhamet, acıma, iyimserlik (iyi niyet) insaf ve hümanist (insancıl) düşüncedir.

NEGATİF ENERJİYİ OLUŞTURAN BAŞLICA ETKENLER..

Kendini düşünme bencillik (Egoistlik) acımasız, kendini düşünen, samimi olmayan, yalana başvuran, hayatın kendisinden ibaret olduğunu sanan, kendi manevi durumunu ön planda bulunduran olaylar, problemler, uyuşmazlıklar durumunda karşısındakine hak vermeyen, devamlı kendisinin söylemlerinin ve ileri sürdüğü düşüncelerin peşinen doğruluğuna inandırmaya ve kabul ettirmeye çalışan insanlardır.. Bu türden kişilikler, karşısındaki insana karşı olumlu, yapıcı, düzeltici ve halledici değillerdir..

Bu guruptaki insanların davranış ve düşünceleri, insanlara kendilerini, sabredilmez ve çekilmez hale getirirler..Bunlar hayatlarında etraflarına negatif enerji yayarlar..Bu durumdaki insanlar ileriki yıllarda psikolojik sorunlarla karşılaşırlar..Kesinlikle bu guruptakilerden, kim olursa olsunlar uzaklaşmak gerekir..Çünkü sizin hayatınızıda harabeye çevirirler..Tamiri mümkün olmayan travmalar geçirirsiniz.. Sosyologlar, Psikologlar ve Yaşam koçları kesinlikle bunu tavsiye ederler...

Birgün göçüp gideceğimiz bu hayatta "ÖMÜR" dediğimiz nimet bizlere bir defaya mahsus verilmiş bir armağandır... Bugünün tekrarı asla olmayacaktır...DÜN'ü yaşadık tükettik geride kaldı..Yarını yaşıyacağımız meçhul..!  Bir şarkının sözleri gibi..."YARINA ÇIKMAYA SENEDİN Mİ VAR"yarına çıkmaya senedimiz mi var..? Yaşadığımız hayat"BUGÜN"dür... "BUGÜNÜM NASIL GEÇTİ"diye kendimize sormalıyız..

Eğer mutlu geçmediyse, olumsuzluklarla dolu birgün geçirdiysen, hemen nedenlerini, sebep olanları, etkenlerini araştırmanız gereklidir...Ve o olumsuzlukları ertesi gününe taşımayın.. 
Eğer birisi sizin mutlu ve olumlu yaşamınızda engeller koyuyorsa, sizi herşeyden kısıtlıyorsa, o kişiden derhal uzaklaşın yada o kişiyi kendinizden, uzaklaştırın...Aksi taktirde belli bir zaman diliminden sonra böyle bir kabullenmenin negatif sonuçları ortaya çıkmaya başlıyacak ve sizinde sağlığınızı tehdit eder duruma gelecektir... Bir Ata sözümüz der ki "kangren olmuş yara iyileşmez,hemen kesip atmak gerekir"

BÖYLE DURUMLARDA KENDİMİZE DÜŞEN GÖREVLER VARDIR..

Kişi kendi pozitif enerjisini kendi çıkarı için kullanmalıdır..Devamlı pozitif düşünürsek, 
NEYİN OLMASINI ARZU EDİYORSANIZ O KONU ÜZERİNDE,DAİMA OLUMLU POZİTİF DÜŞÜNÜN..FAYDALARINI GÖRECEKSİNİZDİR..

 
Pozitif düşünürsek, istediğimiz şeyler pozitif olacak, dolayısıyla etrafımızada pozitif olarak yansıyacaktır..Tam bu noktada,"BEN" demeye başlamanız gerek...Asla "EGOİSTLİK" olarak algılamayın bunu..

"YAŞATMAK İÇİN YAŞAMANIN ŞART OLDUĞU KURALI"nı işletmeniz gerek... 
HER İNSAN BU DÜNYADA KENDİSİ İÇİN YAŞADIĞINI SANIR..

Aslında öyle değildir..Birlikte yaşam ortamında hepimiz birbirimiz için yaşadığımızın farkına varamıyoruz... 
Sebze meyve ihtiyacınız için, manava gidersiniz..Manav sizin için ordadır..Alacaklarınızı alırsınız tutarı olan belli bir parayı manava ödersiniz..O para manavın hayatını devam ettirmesine vesile olmuş olursunuz...Manavda Üreticiye gider..Üretici manavı beklemektedir.. Bu sosyal yaşamın bir kuralıdır adeta...

Aslında ilk çırpıda kişi,kendisini düşünerek manava gider çünkü ihtiyacını karşılamak kendi içindir..Çünkü kendi yaşantısını devam ettirmek egosuyla harket etmiştir.. 
İlk ve orta çağlarda para yerine değişim vardı...Elma yetiştiren, Zeytin yetiştirenle, Kavun yetiştiren, karpuz yetiştirenle değiş tokuş usulü ile birbirlerinin ihtiyaçlarını görürlerken aynı zamanda birbirleri için yaşadıklarının farkına varamamışlardır.. Kendisini düşünerek markete giden,market sahibinin yaşamına katkıda bulunduğunu asla düşünmez.. Bu örnekleri çoğaltabiliriz...

"İNSANOĞLU ÖLECEĞİNİ BİLEN TEK CANLIDIR"

Buna rağmen, genelde hiç ölmeyecekmiş gibi yaşarlar... Halbuki yaşadığımız hayat şu an makalemi okumakta olduğunuz hayattır..Ve okumayı bitirdikten sonra ne yapacaksanız, nelerle meşgul olacaksınız ona yönleneceksiniz...Ama "YARIN"ımızın ne olacağını kim bilebilirki... Ancak,İnanlar için,bizleri yaratan ilahi güç bilebilir...

ASLA KENDİNİZİ BİR KİŞİYE VE ZÜMREYE MAHKUM ETMEYİN...

Mahkumiyet ve teslimiyet tek taraflı bir durum değildir...
İnsanın kendisini, bir zümreye, bir kişiye,düşünceye ve onların düşüncelerine emir ve prensiplerine mahkum etmesi kadar korkunç birşey yoktur..Çünkü,"SEN, SEN OLMAKTAN ÇIKIYORSUN"mahkum olduğun yerin düşünceleriyle, perensipleriyle kendini yönlendiriyorsun yani açıkca sen yönlendiriliyorsun. Aklını adeta başkasının emrine veriyorsun...

HALBUKİ SEN, BİR BİREYSİN. BİREY OLMAKTAN ÇIKMA, KENDİN OL DAİMA.. "ÖZGÜVEN" sahibi olursun."ÖZGÜVEN"Pozitif olmanın ilk adımıdır unutma....
 
TESLİMİYET VE MAHKUMİYET DİYE BİRŞEY YOKTUR...

Karşılıklı, sevgi, anlayış, hoş görü alma ve verme vardır...Size daima negatif enrji veren kişiye siz belli bir noktaya kadar fedakarlık yapabilirsiniz..Belli bir noktadan sonra,siz bu durumu sürdürürseniz,siz ona kendinizi mahkum etmişsiniz demektir..Bu manevi dünyanızda derin yaralar açar...İçinizde fırtınalar kopmaya başlar..Yangınlar alev alev yanmaya ve sonunda kendinizi yakmaya başlarsınız..


ÖNCELİKLE KENDİNİZİ KEŞFEDİN..

Tabiki her birey hatalar yapar ve yapacaktır..Hiçbir birey mükemmel değildir..Önemli olan,hatalar karşısındaki sizin moral değrlerinizdir.. Eğer ki siz,hayata bağlayıcı moral değerleriniz olduğu sürece bu değerleri içinizde taşıdığınız müddetce yaşarsınız..

MORAL DEĞERLERİNİ KAYBEDEN İNSAN, HAYATTAN BAĞLARINI KOPARMIŞ DEMEKTİR..

Bu durum günbegün insanı acı sona hızla yaklaştıracaktır..
"MADEMKİ ÖMÜR BİZE BİR DEFAYA MAHSUS VERİLMİŞ ARMAĞANDIR" O zaman mümkün olduğu kadar uzun yaşamaya gayret göstermek, buda moral değerlerimize sahip çıkmakla mümkün olacaktır.. Bunun tek anahtarı" UMUT VE MUTLULUKTUR"

UMUT YOKSA MUTLULUK YOKTUR. HERŞEY SENİN İÇİNDE SAKLIDIR..İÇİNDEKİ DEĞERLERİ KEŞFET ORTAYA ÇIKAR...

HAYATINIZIN HER ANINDA ASLA, NEGATİF DÜŞÜNME. NEYİN OLMASINI İSTİYORSAN, ONUN OLMASI İÇİN, DÜŞÜNCENİ YOĞUNLAŞTIR... FAYDASINI GÖRECEKSİN....

SAYGILARIMLA...
NEJDET ÖNEN