Ülkemiz Türkiye referandum sarmalının içine girdi ve bir öfke, 'patlamasıyla' karşı-karşıya kaldı dersek yanılmış olmayız herhalde.

Ülkeyi yönetenleri ağızlarından çıkan her cümle tartılıp, biçilip kullanılması gerekirken, tam tersi, 'namludan çıkan kurşun' misali, 'rakiplerini' yaralamak, zehirlemek gibi bir hedefle yapılmaktadır. Ülkede sanki bütün sorunlar hal-olmuşta, anayasa referandumu sonuçları var olan bütün sorunların, 'çözüm kaynağı olacak' gibi bir hava estirilmektedir. Referandum sürecinden oluşacak sonuçtan beklenen, ülkenin sanki yeniden, 'Fethi'nin' oluşacağı havası ülkeyi yönetenler ve taraflarca pompalanmakta dır.

Buna mukabil toplumsal yapı ülkeyi yönetenler tarafından kamplaştırılmakta, birbirlerine karşı, sanki 'düşmanmışçasına' politik, 'öngörülerle' sinir uçlarına dokunup ikiye veya parçalara ayrılması hedeflenmektedir. Ülke yönetimini elinde bulunduran, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanları, Müsteşarları, Valileri, Kaymakamları, Emniyet Müdürleri, Diyanet, Dini kurumlar, Yargı mensupları, Hâkimler, savcılar adliye görevlileri, bilumum askeri ve sivil bürokratları, (görevlerini hakkıyla yapanları tenzih ediyorum) aynı dili konuşmaktalar. Sadece referandum sürecinde, bütün toplumsal yapıları bağlayan anayasa maddelerinin değişikliğine ilişkin farklı düşündükleri ve farklı davranacaklarını beyan ettikleri için, devleti kontrol eden söz konusu güçler tarafından, ''vatan haini, çukur, terör üst, işbirlikçi, bölücü'' gibi tanımlarla, 'ifşa' edilmektedirler. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, ''kanlarında duş yapılması'' ''terör üstler gibi muamele görmesi'' ''satırlarla, palalarla' kanlarının, 'akıtılması' gibi akıl dışı yöntemler önerilebilmektedir.

Peki, sormazlar mı? Hani, ''Bin yıldır bu toprakları birlikte paylaşıyorduk. Türkü, Kürdü, Laz'ı, Çerkez'i, Ermeni'si, Yahudi'si kardeştik, hatta 'bir ulus oluşturmuştuk' bunun adı da, 'Türk milleti' idi. Müslüman, Hıristiyan, Sünni, Alevi, Şafi bu topraklar üzerinde kardeşçesine bir arada yaşıyorduk, yaşayacaktık''?

Tarih kitaplarında bolca yer verilmişti, ''Çanakkale'de, Afyon'da, Antep'de 1. Cihan harbinde omuz-omuza, kanıları yürüterek'' kadınlı erkekli birlikte savaşmıştık? 16 Nisan da referandum sonuçları ne çıkarsa çıksın, ülkemiz toprakları üzerinde yaşayan, ikame eden tüm toplumsal kesimler, yine bu topraklar üzerinde, coğrafyada yaşamaya devam edeceklerdir. Aynı şehirde, mahallede, yaşamaya devam edeceklerdir. Aynı kasaptan et almaya, aynı fırından ekmek almaya, aynı bakkaldan alış-veriş yapmaya devam edeceklerdir. Aynı kahvede çaylarını yudumlayıp, pişpirik oynamaya devam edeceklerdir.

Peki, neden? Toplumu, 'kamplaştırmak' birbirlerine, 'düşmanlaştırmak' için sinir uçlarıyla oynayan politikalar öngörülmektedir? Anayasa bir ülkede bir arada yaşayan tüm toplumsal yapıların ortak mutabakat metni değil midir? Toplumsal yapıların birlikte oluşturacakları konsensüsle yapılmaz mı?

Peki neden? Birkaç, 'aklıselim' kişilerin topluma dayattığı bir anayasa metni olarak, 'onaylatılmak' isteniyor? Peki neden? Bu anayasanın, 'ortak konsensüsle oluşmadığını' sadece azınlık bir bürokrat ve siyasal elit tarafından gündeme getirildiğini iddia edenler, 'düşmanlaştırılmaktadır'?

İktidar kanadının, AKP devletinin, Saray'ın, MHP D. Bahçeli'nin, 'öfkesinin' hedefi neden, referandum da HAYIR oyu kullanacağını beyan eden toplumsal güçlerimiz olmaktadır? Ülkemizin tüm toplumsal yapılanmaları, cemaatleri, kabileleri, aileleri, bireyleri, yaşamı her gün yeniden üreten emekçileri, Saray ve D.Bahçeli, HÜDA PAR (Kürt Hizbullahçıları) gibi aynı kanaatte olmak zorundalar mı?

Mümkündür ki, aklını sizlere, 'kiraya' vermiş olan vardır. Neden tüm toplum bireylerinin aklını sizlere, 'kiraya' vermesini' arzulamaktasınız? Neden bu öfke? Hiç düşündünüz mü, aynı gemide yolculuk yaptığımızı? Gemi battığında tek başına kurtuluş olmadığını? Yarattığınız, 'öfke' bugün sadece toplumun bir kesimini kapsıyor, 'zannediyorsanız' fena halde yanılıyorsunuz!

Bu öfke kendi mecrasından çıkarsa, 'kurallarını' belirlemiş olsanız dahi, bu öfke toplumsal bir sel olarak akarsa, önünde 1000 odalı Saraylarınız, muhafızlarınız, biriktirdiğiniz yeşil dolardan oluşan sermayeniz duramaz!

Efendiler! Bırakın artık toplumun sinir uçlarıyla oynamayın. Halklarımızın kardeşliğini dinamitlemekten vazgeçin. İnsanların özgür iradelerine, 'engel olma' anlayışınızı terk edin. Bunun bedeli tüm toplumsal güçler için ağır olur.

Toplumda, HAYIR oyu kullanmak, bir hayra sebep olacaksa müdahale etmeyin. Herkes kendi iradesine uygun davranış göstersin ve oylarını kullansınlar.

Bir başka yazımda buluşmak üzere,

27 Mart 2017