Yandaş medya Der Spiegel dergisinin Türkçe ‘Boyun Eğme’ kapağını provokatörlük olarak değerlendirdi.

 

Der Spiegel’in ilk sayfasında ‘İlk kez Spiegel  bir kapak konusu aynı zamanda Türkçe yayınlanıyor. Üç milyona yakın Türkiye kökenli Almanya’nın Almanca bilgisinden kuşku duyduğumuz için değil, bir sinyal verebilmek için. Çünkü Türkiye’de olup bitenler herkesi ilgilendiriyor. Almanları, Türkleri, Avrupalıları’....şeklinde açıklama yer alıyor.

 

BEYAZ TÜRKLER, SİYAH TÜRKLER

 

Beyaz Türkler, Siyah Türkler başlığıyla verilen haberde ekonomik kalkınmanın Türk toplumundaki çelişkileri gideremedği ve sadece üzerlerini örttüğü ifade edildi.

 

Yazıda, ‘’AB aday üyesi Türkiye’yi tarihi önemde yeni biğr başlangıç bekliyor’ denildi.

 

TÜRKİYE’NİN BUGÜNÜ

 

Yazıda şu yorumlara yer verildi:

 

‘’Başbakan Erdoğan’a göre içki içmek günah. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemlerde bar sahiplerine yaka siktirir, belediye ait alanlarda alkol satışlarını yasaklattırdı. Yaklaşık dört hafta önce kabul ettirdiği alkol yasasıyla, bira ve şarap reklamını yapmak ve saat 22’den itibaren alkol satmak yasaklandı. Meclis konuşmasında, yasayı ‘’İki ayyaşın yaptığı yasa muteber de dinin emri nereden reddeliyor? ‘ sözleriyle savundu.İddia o ki iki ayyaştan biriyle Atatürk’ü, diğeriyle İsmet İnönü’yü kastediyordu.

 

Türkler’in özel bir alkolizm sorun yok. Yine de önemsiz gibi görünen alkol mevzuatı Türkiye’de, öteki Avrupa ülkelerine göre çok daha temel bir meseleye temas ediyor. Burada üllkenin kimliği sözkonusu, tıpkı giyim kuşama, sakala ve aile planlamasına dair toplumsal normlarda olduğu gibi.

 

Yaklaşık dört hafta önce İstanbul Gezi Parkı’nda hayata geçirilmesi öngörülen tartışmalı bir inşaat projesi yüzündem başlayan protesto gösterileri, modern Türkiye’nin kimliğinin halen ne kadar müphem olduğunu, Ankara’da neye uğradığını şaşıran yönetimin de, hayretler içinde kalan dünya kamuoyunun da gözler önüne serdi. Kuruluşundan bu yana 90 yıldır, NATO üyeliğini izleyen 60 küsur yıldır Avrupa Topluluğu’na üyelik başvurusunun ardından geride bıraktığı 25 yıldır yüzünü daima kararlılıkla Batı’ya çevirmiş, on yıl boyunca dikkat çekici bir gelişme yaşamış olan ülke, bir kez daha 90 yıl önce cevaplamaya çalıştığı soruyla karşı karşıya: Kim olmak istiyoruz? Türkiye’nin olmak istediği yer neresidir?

 

ERDOĞAN, O YETENEKLİ SİYASETÇİ DEĞİL ARTIK

 

‘’Başbakan, on yıl önce Türkiye’yi köklü olarak değiştirmiş olan o yetenekli siyasetçi değil artık. Siyasi tutukluluğunun ardından 1999’da cezaevinden çıkan akıllı taktikçi, karşıtlarını önce tartan, sonra kendisinden emin bir tavırla onlara hadlerini bildiren Makyavelist değil.

 

Erdoğan’ın geçen hafta partisinin meclis grubunda yapğtığı konuşma dikkat çekiciydi. Daha önce direnil hareketinin taraftarlarını ‘çapulcu’ ve ‘aşırı uç’ olarak tanımlamışken, şimdi ‘hain’ diyordu.

 

ATATÜRK’E ÖVGÜ

 

Atatürk’ün Osmanlı İmparatorluğu’ndan arta kalan devlette yaptığı devrim, 20. yüzyılın radikal kültürel kopuşlarından biriç. Atatürk, Arap alfabesinin yerine Latin alfabesini, İslami hukukun ve saltanatın yerine Batılı fikirleri getirdi. Üniversitelerde fesi yasakladı. Bu otoriter devlet adamına, savaş sonrasında Almanlar ne kadar kuşkuyla bakmış olursa olsun, modernleşme konusundaki başarıları tartışmasız.



10 sayfalık yazı şu yorumla bitiriliyor:

 

 "Şimdilik Gezi Parki'ndan çıkarılmış olan direnişçiler için, Türkiye toplumunun büyük bir kesiminin, hedeflerini paylaşmıyor olması acı bir bilgi olabilir. Ama Erdoğan için, meşru bir önder olabilmek icin meclis çoğunluğunun kendisine yetmediğini farketmek daha da acı verici olacaktır. Türkiye"nin kimliği için verilen mücadelede ne kazananlar olacak, ne kaybedenler. "Siyah" ve "beyaz" Türkler artık birbirleriyle konuşmak zorunda"