AKP'nin sesi gibi yayin yapan Sabah gazetesi yazarı Melih Altınok “15 Temmuz bir gün 17-25 Aralık aylarca sürdü” başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Altınok yazısında 17 Aralık operasyonundan ve 15 Temmuz darbe girişiminden bahsetti. 

Melih Altınok, dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü isim vermeden hedef gösterdi.

Melih Altınok'un Sabah'taki yazısı şöyle:

Hâlâ "kontrollü", "naylon" falan diyen gözü hamasetten kör olmuş muhalifler de var...
Bereket, hangi siyasi görüşten olursa olsun aklı başında çoğunluk 15 Temmuz'un darbe süsü verilmiş bir işgal girişimi olduğunun farkında.

 

Tereddüt etmeden sokağa çıkarak, darbeci askerleri bir gecede çıktıkları yere postalamaları da bunun kanıtı.
 

Ancak bu bir finaldi...
 

Tıpkı ABD'nin, Atatürk maskesi takmış Kemalistlere yaptırdığı 12 Eylül darbesine giden yolun, birkaç yıl önceden 1 Mayıs 77, Çorum ve Maraş katliamlarıyla döşenmesi gibi... İslam maskesi takmış FETÖ'cülerin başlattığı ve 15 Temmuz'a varacak yürüyüşün startı da 3 yıl öncesindeki 17-25 Aralık hukuk katliamıyla verildi.
 

Sonrasında Gezi adı konan iç savaş kışkırtması sahneye konulacaktı.
 

Böylece vatandaş, her darbede olduğu gibi durumdan vazife çıkartan ordunun müdahalesine destek verecek, alkış tutacaktı.

***

Başaramadılar!
 

Faşizme geçit vermedik!
 

Meşru müdafaa hakkını kullanan devlet de şimdi, bu darbe girişimi sürecini geriye doğru yargı yoluyla araştırıyor.
 

Yargı ve güvenlik bürokrasisinde büyük temizlik yapıldı.
 

"Cemaati ilk biz tehdit olarak gördük" dedikleri halde 17-25 Aralık'ta FETÖ'nün sözcülüğüne soyunanlardan hesap soruluyor...
 

Kendini yerli malı diye pazarlayan Washington portakallarının o gece sularını akıtarak ekranlarını FETÖ'cülere açmalarını da... Hürriyet'in dansözlerinin birer şakirte dönüşmelerini de unutmadık elbette.
 

Ancak o günlerde işin bir ucundan tutan siyasi kanadın nedense üzerine gidilmiyor.
 

Sadece o günlerde FETÖ'nün düzmece kayıtlarını Yüce Meclis'in kürsüsünetaşıyan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'ndan bahsetmiyorum.
 

Zira bizzat hükümet cephesinden bu işe bir şekilde destek verenler olduğu kamuoyunun malumu.

***

Peki, kim bu AKP'liler?
 

Cevap, yolsuzluk susturucusu takılmış hukuksuz yargı silahı patladıktan sonra,yankısı işitilirken Meclis'te yapılan bir oylamanın ayrıntılarında gizli.
 

Hani şu kimi AKP'lilerin kumpasa ortak olduğu... 17-25 Aralık'ı siyaseten kabulettiği... FETÖ'nün kellesini istediği kimi bakanlarının Yüce Divan'a gitmesi yönünde oy kullandığı oturumdan söz ediyorum.
 

Evet, evet FETÖ'ye sarılacak kadar iktidar hırsına kapılmış bu vekillerin başını çeken dönemin Başbakanının oylama günü ABD'ye uçtuğu... Ve yine dönemin Cumhurbaşkanının, hedefteki isimlere "N'olacak canım gidin ifade veriverin" diye nasihat ederek FETÖ savcılarını işaret ettiği günlerden.
 

Aynı soruları bir avuç demokrat meslektaşımla birlikte 17-25 Aralık sürecinde sormuştum. Sormaya da devam edeceğim.
 

Evet, çoğu siyaseten tasfiye edildi ama ne zaman adalet yerini tam olarak bulacak?
 

Yoksa hâlâ dokunan yanıyor mu?