"Erdoğan gibi inatçı ve otoriter bir adam için, Anayasa Mahkemesi başta olmak üzere, kurumları devre dışı bırakma şansının, her zaman müthiş bir cazibesi vardı" ifadesiyle başlayan başyazıda, 'bundan daha da endişe verici olanın ise 15 Temmuz'daki darbe girişiminin ardından OHAL altında yapılan tasfiyelerin ulaştığı boyut' olduğu belirtiliyor.

Ordu, kamu kurumları ve emniyet teşkilatında Fethullah Gülen'le ilişkili olduğu gerekçesiyle görevden alınanların sayısının 100 bini aştığı hatırlatılıyor.

'Hiçbir hükümet bu boyutta bir sızmaya izin vermezdi'

Darbe girişimi sırasında uçaklardan sivillere ateş açıldığının ve 240 kişinin hayatını kaybettiğinin hatırlatıldığı başyazı şöyle devam ediyor:

"Darbecilerin neden oldukları şiddetin boyutları göz önünde bulundurulduğuna, ilk anda OHAL ilan edilmesinin geçerli sebepleri var. Ayrıca hiçbir hükümet, devlet kurumlarına karanlık Gülenci ağların başardığı boyutta bir nüfuza izin vermezdi."

Financial Times'a göre hem ABD, hem AB bu tehdidi görüp kınamakta çok geç kaldı ve sonuç olarak Ankara üzerindeki gücünü kaybetti.

Gazete tüm bunlara rağmen, Erdoğan'ın OHAL'in uzatılması ile ilgili olarak Fransa örneğini kullandığı "beylik cevabının" inandırıcı olmadığı yorumunu yapıyor:

"Bunun öncelikli nedeni, şimdi terörist olarak nitelediği Gülencilerin yükselişini kolaylaştıran kişinin kendisi olması...Geçen yıllar boyunca ordu ve laik rakiplerinden yönelen tehditleri savuşturup gücü elinde toplarken, Gülen, Erdoğan'ın AKP'si için paha biçilemez bir müttefikti. Cumhurbaşkanı, ortaya çıkan vahşi güç savaşının sorumluları arasında".

'Türk toplumunun bozuluyor'

Gülencilere yönelik olarak başlatılan tasfiye ve gözaltıların boyutunun çok genişlediğini belirten Financial Times, Erdoğan'ın OHAL'i tüm düşmanlarından kurtulmak için kullandığı yorumunu yapıyor:

"Daha da tehlikeli olan ise, Erdoğan'ın darbe girişimini tüm muhaliflerini yakalamak için bir bahane olarak kullandığına dair kanıtlar. Bu durum sadece darbe girişiminden sonra ortaya çıkan ulusal birliği sağlama şansını çarçur etmiyor; aynı zamanda Türk toplumunun dokusunu bozuyor ve emniyet de dahil olmak üzere kurumların temelini çürütüyor".

Financial Times, bu gelişmelerin "cihatçı tehdit ve çatışmalar nedeniyle bağışıklık sistemi zaten zayıflamış olan Türkiye" için tehlikeli olduğu yorumunu yapıyor ve uluslararası kredi değerlendirme kuruluşlarının Türkiye'nin notunu düşürdüğünü hatırlatıyor.

Türkiye'nin ekonomisinin AKP'nin ilk seçildiği yıllarda büyüyüp geliştiğini vurgulayan gazete, bunun yeniden başarılabileceğini aktarıyor ve şu yol haritasını veriyor:

"Bu ancak hükümetin hukukun üstünlüğünü gözeterek uzlaşıyı teşvik etmesi, devleti yeniden yapılandırması ve kanunlara uyan devletler arasına geri dönmesiyle yapılabilir.

Financial Times'taki başyazı şöyle sona eriyor:

"Bu sert önlemler, hukukun üstünlüğüne saygı gösterilerek alınmıyor. Macaristan gibi bazı AB ülkeleri kendi bağnaz demokrasi modellerine yöneliyor olabilir. Ancak bu kusurlu AB hükümetleriyle bile karşılaştırıldığında, aday ülke Türkiye demokrasi hudutlarından çok uzakta." (BBC)