Rio de Janeiro'da geçen hafta yollarımız birkaç dakikalığına kesiştiğinde sahne son derece karışık, kaotik ve nihayetinde çaresizdi. Doktorlar onun hayatını kurtarmaya çalışırlarken, ben de bu 49 yaşındaki dört çocuk babasının yanında bir buçuk saat kadar kaldım.

Santiago Andrade o hastaneden sağ çıkamadı. Brezilya'nın "Bandeirantes" medya kuruluşunda çalışan fotomuhabiri Santiago'nun, Rio'daki hükümet karşıtı gösterileri takip ettiği sırada başının hemen arkasında bir havai fişek benzeri cismin patlamasından sonra yere yığılmasının üzerinden bir hafta geçti.

Olaydan yalnızca dört saniye sonra ben ve BBC'den meslektaşım Keith "Chuck" Tayman Santiago'nun yanıbaşındaydık. Beş ay kadar önce Brezilya'ya gelmiştik. Bundan önce ise üç yıl boyunca Orta Doğu'da görev almış, Arap ülkelerindeki ayaklanmaları takip etmiştim.

Mısır'da, Gazze'de ve Libya'da son derece travmatik ve duygusal açıdan kaldırılması zor sahnelere tanık olmuş, çatışmaların sık sık ne fena şeylere yol açtığını görmüştüm.

Santiago'nun iri bedeninin yanına çömeldiğimde kendimi kaybetmiş ya da ne yapacağını bilmez bir halde değildim. Halbuki çok ağır yaralanmıştı. Patlama başında büyük bir yara açmıştı ve kan sızmaya başlamıştı.

Çatışma bölgelerinde çalışan tüm BBC ekipleri düzenli olarak "tehlikeli bölge" eğitimlerinden geçerler. Bunun kuşkusuz en faydalı taraflarından biri de kapsamlı bir ilk yardım eğitimi almanızdır. Geçmişte dağcılık rehberi olarak da çalıştığım için ilk yardım eğitimini daha önce defalarca tatbik etmişliğim vardı.

Bağrışmalar

Yanımızda bir ilk yardım çantası ya da sargı bezleri olmadığından, Chuck içgüdüsel olarak hemen üzerindeki tişörtü yırttı ve kan akışını durdurmak için Santiago'nun yaralı başına sertçe bastırmaya başladı. Santiago kendinde değildi, çok zor nefes alıyordu. Bütün kargaşaya karşın durumunu stabilize etmeye uğraşıyorduk.

Birçok defa yaralıların öylece kendi hallerine bırakıldıklarını, polisin ya da etraftakilerin o kritik dakikalarda yardım etmediklerini, edemediklerini görmüştüm.
Çoğu kez profesyonel yardım gelene dek zaten çok geç kalınmış olurdu; yaralı kan kaybından, kalp yetmezliğinden ya da sadece nefes alıp almadığı kontrol edilmediği için hayatını kaybederdi.

Santiago o kadar ağır yaralıydı ki onu hemen hastaneye götürmemiz gerektiğinin farkındaydık, ama bazı polis memurları işimizi zorlaştırıyordu. Belki durumun ciddiyetinin farkında değillerdi. Birçok protestocu da güvenlik güçlerine bağırıyor, saldırıdan onları sorumlu tutuyorlardı. Ancak daha sonra televizyonlarda yayımlanan görüntüler neredeyse şüpheye yer bırakmayacak şekilde gösterdi ki fişeği atan göstericilerden biriydi.

Santiago'yu yattığı yerde tedavi etmeye çalışırken, durumu da kontrol altına almak zorundaydık. Polise defalarca durumun ciddiyetini anlatmamızın ardından 82 kiloluk Santiago'yu bir polis aracının arkasına yerleştirmeyi ve hızla hastaneye götürmeyi başardık.

Sanki bir ömür geçmiş gibiydi. Ama Santiago'nun kamerasının elinden düşüp kendisinin yere yığıldığını gördüğüm andan Rio'nun ana caddesindeki yoğun trafiği delerek hızla hastaneye gidişimize kadar sadece altı dakika geçmişti. Chuck ve ben bu sürenin Santiago Andrade'nin kurtarılmasına yeteceğini umuyorduk.

Duygusal veda

Santiago'nun kızı Vanessa Andrade de bunun muhtemelen babasını gördüğü son anlar olduğunu bildiğinden, bütün hafta hastanede babasının başucundaydı.
29 yaşındaki Vanessa, daha sonra Facebook sayfasında babası ve onunla son "konuşmasını" kaleme aldı.

Kendisi de baba mesleğini yapan ve gazeteci olan Vanessa, "Bana çok şey öğretti, mütevazı ailelerden gelenlerin hayatta başarılı olmak için iki kat daha fazla çalışmaları gerektiğini anlattı." diyordu.

Bu son derece duygusal yazıda, Vanessa sözlerini şöyle sürdürüyordu: "Bu gece ona veda ettim. Başbaşaydık, yalnızca ikimiz. Başımı omzuna yasladım ve bir sürü şeyden bahsettik. Yetersizliklerim için özür diledim. O şimdi iyi, biliyorum. Tabii ki iyi olacak. Ben de onun hayatının devamıyım."

Bu sert ve kutuplaşmış toplumda, Santiago'nun meslektaşlarının çoğu onu iri ama nazik bir adam olarak tanımlıyor, şiddetten nefret ettiğini söylüyorlardı. Rio'nun kenar mahallelerinden birinde yapılan kalabalık cenaze töreninde de meslektaşları Santiago'yu diğer medya çalışanlarının uğradıkları tehditleri azatmaya çalışan bir gazeteci olarak yad ediyordu.

Şiddet tehdidi

Latin Amerika'da gazeteciler sık sık hedef alınıyorlar. Bağımsız birer gözlemci olarak çalışmalarına izin verilmiyor, karşılarına engeller çıkarılıyor. Medya çalışanlarının hukuki hakları da özümsenmiş değil.

Yeni yayımlanan rakamlara göre, Brezilya'da öldürülen gazetecilerin sayısı bölgedeki diğer tüm ülkelerden, hatta gazetecilerin sık sık hedef alındığı ve kimliklerini gizlemek zorunda kaldıkları Meksika'dan bile daha yüksek.

Bu hafta yayımlanan 2014 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'ne göre "Brezilya'da gazeteciler yaygın bir şiddet ve polis müdahalesi tehdidi altında çalışıyor." Bu gazeteciler için de bir öğrenme süreci. Karmaşık, travmatik olayları tarafsız bir gözlemci olarak izlemeleri resmin tamamının görülmesi açısından en doğru yol.

Maalesef, Santiago'nun ölmesinin ardından dahi, Brezilya medyasının bazı kesimleri protesto hareketini şeytanlaştırmak amacıyla siyasi odaklar tarafından kullanılma ya da manipüle edilme tehdidi altında.

Halbuki şiddete ya da çatışmaya başvuranlar birkaç düşüncesizden ibaret. Bu günler, Brezilya'da gazeteciler için çok tehlikeli ama çok da büyüleyici zamanlar.
Bunlar hakkında ailesine ve işine son derece bağlı Santiago'yla karşılıklı oturup laflayabilmeyi çok isterdim. 

Wyre Davies / BBC Rio Muhabiri