Deutsche Welle'nin Conflict Zone adlı programına ait video kaydına Türkiye'deki Bakanlık yetkilileri tarafından el konulmasının Almanya’daki yankıları devam ediyor. Federal Meclis’teki bütçe görüşmeleri sırasında Alman milletvekilleri söz alarak eleştirilerde bulundu ve basın özgürlüğünü savundular. Berliner Zeitung gazetesinin yorumunda son derece eleştirel görüşlere yer veriliyor:

“Türkiye’de basın özgürlüğü ölmüştür. Türk gazetecileri sadece hapisten çıkanlar ve hâlâ hapis yatanlar olarak birbirinden ayırmak mümkün. Ne o, ne de öteki durumun kendisi için geçerli olmadığı kişi gazeteci değildir; olsa olsa otokrat Recep Tayyip Erdoğan’ın bir yaratığıdır. Eğer bir ülkede yanlış cevap vermek tehlike anlamına geliyorsa, o zaman orada düşünce özgürlüğünden bahsedilemez. Ama eğer sadece yanlış sorular bile devlet makamlarının hışmını üzerine çekiyorsa, o zaman o ülke demokrasi açısından kayıp demektir.”

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu UNICEF’in verilerine göre dünya çapında 50 milyon çocuk evinden uzakta. Son 10 yıl içinde göç etmek zorunda kalan çocukların sayısının çifte katlandığı belirtiliyor. Neues Deutschland gazetesi UNICEF’in yayınladığı dünya çapındaki göç ve çocukların durumuna ilişkin raporu yorum sütunlarına taşımış:

“Dünya çapında 28 milyon çocuk ve genç ülkesinden kaçmış durumda. 18 yaş altında 50 milyon mülteci ve göçmen bulunuyor. Son 10 yılda bunların sayısı ikiye katlanmış. Çocuklara Yardım Fonu UNICEF’in yayımladığı bu sayılar insanı hayrete düşürüyor. Ama gerçekten de hayrete düşürücü mü bu sayılar? 50 milyon kişinin kaderinin ne olduğunu kimsenin saptaması mümkün değil, hatta onların durumunu takdir edecek bir kimse de belki çıkamayabilir. Ama bazen atılan küçük bir adımla büyük bir sorun gözler önüne serilebiliyor. UNICEF 50 milyon reşit olmayan mülteci ve göçmenden söz etmiyor; sadece bunların daha çocuk olduğunu haykırıyor.”

Ludwigsburger Kreiszeitung gazetesinin yorumunda şu satırları okuyoruz:

“Dünya çapında anlaşmazlıkların ve acil müdahale gereken durumların hızlı bir şekilde arttığını gözlemliyoruz. UNICEF ve diğer yardım kuruluşlarının yüksek motivasyon ile her an dünyanın her yerine koşması gerekli olduğu halde mümkün değil. Anlaşmazlıkların giderilmesi ve yenilerinin çıkmaması için uluslararası topluluğun çabalarını daha da artırması zaruri. Ayrıca çoğu kez kendi hayatlarını riske atarak genelde mültecilere, özellikle de çocuklara yardım eden aktivistlerin bu özverili çalışmalarına destek olunması ve onların korunması da gerekli.”

Rheinpfalz gazetesinin yorumu ise bugün yine Suriye ile ilgili:

“Suriye hükümetinde Barışma Bakanlğı adında bir bakanlık var. Bu biraz alay gibi geliyor insana. Çünkü Esad rejimi bombalarla, kimyasal silahlarla kendi halkına karşı savaş suçu işledi ve iç savaşın altıncı yılında da her gün sivillerin ölmesine bilerek ve isteyerek meydan veriyor. İşkence zindanlarını ise hiç işin içine katmıyoruz. Bir hükümetin cihatçı terör milisleri ile savaşması işin bir yanı; bunu nasıl yaptığı ise diğer yanı. Hayır, görünen o ki Esad rejimi bu madden ve manen hırpalanmış halkı barıştıramayacaktır.” ( DW/Derleyen Çelik Akpına)