Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün Dünya Basın Özgürlüğü raporunda demokrasiler dahil olmak üzere gazetecilerin durumunun kötüleştiğine dikkat çekiliyor.

Raporda "Liderlerin medya düşmanı söylemi, baskıcı yasalar ve siyasetin nüfuz kurma çabaları dünya çapında gazeteciler ve medya mensuplarının durumunun kötüleşmesine katkı sağlamaktadır" ifadesi yer aldı.

Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütünün sözcüsü Michael Rediske, demokratik ülkelerdeki kötü gidişatın endişe verici olduğunu belirterek, ABD, Polonya veya İngiltere gibi ülkelerde lider politikacıların gazetecilere yönelik küçümseyici tavırlarını gizlemekten sakınmadıklarını kaydetti.

Mısır ve Burundi gibi ülkelerde hükümetlerin basına karşı acımasız tutumunun, yıllık raporla çizilen tablonun daha da olumsuz olmasına yol açtığını kaydeden Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütü, Suriye, Libya veya Yemen gibi kriz ve savaş ülkelerinde gazetecilerin her yönden ölümcül tehlikeyle karşı karşıya olmaya devam ettiğine dikkat çekiyor. 

Türkiye yine geriledi

180 ülkenin yer aldığı Basın Özgürlüğü Endeksi’nde Türkiye bu yıl da geriledi ve dört basamak inerek 155’inci sırada yer aldı. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından bağımsız gazetecilere ve medyaya baskının daha önce hiç görülmemiş bir seviyeye çıktığına dikkat çekilen raporda, yaklaşık 150 gazetecinin hapiste olduğu, 150’ye yakın medya kuruluşunun kapatıldığı ve yüzlerce basın kartının iptal edildiği vurgulanıyor. Medyada çoğulculuğun büyük ölçüde yok edildiğini ve geriye kalan az sayıda bağımsız medyanın da sürekli korku içinde çalıştığını kaydeden Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütü, Türkiye'nin son 12 yılda Basın Özgürlüğü Endeksi’nde toplam 57 basamak gerilediğini hatırlatıyor.

Kötü tabloda demokratik ülkelerin payı

Deutsche Welle'nin haberine göre, Sınır Tanımayan Gazeteciler tarafından incelenen 180 ülkenin yaklaşık üçte ikisinde durumun geçen yıl zarfında kötüleştiği tespit edilmiş. Bu olumsuz gelişmenin arkasında demokratik ülkelerde siyasetçilerin gazetecilere sözlü olarak saldırmaları, hükümetlerin istihbarat teşkilatlarının gözetleme yetkilerini artırmaları ve gizli belgeleri ifşa edenleri tehdit etmeleri de gerekçe olarak gösteriliyor.

Listenin yeni birincisi

Basın Özgürlüğü Endeksi’nde Finlandiya altı yıl sonra birinciliği kaybetti. 2016 sonunda muhtemelen Başbakan Juha Sipilä’nin baskısı sonucu kamu radyo ve televizyon kurumu YLE’nin, siyasetçinin Panama Belgeleri ile olası bağlantıları konusundaki haberlerini durdurması ülkeye puan kaybettirdi ve Finlandiya’yı üçüncü sıraya düşürdü.

Yeni listenin ilk sırasında Norveç, ikinci sırasında da İsveç bulunuyor. Bu ülkelerde devlet dairelerine dair bilgilere erişimde uygulamaların daha da liberalleştirilmesi ve gazetecilerin kaynaklarının korunmasına ilişkin yeni düzenlemeler olumlu gelişmeler olarak öne çıkıyor.

Almanya listede bu sene de 16'ncı sırada. Gazetecilere yönelik çok sayıda saldırının, tehditlerin ve ürkütme hedefli eylemlerin söz konusu olduğuna dikkat çeken Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütü, medya mensuplarının sık sık adalet makamlarının veya istihbarat teşkilatlarının hedefi olduğunu kaydediyor.

ABD de Trump endişesi

Dünya Basın Özgürlüğü raporunda ABD ise iki basamak gerileyerek 43'üncü sırada yer alıyor. Araştırmacı gazetecilere ve gizli belgeleri ifşa eden kişilere yönelik kovuşturmaların endişe verici boyutlara ulaştığını vurgulayan rapor, Başkan Donald Trump’ın da eleştirel medyaya yönelik sistematik hakaretlerle ABD’nin basın özgürlüğünün koruyucusu olma geleneğinden uzaklaştığı belirtiliyor. 

148'inci sıradaki yerini koruyan Rusya’da ise hükümetin eleştirel medyaya karşı sert çizgisinde bir değişiklik görünmüyor. Devlet yönetimi ülkenin en büyük medya kuruluşu olan RBK içindeki eleştirel gazetecilerin yerine Kremlin’e sadık isimlerin getirilmesini sağlamakla eleştiriliyor. İnternet kullanıcılarına baskı da yeni ceza yasalarıyla artırılırken, kitlesel gözetleme mekanizmaları da yaygınlaştırılıyor.

176'ncı sırada bulunan Çin’de yaklaşık 100 medya çalışanı mesleklerini icra ettikleri için hapiste. Devlet Başkanı Şi Cinping yönetiminde muhaliflere yönelik baskının daha da arttığına dikkat çekiliyor.

Kolombiya’da FARC gerillaları ile hükümet arasında imzalanan barış anlaşması, 52 yılda 260 binden fazla insanın öldüğü ve sansür ile medyaya yönelik şiddete de neden olan çatışmaların bitmesini sağlamıştı. 2016, yedi yıl aradan sonra ilk kez ülkede hiçbir gazetecinin işi başında öldürülmediği yıl olarak kayıtlara geçti.

Gazeteciler için dünyanın en tehlikeli ülkesi Suriye

Ortadoğu ve Kuzey Afrika gazeteciler için en tehlikeli bölgeler olmayı sürdürüyor. 161'inci sıradaki Mısır’da 20’den fazla gazeteci hapiste, bir kısmı hakkında yıllardır bir iddianame bile hazırlanmış değil. Yıllardır süren savaş nedeniyle Suriye gazeteciler için dünyanın en tehlikeli ülkesi. 177'nci sıradaki ülkede 2016 yılında en az 11 profesyonel ve sekiz vatandaş gazeteci yaptıkları işlerle bağlantılı olarak öldürüldüler.

Bazı ülkelerde ise İslamcı gruplar gazetecileri tehdit etmeyi sürdürüyor. 120'nci sıradaki Afganistan’da Taliban ve IŞİD medya çalışanlarına yönelik acımasızca şiddet uygulamaya devam ederken, ülkede 2016’da en az 10 gazetecinin işlerini yaparken öldürüldüğü kaydediliyor. 146'ncı sırada bulunan Bangladeş’te de özellikle seküler blog yazarları, İslamcı grupların hedefinde. 139'uncu sıradaki Pakistan’da ise eleştirel gazetecilerin radikal grupların, İslamcı örgütlerin ve istihbarat teşkilatlarının tehdidi altında olduğu belirtiliyor.

Daha önce 10 yıl boyunca listenin son sırasında bulunan Eritre, bir basamak yükselerek 179'uncu sıraya çıktı. 2016’da az sayıda yabancı gazetecinin ülkeye girip, yoğun gözetim altında da olsa haber yapmasına izin verildiği bildiriliyor. Basın Özgürlüğü Endeksi'nde sonunculuk bu yıl Kuzey Kore'nin oldu. Ülke, aynı 178'inci sırada olan Türkmenistan gibi tüm medyanın tamamen kontrol altında tutulduğu bir diktatörlük olarak nitelendiriliyor.