24 Şubat tarihinde Cumhuriyet Savcısı Ramazan Dinç imzasıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan TÜRKSAT Genel Müdürlüğü'ne resmi bir yazı gönderildi. Yazıda İMC TV hakkında savcılık tarafından “terör örgütü propagandasının yapıldığına” dair soruşturma başlatıldığı belirtildi.

Savcılık yazısında “Yayın çözümleri ve bilirkişi raporu incelendiğinde Türksat uydusu vasıtasıyla yayın yapan İMC TV kanalında PKK/KCK silahlı terör örgütünün propagandasının yapıldığı anlaşılmıştır” denildi. TÜRKSAT'tan “İMC TV kanalına; suç işlemekte vasıta olarak kullanılması nedeniyle yer ve imkan sağlanmaması, fiillerine iştirak edilmemesi, bahse konu televizyon kanalına frekans tahsisine ilişkin kararın ekte gönderilen bilirkişi raporu ve yayın çözümleri de dikkate alınarak yeniden değerlendirilmesi hususunda” gereğini yapması istendi.

TÜRKSAT, bu yazının ulaşmasından iki gün sonra saat 15:20'de gazeteci Can Dündar ve Erdem Gül canlı yayındayken İMC TV'nin yayınını kararttı.

RTÜK'e yapılmış bir başvuru yok

İMC TV avukatları yaptıkları açıklamada Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) dışında herhangi bir kurumun radyo televizyon yayınları üzerinde içerikle ilgili bir tasarruf yetkisi olmadığına dikkat çekti. Savcının böyle bir yetkisi olmadığını belirten avukatlar, İMC ile TÜRKSAT arasında bir sözleşme olduğunu ve İMC’nin sözleşme kapsamında, sözleşmenin bedelini ödemek gibi teknik yükümlülükleri olduğunu söyledi.

İMC TV avukatları, Samanyolu, Kanaltürk ve Bugün TV'nin TÜRKSAT'tan çıkartılmasından farklı olarak bu kez RTÜK'e bir başvuru yapılmadığını vurguladı. Avukatlar, İMC'nin basın hürriyetinin, haber verme ve yorum yapma hak ve görevlerinin, halkın haber hakkının engellendiğini ifade etti.

İMC TV avukatları idare mahkemesinde yürütmeyi durdurma talepli olarak dava açılması, savcılığa savunma sunulması, savcı hakkında Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na şikayette bulunulması, haberleşme ve iletişimin engellenmesi bakımından suç duyurusu ve TÜRKSAT'a karşı hukuk davası açılması gibi adımlar atacaklarını kaydetti.

Savcılık yazısıyla kapatma hukuki mi?

“Türkiye'de falanca yapılan iş hukuki mi sorusunu sormanın artık bir anlamı kalmamıştır” diyen İstanbul Barosu eski Başkanı Turgut Kazan şöyle konuştu: “Türkiye’de özellikle ifade ve basın özgürlüğü bakımından yaşananları hukuk çerçevesinde değerlendirmeye çalışmanın bir anlamı da bir yararı da yoktur. En son Cumhurbaşkanı’nın anayasa mahkemesi kararı ile ilgili açıklaması zaten bu gerçeği doğruluyor. Türkiye’de yargı, önemli ölçüde siyasal iktidara bağlı bir birime dönüştürülmüştür. Sarayın ya da hükümetin, siyasal iktidarın karşı durduğu, beğenmediği, onlara muhalif ses sayılacak her sesi susturmak ve cezalandırmak için işleyen bir mekanizmaya dönüşmüştür. Türkiye'de İMC televizyonuna uygulanan son yasaklamaya benzer bir sürü başka benzer örnekler yaşadık. Bu da yaşadığımız örneklerin yeni bir halkasıdır. Bunun hukukla bir ilgisi yoktur, tamamen muhalif sesleri susturma adımlarının bir yeni örneğidir.”

Yargının denetim yeri anlamına geldiğini vurgulayan deneyimli Avukat Turgut Kazan yargının denetim yeri olmaktan çıktığını vurguladı. Medyanın TMSF ya da kayyum modeliyle siyasal iktidara teslim edildiğini söyleyen Kazan “Muhalif yayın yapan organlar bile doğrudan siyasal iktidarın yayın organları haline dönüştürüldü. Bunların hepsini yargı marifetiyle yaptı Türkiye” diye konuştu.

İMC TV'yi ben de izliyorum'

Avukat Ergin Cinmen ise İMC TV'nin savcılık yazısıyla TÜRKSAT'tan çıkartılmasının "Avrupa'nın uluslar üstü hukukuna, basın özgürlüğü ile ilgili Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi çerçevesiyle çizilmiş bölümüne aykırı" olduğunu belirtti. "Bizim iç hukuka da aykırı aslında" diye konuşan Cinmen "Tamamen politik saiklerle verilmiş bir karar" dedi.

İMC TV'yi kendisinin de izlediğini belirten Cinmen “İMC TV'nin yasalara aykırı herhangi bir açıklaması ya da yayını sözkonusu değil. Tamamen ifade ve basın özgürlüğü çerçevesinde yayın yapan bir kurumdur İMC TV. Yayından kaldırılması Türkiye’de siyasi iktidarın benzer kararlarından bir tanesi. Artık ne yazık ki bu kadar vahim hukuka aykırılıklar Türkiye’de olağan hale geldi. Can Dündar, Erdem Gül kararında olduğu gibi bunun da akıbetini de Anayasa Mahkemesi’nden bekleyeceğiz” diye konuştu. Cinmen Anayasa Mahkemesi'nin Türkiye'de hukuku uygulamaya çalıştığını kaydetti.

'Sertliğin de ötesinde agresiflik'

"Türkiye'de oldum olası ifade özgürlüğüne karşı siyasi iktidarların bir karşı koyuşu vardır" diyen Avukat Ergin Cinmen sözlerine şöyle devam etti: "Bu bazı dönemlerde çok sert olur bazı dönemlerde yumuşatılır. Şu anda sert olduğu dönemdeyiz. Bunun hatta agresif bir hale dönüştüğünü de söyleyebilirim. Eğer bir Cumhurbaşkanı, Anayasa Mahkemesi'nin bir kararına karşı hepimizin bildiği sözleri edebiliyorsa, Türkiye'de bu konuda kargaşa çıkarmak gibi bir derdi varsa bu tabi ki devletin diğer kurumlarına da, yargısına da yansıyor, yansımaması mümkün değil. Böylesi atipik bir durum yaşıyor Türkiye. Bazı uygulamaları ben hukukla yanıtlayamıyorum, hukuki karşılığı olmuyor bazı uygulamaların. İMC TV'nin de yayından kaldırılması, sesinin kısılması onun ifade özgürlüğünün kaldırılması da bu.”

İMC TV'nin ardından Milliyetçi Hareket Partisi'ne yakınlığıyla bilinen Bengü Türk TV de TÜRKSAT'tan çıkartıldı. Bengü Türk Genel Yayın Yönetmeni Murat İde konuyla ilgili yaptığı açıklamada TÜRKSAT ile sözleşmenin şartlarından kaynaklanan bir sorun olduğunu belirtti.

DW/Ercan Coşkun