İşte o makale:

Gelişmiş medeni ülkelerde örgütlenmek ne kadar doğal bir olay sayılsa da Türkiye gibi gelişememiş ülkelerde örgütlenmek ilginç sonuçlar verir. İnsan ilk kaç yaşında örgütlenir diye düşündüm de çocukken kurduğumuz mahalle takımları bile birer örgüt esasında. Karşı mahallenin futbol takımına karşı tek başınıza mücadele edemeyeceğinize göre çoğalmanız gerekiyor, yani örgütlenmek. Mahallenin büyükleri sizi çocukken yaptığınız doğal yaramazlıklardan dolayı hemen “ÇETE” diye nitelendirir ve biriniz anında “ELEBAŞI” olursunuz.

Okul yaşantınızı düşünün, sınıfın ve okulun yaramazları hep biraraya gelirler, onlar da örgütlenir. Anlayacağınız örgütlenmek insanın doğasında var olan bişey, en çocukluğumuza kadar gidiyor. İki kardeşin annelerine karşı yaptıkları bir yaramazlık, onları delirtme harekatı bile bir örgütlülüktür esasında…

Yaş ilerledikçe 2 kişiden fazla yaptığınız herşey devletin isteğine göre örgüte ve terörizme girer. Bunlar hep yaşadığımız şeyler. Bunun en yakın örneği 12 Eylül darbesidir. İşçisiniz ve maddi manevi kimi haklarınızı mı istiyorsunuz, doğal olarak bir sendikaya üye olursunuz. Demokrasinin gereğini yerine getirdiğinizi sandığınız anda askerler darbe yapar ve sendikanızı kapatır. O andan itibaren teröristsinizdir, doğal olarak da terörgüt üyesi olmaktan hapse atılmanız an meselesidir.

Ülkenizin hem ülke içinde hem de dış dünyayla barış içinde yaşamasını mı istediniz, barış derneği kurmanızdan daha doğal bişey olamaz. Ama olmadı işte, fazla barış düşman usandırdığından sizi kapatırlar, yönetim kurulunuz idamla yargılanır, terörist ve terörgüt üyeliği damgasını çoktan yemişsinizdir.

Bunlar öğrenci olarak haklarınızı istediğinizde de değişmez, memur olarak da… Bir doktor günde ne kadar saat çalışacağına kendi karar veremez, onun performansına hükümet ve devlet karar verir, tersine olduğunda tabibler odası ülkenin terörgütlerinden biridir.

Hatta devlet sizin kanser olup olmayacağınıza kadar karışır ve her su gördüğü yere termik santraller yapmaya kalkışır. Siz köylü olarak buna karşı çıkar direnirsiniz ama boşuna, kanser olup olmayacağınıza devlet çoktan karar vermiştir ve karşı çıkan köylü çoktan terörgüt üyesi olmuştur.

İnsanları terörist ve örgütlerini terörgüt olarak tanımlamaya başladığınızda bunun önüne geçemezsiniz artık, siyasi partiler bile terörgüt partiler sınıflandırmasına tabii tutulurlar. Bunun çözümü kolaydır, o partiyi kapatırsın, gerektiğinde milletvekillerini hapse atarsın, olur biter. Sorun çözülmüş müdür, hayır sorun çözmek gibi bir derdi olmaz oligarşinin, demokrasi adına savaşım verenleri hapse atmak yeterlidir onun için. Çünkü karşı tarafı terörist ve terörgüt üyesi diye afişe ettikten sonra o halka demokrasi adına yaptığını anlatmaya başlar.

İşte zurnanın zırt dediği yer burasıdır. Demokrasi adına yaptığını söyledikten sonra onun tırörgüt kurma yetkisi doğmuş olur. Tırörgüt üyeleri tırlarla çalışan bir örgüttür. Yiyecek ve giyecek yardımı yapmak için tutulur bu tırlar. O kadar nüfusu doyurup giydiremeyeceğini anlar bu demokratörler. O zaman çözüm kolaydır, giydiremeyeceğinden ve doyuramayacağından fazlasını öldürür, rahatlarsın. Çünkü öldürmediklerini giydirip, beslediğini dünya kamuoyuna açıklama şansın vardır. Kimse kalanı öldürmek için tırlara koyduğun silahları farketmez, zaten görmemiştir bile. Ama bir aklı evvel bunları farkeder ve seni deşifre ederse, elin ayağın birbirine dolaşır ve bunu yapan devlet görevlilerini de hemen terörist sınıfına sokup terörgüt üyesi yaparsın.

Ben de şu an aynı durumdayım, Kürt sorununa demokratik bir şekilde yaklaştığımdan bir HDP’li olarak terörgüt üyesiyim. Ben terörgüt üyesi olarak kürtlerin ana dilini kullanabilmelerini savunurken karşımda bunu savunanları öldüren yada öldürten bir tırörgüt var. Ülke terörgütlülerle tırörgütlüler arasına sıkışmış kalmış durumda. Bu arada söylemeden edemeyeceğim, tırörgütün başı da tırlatmış durumda…