Nüfusunun çoğunluğu Rus olan olan Kırım Ukrayna'nın Moskova yanlısı Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç'in düşmesinden bu yana bölgedeki gerilimin odak noktası oldu.

Ukrayna'nın özerk Kırım Cumhuriyeti'ndeki parlamentoda yapılan oylamada resmen Rusya Federasyonu'nun bir parçası olma kararı alındı.

Parlamento, kararın 16 Mart'ta Kırım halkının oyuna sunulacağını açıkladı.

Ancak Ukrayna'nın geçici başbakanı Arseniy Yatsenyuk bu kararın anayasal dayanaktan yoksun olduğunu söyledi.

"Rusya'nın endişeli komşuları" başlıklı yazıda, Litvanya cumhurbaşkanının Rusya'nın Kırım'a müdahelesini bir ilk adım olarak gördüğü hatırlatılıyor.

Bu değerlendirmeye göre, Rusya Kırım'ı ilhak etmesi ardından, Baltık cumhuriyetlerini de topraklarına katma arayışı içine girecek.

Ancak değerlendirmeyi kaleme alan Mary Dejevsky'ye göre böyle bir ihtimalden en az korkması gerekenlerin Baltık cumhuriyetleri olduğu belirtiliyor.

Yazıda, Sovyetler Birliği döneminde dahi Baltık cumhuriyetlerinin ilhak edilmesinin hukuksal temelinin zayıf olduğunun teslim edildiği ve bu üç cumhuriyete birlikten ayrılma hakkının verildiği kaydediliyor.

Yazıda AB ve Nato üyeliklerinin olası bir ilhak girişimine karşı koruma sağlayacağı da kaydediliyor.

Rusya'nın Asya'daki komşularına bir ilhak girişiminde bulunmasının da yarardan çok dert getireceği belirtiliyor.

Cezayir'de sorunlu cumhurbaşkanlığı seçimi

Sunday Times cumhurbaşkanlığı seçimine hazırlanan Cezayir'de son tartışmaları aktarıyor.

Tartışmaların odağında Abdülaziz Buteflika'nın dördüncü dönem adaylığı var.

Gazete 26 yaşında Hamid adında bir mühendisin şu sözlerini aktarıyor: "Buteflika 77 yaşında, ağır hasta ve nadiren kamuoyu önüne çıkıyor ama dördüncü dünem cumhurbaşkanlığı için aday oluyor; başka bir ülkede olsa bu durum bir komedi konusu olurdu ama Cezayir'de gerçeğin ta kendisi".

24 yaşındaki öğretmen Ayşe ise şöyle diyor: "Ülkemizi alay konusu haline getirdi; 15 senedir iktidarda ve ülke berbat halde".

Haberde seçimde hile yapılacağı iddialarının da dile getirildiği belirtiliyor.

Yakın dönemde oldukça kanlı bir iç savaş yaşayan ülkenin "Arap Baharı" dalgasına katılmadığı, ancak seçimde hile yapılırsa Cezayir'in yeniden kaosa sürüklenebileceği uyarısında bulunuluyor.

Nijerya'da islamcı ayaklanma

Observer Nijerya'daki son duruma iki tam sayfa ayırıyor.

Gazeteye göre, İslamcı ayaklanmanın giderek kızıştığı ülke "savaş hali" yaşıyor.

Gazete, Afrika'nın en kalabalık ülkesi olan ve geleceğin ekonomik güç merkezi olarak görülen Nijerya'nın kanlı bir çatışmanın içinde olduğunu belirtiyor.

Nijerya Cumhurbaşkanı Goodluck Jonathan geçen Mayıs'ta Borno ve diğer iki eyalette olağanüstü hal ilan etti.

Orduya radikal İslamcı Boko Haram örgütünün beş yıldır sürdürdüğü silahlı saldırılara karşı koyabilmesi için ek yetkiler tanındı.

Buna karşın Boko Haram saldırılarını arttırdı.

Örgüt neredeyse her gün saldırılar düzenliyor.

Çatışmalarda şimdiye dek binlerce kişi ölürken, yüzbinlerce kişi evlerini terk etmek zorunda kaldı.

Observer'a konuşan risk analisti Antony Goldman örgütün çok acımasız olduğunuö aralarında okullar da olmak üzere, yumuşak hedefleri vurmaktan imtina etmediğini belirtiyor.

Boko Haram, yerel Hausa dilinde batılı eğitim yasak demek.

Grup, hükümeti devirmek ve ülkenin kuzeyinde bir İslam devleti oluşturmak için mücadele ediyor.

Boko Haram genellikle Hıristiyanlar ve hükümeti hedef alsa da, şiddet olaylarında biçok Müslüman sivil de hayatını kaybetti.

Observer Nijeryalı bazı yorumcuların üklenin güvenlik güçlerinin bu tür bir mücadeleye hazırlıklı olmadığını ve "modası geçmiş" yönetemlerle karşılık verildiğini söylediğini aktarıyor.

Kaybolan uçak terör saldırısına mı hedef oldu?

Sunday Telegraph dün 239 yolcu ve mürettebatla Güney Çin Denizi'nde kaybolan Malezya Havayolları uçağının terör saldırısına hedef olup olmadığını sorguluyor.

Malezya'nın başkenti Kuala Lumpur'dan Pekin'e giderken Malezya ve Vietnam arasında radarlardan kaybolan Malezya Havayolları uçağını kalkışın ardından radarlardan kaybolmuştu.

Vietnam hükümetinin internet sitesinde yapılan açıklamaya göre uçak Vietnam'ın güneyinde radardan kayboldu.

Uçağın son olarak Ca Mau Körfezi'nde görüldüğü kaydedildi.

Gazete uçaktaki iki kişinin çalınmış pasaportla seyahat ettiğini bilidiriyor.

Sunday Telegraph yetkililerin terörist saldırı ihtimalini dışlamadıkları da kaydediliyor.

Uçaktaki yolcuların 14 farklı ülkeden olduğu bildiriliyor.

Yolcuların 152'sinin Çinli, 38'inin Malezyalı, altısının Endonezyalı ve sekizinin Avustralyalı olduğu açıklandı.

Uçağın kaybolduğu sırada 10,700 metre yükseklikte seyrettiği ve pilotların herhangi bir sorundan bahsetmediği vurgulandı.

Gazete ismini vermediği bir ABD istihbarat görevlisinin henüz terör saldırısı olasılığına ilişkin somut bir veri olmadığını söylediğini de aktarıyor.

Malezya Havayolları bölgenin en büyüklerinden biri ve her gün 80 farklı noktaya yaklaşık 37 bin yolcu taşıyor.

Terör saldırısı ihtimalini gündeme getiren bir unsur uçağın gitmekle olduğu Çin'de geçen hafta yaşanan olaylar.

Ülkenin güney batısındaki Kunming'deki terör saldırısında 33 kişi ölmüş, 143 kişi yaralanmıştı.

Çin medyasının "Çin'in 11 Eylül'ü" olarak tanımladığı saldırının sorumlusu Uygur ayrılıkçısı militanlardı.