Haber Merkezi

6. İzmir Turizm Ödülleri’nin sahiplerini bulduğu İzmir Arena’daki geceye damgasını, bu yılın özel ödülüne layık görülen Avrupa Türkiye Turizm İş Konseyi Başkanı ve aynı zamanda dünya devi seyahat acentesi TUI Türkiye Temsilcisi Hüseyin Baraner vurdu. Ödül sahipleri arasında kürsüye gelen tek konuşmacı olan ve yaptığı konuşmada İzmir turizmi ile ilgili görüşlerini dile getiren Baraner, İzmir’in sadece Agora ve Oteller Sokağı 
ile fuar alanına kurulacak dev sağlık merkezi sayesinde turizmde beklediği ama bir türlü yapamadığı atılımı gerçekleştirebileceğini söyledi.

BEN BU ŞEHİRDE YETKİLİ OLSAM ..
.

Ödül töreni sonrasında, plaket töreni öncesinde kürsüye gelen Hüseyin Baraner konuşmasında, İzmir’in bu koşullarda belki yüzde 10-20 daha fazla pazarlanabilineceğine dikkat çekerek, “Bir büyük pazarın insanı olarak, 36 yıldır Avrupa’da ve diğer ülkelerde pazarlamacı olarak görev yapan bir insan olarak sadece iki önerim olacak. Ben bu şehirde yetkili biri olsam, ilk önce Agora ve çevresini temizler, aydınlatırım. Bütün otellerden buraya gece yürüyüşü yapılmasını sağlardım. İkincisi şehrin göbeğindeki mevcut fuar alanı. İzmir’in büyük şansı. Buraya Akdeniz bölgesinin en büyük kaplıcasını yapardım. 8-10 bin metrekarelik çok modern bir tesis. Farklı üniteleri Osmanlı, Ege, Yunan ve Roma mimarisiyle yapılacak, yaklaşık 10 bin kişinin aynı anda hizmet alacağı bir sağlık buluşma merkezi kurardım. Bu tip yatırımlar ve düşünceler İzmir’deki destinasyonları canlı ve heyecanlı kılar. Canlı ve heyecanlı destinasyonlar ve merkezler ise daha kolay pazarlanabilir” diye konuştu.

AGORA GECE YÜRÜYÜŞLERİ İÇİN IŞIKLANDIRILMALI, OTELLER SOKAĞI TURİZME KAZANDIRILMALI

Tören sonrasında kürsüden dile getirdiği konuları detaylandıran Hüseyin Baraner ilk olarak Agora’la değindi ve şöyle konuştu:

“Turizmde pazarlar çok acımasız bir hale geldi. Dünyadaki ülkeler, şehirler ve destinasyonlar ‘En iyi yer benim, bana gelin’ diye büyük bir yarış, toplumlararası tatlı bir savaşın içinde. Dolayısıyla İzmir’in de kendine bir bakması lazım. ‘Gerçek anlamda ben, tabii çok önemli değerlere sahibim ama bunları ne şekilde turiste sunuyorum’ demesi lazım. Benim ilk önerim şu: Kürsüden de dile getirdiğim gibi, artık Agora’nın etrafının temizlenmesinin bitirilip, o çirkin otoparkın da yıkılması gerek. Orası aydınlatılsın, gece şehir merkezinde kalan turistler yürüyüş yapsın. Tarihi dolu dolu yaşasınlar. İzmir’e geldiklerine sevinsinler, özel bir şey yaşadıklarına inansınlar. İzmir’in şehir merkezi çok güzel. Yatırımcıyı da cezbedecek edecek bir alan. Agora’ya paralel olarak yine o oteller sokağı canlandırılsın. Orada geleneksel Türk mutfağı sunulabilir. Belki küçük meze restorantları açılabilir. İtalya’da olduğu gibi, 3-5 odalı çok küçük otellerde, o oteller sokağında değişik sunumlar yapabilir. Ama bunları ucuz otellere dönüştürmeyelim, biraz da zorlamak lazım. Aslında İzmir’in yaşam tarzını ve felsefesini İzmir’de her sokağa sokmak lazım.”

AKDENİZ’İN EN BÜYÜK SAĞLIK MERKEZİ

Sözü son olarak fuar alanına getiren ve Avrupa’nın ve dünyanın önemli şehirlerinde buna benzer büyüklükte bir yeşil alanın hemen hemen hiç kalmadığının altını çizen Baraner, “Yine kürsüden söyledim. Akdeniz’in en büyük Sağlık Buluşma Merkezi. Mevcut fuar alanı çok büyük bir alan. Yeni yerine taşınınca, oraya yaklaşık 8-10 bin metrekarelik günde 5-10 bin kişinin girebileceği, Türk, Selçuklu, Grek, Roma ve Osmanlı tarzındaki mimarisinde olan çok güzel bir tesis yapılabilir. Akdeniz’in en büyük talasso, kaplıca, spa, dinlenme, zindelik merkezini kurabiliriz. Avrupa’da olduğu gibi şehirdeki otellerden misafirler, turistler yürüyerek oraya giderler. Dinlenip, yüzüp, kaplıcalarını, talassolarını yapıp otellerine servislerle geri dönebilirler. Bu apayrı bir İzmir tadı verir insanlara. Bunun dışında İzmir’i artık İzmirlilere anlatmamak lazım. İzmir’in güzellikleri, etkinliklerini, yemeğini, tadını, dışarıya taşımak lazım. Belki Almanya’da bir İzmir Festivali, İngiltere’de bir İzmir haftası yapmalı. Yemeklerimizle, eğlencelerimizle. Hepimizin de oraya gitmesi lazım. Çünkü sadece destinasyonun olduğu noktada tanıtım ve pazarlama olmaz. Pazarın kendisine gideceğiz. Üstelik bir kere de değil. Nasıl ki bir insan yaşamak için devamlı nefes alıyorsa, İzmir’i de pazarlayabilmek için devamlı tanıtım ama ondan daha çok da pazarlama yapmamız lazım. Yapılan tanıtım bir kerelik olursa sadece İzmir medyasında konu oluyor ama İzmir’e pek faydası olmuyor” dedi.