Cuma ve Cumartesi günleri Konak Belediyesi Türkan Saylan Kültür Merkezi Sanat Galerisi’nde ‘İzmir.. Güzel Şehir, Güzel İnsanlar.. Mazide ve Bugün..’ adlı karma sergide Atina’daki Egaleo Küçük Asya Kültür Müzesi'nden getirilen tarihi fotoğraflar ve el sanatları ürünleri sergilendi. Serginin açılışı sonrası düzenlenen anma töreninde duygusal anlar yaşandı. Gecenin finalinde; İzmir Metropoliti Samaras Barholomeos attığı haçı denizden çıkaran Selanikli Hristos, “Bir yazar der ki: ‘Sadece aptallar ve ölüler unutur, ama yaşamın ışığı ve nefesi olan herkes dayanır ve hatıralarıyla devam eder.’ Siz de hatıraları çok iyi yaşattınız” dedi.

‘İZMİR.. GÜZEL ŞEHİR, GÜZEL İNSANLAR.. MAZİDE VE BUGÜN..’

Konak Belediyesi ve Yunanistan’dan Egaleo Küçük Asyalılar Derneği işbirliği ile gerçekleştirilen ‘İzmir.. Güzel Şehir, Güzel İnsanlar.. Mazide ve Bugün..’ adlı karma sergi Konak Belediyesi Türkan Saylan Kültür Merkezi Sanat Galerisi’nde sanatseverlerle buluştu.



Sergi açılışını Yunanistan İzmir Başkonsolosu Argyro Papoulia, Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş, Egaleo Belediye Başkanı Dimitris Birbas, Egaleo Küçük Asyalılar Derneği Başkanı Yannis Kutulya, İzmir Metropoliti Samaras Barholomeos, Eritre Episkoposu ve aynı zamanda İzmir Rum Ortodoks Kilisesi Başrahibi Kyrillos Sykis, Yunanistan Kültür ve Spor Bakanlığı Attika Bölge Başkanı Rena Duru, İzmir Rum Kültür ve Düşünce Derneği Kurucu Başkanı Yorgo Teodoridis, İzmir Rum Ortodoks Cemaati Başkanı Teodora Hacudi, Ege Bölgesi Türk-Yunan Sanayici ve İşadamları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Nikola Hacudi, işadamı Dimitris Bouboulis, Atina Teknoloji Eğitim Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Yorgos Panagiatis, Küçük Asyalılar Derneği Genel Sekreteri Elsavet Laletseoglu, derneğin yönetim kurulu üyeleri Dina Kalliontzi ve Athina Daskalaki, Egaleo Küçük Asyalılar Derneği üyeleri ile İzmir’de yaşayan Ortodoks topluluğu üyeleri ve Türk misafirler katıldı.

SERGİNİN ANA OBJESİ 100 YILLIK BİR ANAHTAR OLDU

Sergide; İzmirlilerle paylaşılmak üzere, 2010'da açılışı yapılan Atina’daki Egaleo Küçük Asya Kültür Müzesi'nden getirilen eski fotoğraflar ve el sanatları ürünleri yer aldı. Serginin gezilmesinin ardından bir konuşma yapan Atina Teknoloji Eğitim Enstitüsü / Eski Eserlerin Konservasyonu ve Sanat Eserleri Bölümü (Technological Educational Institute of Athens / Department of Conservation of Antiquities and Works of Art) Öğretim Üyesi Prof. Yorgos Panagiatis,



“Sevgili dostlarımızla burada bulunmak çok büyük bir ayrıcalık ve mutluluk. Sadece burada bulunmak değil, bu gerçekleşen etkinliğin bir parçası olmak da ayrıcalık. Bizler Atina’da kurulu bir enstitünün iki kurumundan biriyiz. Tarihi eserlerin ve eski fotoğraflarının korunduğu bir kurumuz. Bu gördüğünüz kültürün eserlerinin ve benzerlerinin onarılması ve korunmasını gerçekleştiriyoruz. Burada göstermek istediğimiz şey geleneksel kültürdür. Şayet bugün, burada gördüklerinize baktığınız zaman, bazı şeyleri hissedebiliyorsanız ve anıları yaşayabiliyorsanız, ki tıpkı bu serginin adının olduğu gibi, bu kenti ve bu kentin insanlarını güzel yapan anıları hissedebiliyorsanız, demek ki bizler bunu başardık, başarılı olduk. Çünkü Küçük Asya’lıların hepsi güzel insanlar (Yunanistan’da Anadolu’ya Küçük Asya da deniliyor). Bu sergide eksik bir şey vardı. Biz bu sergiyi tasarladığımız zaman ana objesinin ne olacağını çok düşündük ama karar veremedik. Bu obje bir şekilde dün (Alaçatı ziyaretinde) bulundu. Şu gördüğünüz tarihi anahtar. Bu sergideki eksikliği tamamlayabilmemiz için sizlerden bir şey rica ediyorum. Lütfen buradaki bloknota bu anahtarın isminin ne olabileceğini konusunda içinizden ne geliyorsa yazmanız. Bir anahtar açar kapatır, insanları birleştirir, duyguları bir araya getirir. Artık kalem sizde ve bilin ki buraya yazacaklarınız başka bir tarihin başlangıcı olacak” diye konuştu.

Bu konuşmanın ardından toplantı salonuna geçildi. Burada yaklaşık 100 kişinin izlediği toplantı, İlhan Şeşen ve Vasiliki Papayorgiu’nun seslendirdikleri ‘Rüzgar’ adlı parçanın slayt gösterisiyle başladı, sunum ve konuşmalar yapıldı.

BU ŞEHRİN GÜZELLİĞİNİN İNSANLARINDAN KAYNAKLANDIĞINA İNANIYORUZ

Egaleo Küçük Asyalılar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Dina Kalliontzi’nin, arka fondaki Türk ve Yunan bayrakları önünde konulan kürsüden yaptığı duygusal ilk konuşma salonda bulunanların gözlerini yaşarttı. Kalliontzi şöyle konuştu:

“Sözlerini bir Yunan bayanın yazdığı, müziğini ise bir Türk'ün bestelediği, özgürce, sınır tanımaksızın esen rüzgarın gücünü anlatan mükemmel bir şarkıydı bu. İnsanlar da rüzgar gibi özgür düşünme, yolculuk etme ve fikir, duygu alışverişinde bulunma gücüne sahipler. Bu sebeple bu rüzgar bugün bizi buraya getirdi. Alaçatalı (Yunanlılar Alaçatı’ya Alaçata diyorlar) olan büyükannem, ‘Doğduğun, büyüdüğün ve yaşadığın, ilk aşkınla tanıştığın, önemli anlar yaşadığın bir şehirden ayrılmak zor bir karardır. Ne zaman döneceğini, bir daha kaldırımlarında yürüme, güllerini ve yaseminlerini, kadifelerini ve fesleğenlerini koklama şansına sahip olup olmayacağını, bu topraklarda başka anılar yaşayıp yaşamayacağını bilmemek ise bu kararı daha da zorlaştırıyor. Yaklaşık bir asır sonra bu arzu eyleme dönüştü ve sizin verdiğiniz (Sema Pektaş’a hitaben) ‘Evet’ cevabıyla bu eylemi gerçekleştirmek bize nasip oldu. 2017 yılının; çıkar ve fanatizm adına savaş ve şiddet olaylarının yaşanmadığı, masum insanların kurban edilmediği ve topraklarından koparılmadığı barışçıl bir yıl olmasını diliyoruz. Sizinle bu buluşmamıza ‘İzmir güzel şehir.. Güzel insanlar.. Mazide ve bugün’ ismini verdik. Mazide ve bugün.. Çünkü atalarımızın burada doğup, sizin atalarınızla birlikte yaşadığı bu şehrin güzelliğinin, geçmişte olduğu gibi, bugün de insanlarından kaynaklandığına inanıyoruz. Bu insanlar bizi tanımadıkları halde bizi kucaklayarak, dedelerinin eski komşularını tanımak ve bizim rüyamızı gerçekleştirmek için bizi burada karşıladılar. Bu nedenle sizlere çok teşekkür ediyoruz.”

İNSAN HAYATLARI FOTOĞRAF KARELERİNDE

Serginin küratörü Athina Daskalaki slayt eşliğinde yaptığı konuşmada, *Sergide yer alan fotoğraflar ve el sanatları ürünleri müzemizden geliyor. Fotoğraflar insanların hayatını gösteriyor. Koleksiyonumuzda portre ve aile resimleri var. Bazen fotoğrafların arkasında ailelere hakkında enformasyon vardı. Küçük detaylar, doğum tarihleri, hatta maniler yer alıyordu. Bu fotoğraflar adeta not defteri gibiydi. Zaman içerisinde seyahat edenlerin, birer not kağıdı olarak kullandığı fotoğraflar adeta o günlerin birer ispatı ve zamanın bir hatırası gibiydi. Bazen de bir okulun inşasında veya gündelik hayattan kareler var. Hiçbir yerde göremeyeceğiniz fotoğraflar bunlar” dedi.

BİZİM İÇİN KÜLTÜR; FANATİK MİLLİYETÇİLİK İÇERMEYEN ANILAR DEMEKTİR

Ardından kürsüye davet edilen Egaleo Küçük Asyalılar Derneği Başkanı Yannis Kutulya, Egaleo’nun Atina’nın bir bölgesi olduğunu, derneklerinin de geleneği ve kültürü seven ve saygı duyan bir dernek olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:

“Derneğimiz uzun yıllardır birçok alanda faaliyet göstermektedir. Geleneği korumaya ve gençleri kültürle iç içe tutmaya çalışıyoruz. Derneğimizde dans, koro, geleneksel türküler ve Türk dili kursları veriyoruz. Ayrıca derneğimizin müzesinde geleneksel eşyalar bulunmakta. Bunun yanı sıra çok sayıda masal, yemek tarifi ve geçmişte İzmir ve civarında yaşayan sevdiklerimizin fotoğraflarına yer veren bir kitap yayınladık. Bu fotoğraflardan bazıları ziyaret ettiğiniz fotoğraf sergisinde yer alıyor. Bizim için kültür; fanatik milliyetçilik içermeyen anılar ve aynı dili konuşmaksızın anlaşabilen insanlar demektir.

FOTOĞRAFTAKİ İNSANLAR SEVDİKLERİ YERLERİ GÖRMELİLER

Bu ziyaret, arkadaşım Dina’nın ortaya attığı fikir sonucu gerçekleşti. Bir yıl önce bana ‘Eski fotoğraflardaki bu insanları oraya götürmeliyiz, sevdikleri yerleri yakından görmeliler’ demişti. Bu fikri herkes çok sevdi. Beklentiler yüksekti. İzmir bizi davet ediyordu. Böylece bizi ayıran denizi yani Ege’yi aştık. Fanatik milliyetçiliğe ve teröre rağmen biz buradayız.

SOTİRİU, HİÇ GÖRMEDİĞİ DENİZİ NEHİR GİBİ HAYAL EDİYORDU

‘Benden Selam Söyle Anadolu’ya adlı kitabında Dido Sotiriu şöyle yazar:

İzmir’e yapacağım bir seyahat, aylar evvel benim hayallerimi canlandırıyordu. Denizin düşüncesi beni heyecanlandırıyordu. Çünkü o güne kadar denizi hiç görmemiştim. Aydın’da sadece nehirler vardı. Bunlar da benim aklımda daha büyük, daha uzundu ve nehirleri deniz gibi hayal ediyordum. Ama bizim arabamız İzmir iskelesine vardığı zaman denizi görünce şaşırdım. Gerçek beklentilerimden daha güzeldi. Gözlerim açık kaldım. Ufukta Kordelio’da (Karşıyaka) gökyüzünde pembe bir renk vardı ve ışık deniz yüzeyinde yansıyordu..

BU YENİ MAHALLE, YASEMİN VE BAHARAT KOKAN EGALEO’DUR

Hepimiz insanız, Yunan veya Türk, Türk veya Yunan değil. Bu şehrin sokaklarında çeşitli etnik gruplar, kültürler ve dinler bir arada yaşamakta. Biz bugün kendimizi yeniden bir mahallenin sakinleri gibi hissetmek için burada bulunuyoruz. Sergideki fotoğraflar bizim ve sizin insanlarınızın fotoğrafları. Her yüzün bir hikayesi ve bir anısı var. Bu büsbütün bir dünyadır ve hep birlikte bir mahalle oluşturur. Bu yeni mahalle, burasının da olduğu gibi yasemin ve baharat kokan Egaleo’dur. Bize yeniden kendimizi evimizde hissetme fırsatını verdiğiniz için size teşekkür ederiz. Bizi en iyi şekilde karşıladınız ve bize bir hayalimizi gerçekleştirme imkanı tanıdınız. Bunu her zaman hatırlayacağız.”

Bu konuşmaların yapılması esnasında ve konuşma aralarında, geleneksel türküler öğretmeni Vivi Vutsela, metinler Mirsini Saka’ya ait 100-150 yıl öncesi İzmir şarkıları söyleyerek eşlik etti. İçtenlikle alkışlanan bu sunumun ardından etkinlikle ilgili protokol konuşmalarına geçildi.

ALAÇATILI BÜYÜKANNEMDEN DUYDUĞUM HİKAYELERİNİ TEKRAR YAŞADIM



İlk olarak kürsüye gelen Yunanistan İzmir Başkonsolosu Argyro Papoulia, Perşembe günü İzmir Adliyesi’ne düzenlenen terör saldırısından bir gün sonra bu etkinliği gerçekleştirdiklerini belirterek, “Biz İzmirlileri derinden yaralayan bu iğrenç saldırının gölgesinde bu etkinlik gerçekleştirilmek durumunda kaldı. En içten duygularımla dün kaybettiğimiz polis memuru ve adliyede görevli memurun ailelerine başsağlığı dilemek istiyorum” dedikten sonra şunları söyledi:

“Bugün Ortodoks inancı için çok önemli bir gün. Tarihi Aziz Voukolos Kilisesi’nde ayinimizi gerçekleştirdikten sonrasında da Kordon’da haç atma törenini yaşama imkanına sahip olduk. 95 yıl süren bir sessizliğin sonrasında bugün ilk defa haç hepimizin çok sevdiği İzmir’in değerli Metropoliti Sayın Bartholomeos hazretleri tarafından denize atıldı. Bugün burada Konak Belediyesi’nin bu mekanında bulunmaktan da ayrıca mutluluk duyuyoruz. Egaleo Küçük Asyalılar Derneği’nin bu güzel fotoğraf ve obje sergisinde beraberiz. Muhteşem başlığı olan bir sergi bu: ‘İzmir güzel şehir.. Güzel insanlar.. Mazide ve bugün’. Hepimiz bu sergiyi görmeyi büyük bir merak ve istekle bekliyorduk. Tarihi anlamanın yanı sıra çok önemli mesajlar da verildi. Ülkelerimiz ve halklarımız arasında barış ve işbirliği mesajıydı bu. Ataları bu topraklarda yaşamış Yunanlılar burada. İzmir ve İzmir’in çevresinde farklı yerlerden kökleri olan insanlar. Kökleriyle ve İzmir’le büyük gurur duyan insanlar. Mesajımız çok açık ve nettir. Bizler barış içinde yaşamak isteyen iki halkız. Bu serginin İzmir’i, iki ülkeyi ve halkı birleştiren başka bir özelliği daha var. Bu geniş coğrafya içinde, bu zorlu dönemde, bu şehirde iyi Türk - Yunan ilişkileri adına gerçekleştirilen bu etkinlik, bölgemizdeki tüm ulusların, halkların barış içinde yaşayabileceklerinin bir göstergesidir. Sadece barışçıl bir iş birliği içerisinde birlikte hareket edebilir ve ortak fırsatları avantajlara çevirebiliriz. Bu atalarımıza verebileceğimiz en anlamlı onur ve en iyi anma olacaktır. Buradan zor koşullarla gidip, zor hayatlar yaşayan o insanlar çalıştılar, çabaladılar. Çocuklarına ve torunlarına güzel şeyler öğrettiler ve iyi bir miras bıraktılar. Ben bugünkü sergiden çok etkilendim ve farklı duygular içindeydim. Çünkü çocukluğumda duyduğum hikayeleri bir daha yaşadım. Aslen İzmirli olup Ayvalık’ta yaşayan dedemin hikayeleri ve Alaçatılı olan büyükannemin hikayeleriydi bunlar. Özellikle Konak Belediye Başkanı’mıza verdiği destek ve tahsis ettiği bu alanlar için tekrar teşekkür etmek istiyorum. Teodora Hacudi’ye de çok teşekkür ediyorum, kültürel etkinliklerde hep destek olduğu için. Dernek başkanına, bir önceki başkana, bütün yönetim kuruluna ve üyelerine, bu etkinliği gerçekleştirmek için yaptıklarından dolayı teşekkür ediyorum. Sayın Dernek Başkan’ım, size de şunun sözünü vermek istiyorum; madem ki, ‘Bugün bir objeden, o tarihi anahtardan yeni bir serginin hikayesi çıkacak, ilhamını aldık’ diyoruz. Ben de yenilenen başkonsolosluk binamızda bu sergiyi açmanın sözünü buradan size veriyorum. Bugün hep birlikte gezdiğimiz yeni başkonsolosluk binası inanıyorum ki güzel İzmir’in, güzel Kordon’un estetiğini de arttıracaktır. Sizlere tekrar hoş geldiniz diyor ve Türkiye’nin bu misafirperver kenti İzmir’e tekrar gelmenizi bekliyorum.”

BUGÜN; KOPMAZ BAĞLARLA BİRBİRİMİZE BAĞLI OLDUĞUMUZU HİSSETTİM



Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş, Başkonsolos Papulya’nın İzmir’de yaşanan menfur olayda terörist saldırı sonucu kaybettiğimiz güvenlik elemanları bir polisimiz ve bir adliye çalışanımız için dilediği başsağlığını büyük bir onurla ailelerine iletmek üzere kabul ettiğini belirterek başladığı konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bu konudaki başsağlığı mesajları gerçekten önemliydi. Büyük üzüntü içerindeyiz ve son zamanlarda artan terör ve şiddet olayları, bölgede yaşanan savaşın etkileri ve mültecilerin Türkiye’deki özgürlüklere yaptığı olumsuz etkiler nedeniyle zor bir dönem geçiriyoruz. Bu zor dönemde sizin ziyaretiniz anlamlı. Bu topraklarda büyük zenginlikler var ama büyük savaşlar da yaşandı. Bu topraklardan kopan büyük dedeleriniz, atalarınız yeni bir yurt edindiler. Bu savaşların acısını başka topraklarda, büyük dedelerinizin anlattığı anılarla yaşayan sizlerin bu ziyareti, hem o anıları yaşamak, hem o toprakları görmek açısından anlamlıydı. Bizler; savaşın acılarını büyükanne ve büyükbabalarından duymuş ve öğrenmiş bir nesiliz. O yüzden savaşların yerini barışın almasını, var olan ortak zengin kültürümüzü, birlikte daha da çok zenginleştirmemizi, birlikte şarkılar söyleyip, birlikte bayramlar kutlamamızın, insanlık için en doğrusu olduğunu biliyoruz. Bugün Sayın Egaleo Belediye Başkanı Birbas ve dernek yöneticileri beni ziyaret ettiğinde; ben de bizi birleştiren denizin üstünden esen rüzgarın, topraklarımızın toz zerrelerini, ağaçlarımızın çiçek tozlarını bizlere, sizlere getirdiğini, bizim kopmaz bağlarla birbirimize bağlı olduğumuzu içimde hissettim, sunuşun başındaki şarkıda olduğu gibi. O yüzden şimdi barış şarkıları söylemek, barışın ne kadar güzel bir şey olduğunu göstermek bizim görevimiz. Bu coğrafyanın buna ihtiyacı var. Bu duygular içinde size tekrar ‘Hoş geldiniz’ diyorum”

ÖKSÜZ BÜYÜKANNEME VE KIZ KARDEŞİNE TÜRK KOMŞULARI BAKMIŞLAR



Egaleo Belediye Başkanı Dimitris Birbas, bu sergiyi açma girişimleri nedeniyle Küçük Asyalılar Derneği’ni ve gerçekleşmesini sağlayan Yunanistan ve Türkiye’deki herkesi kutlayarak başladığı konuşmasında, “Burada Egaleo’yu temsilen Belediye Başkanı olarak bulunmak büyük bir onur, üstelik bu topraklardan giden birçok mübadilin temsilcisi olmak da buna artı bir değer katıyor. Ayrıca burada dost bir belediyede, dost bir başkanın yanında bulunmakla, bir kez daha anladım ki biz gerçekten dostuz. Bugün beni buraya bağlayan yeni bir hikaye öğrendim. Büyükannem İzmir’de doğdu, Kasaba bölgesinde.

Ben çocukken büyükannem hep Kasaba’da, tren garının arkasında oturduklarını söylerdi. Ama Kasaba dediği yerin burada olduğunu bilmiyordum. Araştırdığımızda, Kasaba’nın bugünkü Turgutlu olduğunu öğrendik ve öyle zannediyorduk. Ama meğerse Basmane’ymiş. Hemen arka sokakların birinde, birkaç sokak içerisinde yaşadıklarını biliyorum. Bu güzel insanlardan bahsediyoruz ama buradan giden güzel insanlar sadece bu gece fotoğraflarını gördüğümüz insanlar değildi. Örneğin

benim büyükannem İzmir’den, Basmane’den ayrılırken bir çocuktu ve kucağında bir bebek vardı. Küçük kız kardeşiydi o bebek. Annesi doğumda, kardeşinin doğumunda ölmüştü. Babası ise askere alınmıştı ve askerde kaybolmuştu. Benim büyük annem kucağında kız kardeşiyle beraber karşıya geçinceye kadar, o güzel insanlar diye bahsettiğim insanlar tarafından bakıldı. Büyükanneme ve kucağındaki kardeşine süt ve yemek veren o sokaktaki Türk komşularıydı. Onlar sayesinde hayata tutunabilmişler, yaşamışlardı” diye konuştu.

TARİHİ ANAHTAR, GEÇMİŞİN KARANLIK BİR ODASINI AYDINLATAN BİR ANAHTAR OLSUN

Konuşmasının devamında savaşlara ve çıkar çatışmalarına bakmaksızın insanların birbirleriyle kardeş kalmaları gerektiğine inandığını söyleyen Dimitris Birbas şunları söyledi:

“Mübadelenin 50. yılında yazılan bir şarkı vardı, bizim hepimizin bildiği bir halk türküsü. İki tarafın da yaşadığı acıları o kadar güzel dile getiriyordu ki. Şarkının bir yerinde şöyle deniliyor; ‘Ben İsa’ya, sen Allah’a inanırsın / Ama ikimiz de deriz hep ‘ah vah’ / Gel beraber bardağımdan bir şeyler iç’.

Şunu söyleyeyim; aşırı uçları, fanatik milliyetçileri bir kenara bırakırsak, iki tarafta da insanlar birlikte barış içinde var olmanın yanında yer alıyorlar. Bugün burada olmamızın sebebi halkların kardeşliğini ümit etmemizdir. Barış, işbirliği, karşılıklı saygı, haysiyet arzu ediyoruz.

Sergide tarihi anahtarın adının ne olması gerektiğini söylediği zaman, benim aklıma gelen tek şey, bu anahtarın geçmişin karanlık bir odasını aydınlatan bir anahtar olması gerektiğiydi. Işığı içeri getiren bir anahtar olsun, ışıkla dolsun geçmişimiz, aydınlıkla dolsun diyorum. Bugün bunun gerçekleşeceğine olan inancım arttı. Konak Belediye Başkanı’mız bize işbirliği için hazır olduklarını söylediğinde, bu ışığın içimize dolacağına inandım.”

İNSANLAR ARTIK YURTLARINDAN AYRILMASIN

Egaleo Belediye Başkanı Dimitris Birbas, yeni bir yılın başında bulunduğumuzdan; 2017’nin barış içinde geçecek bir yıl olması ve artık mülteciliğin olmaması, çünkü bu duyguları kendi içlerinde, ailelerinde hissettiklerinden insanların yurtlarından ayrılmaması temennisinde bulundu.

BU SALONDA BARIŞ İÇİN SÖYLENENLER BENİ DERİNDEN ETKİLEDİ



Son olarak kürsüye gelen İzmir Metropoliti Samaras Bartholomeos, Ortodoks inancı için önemli olan bu günlerde, Rum Ortodokslar ve Türk Müslümanları bir araya getiren bu etkinlikte bulunmasının kendi varlığı için ayrıcalıklı bir onur olduğunu söyledi. Bu tür özel günlerde, barışı destekleyen Ortodoks Kilisesi’nin bir din adamı olarak kendisini daha bir duygusal hissettiğini vurgulayan Metropolit Bartholomeos, “Bugünlerde kiliselerde okuduğumuz dualar barış içindir. İnancımıza göre; Ortodoks Hıristiyanlık inancının başı olan İsa Mesih’imiz aynı zamanda barışın hükümdardır. Bu gece bu salonda duyduklarımdan etkiledim. Çünkü söylenenler içtenlikle söylenmiş barışın sözleriydi. Barışla birlikte yaşamanın temennisiydi. Hem buradaki belediye başkanımızın, hem de Egaleo’dan gelen başkanlarımızın söyledikleri sözler, bu topraklarda barış içinde, anılarımızla yaşayabildiğimizin, birlikte var olmanın örneğini gösterdi. Sema Hanımefendi’nin söyledikleri beni gerçekten yüreğimden, derinden etkiledi. Çünkü sözleri, İlias Venezis ve Dido Sotiriou’nun kitaplarında, eserlerinde de geçiyor. Bu iki yazar, bu iki sanatçı, bu topraklarda, bu coğrafyada Müslümanlarla Hıristiyanların barış içinde geçen hayatlarını yazmışlardı” dedi.

DENİZE HAÇ ATARKEN İZMİR’İMİZDE VE BÖLGEMİZDE BARIŞ OLMASI İÇİN DUA ETTİM

“Bugün bu toplum önünde, bir itirafta bulunmama izin vermenizi istiyorum” diyerek sözlerini sürdüren İzmir Metropoliti Bartholomeos devamında şunları söyledi:

“Bu topraklarda yaşayan Ortodoks Hıristiyanların ilişkileri Türk Müslümanlarla çok iyiydi. Kiminle mukayese ediyorum? Diğer Hıristiyan mezhepleri Katolikler ve Protestanlarla mukayese ettiğimiz zaman, biz Ortodoks Hıristiyanların Türk Müslümanlarıyla olan ilişkileri hepsinden iyiydi. Bugün bizler için önemli olan Theofania Bayramı’mızda (Ta Fota Yortusu) Müslümanlar ve Hıristiyanların bir arada olması bunun güzel bir örneğidir. İlias Venezis ve Dido Sotiriou da kitaplarında bundan bahsetmiştir. Ortodoksların büyük dini bayramlarında, Türk Müslümanların onları evlerinde ziyaret ettiği, hatta onlara hediyeler getirdiğini, örneğin Paskalya Yortusu’nda kırmızı yumurtalar getirdiğinden bahseder yazarlar. Bizler de Şeker Bayramı’nda Müslüman kardeşlerimizi ziyaret eder ve onlara tatlılar götürürdük. Şimdi karşımda iki belediye başkanını yan yana otururken görünce, geçmişte bu yaşananların tekrarını yaşadığımıza inanıyorum. Bu dönemlerde bizim gerçekten ihtiyacımız olan şey tam da bu. Sevgiye ve kardeşliğe ihtiyacımız var. Sema Hanımefendi’ciğim şuna inanmanızı gerçekten yürekten istiyorum; dünden beri (İzmir Adliyesi’ne yapılan terör saldırısını kastederek) hepimiz sizlerle aynı acıyı ve üzüntüyü paylaşıyoruz. Sizin de bildiğiniz üzere buradaki görevimin yanı sıra İstanbul’daki Ekümenlik Patrikhane’de de görev yapıyorum. Orada da Ekümenlik Patrik Hazretlerimizle birlikte, İstanbul’da ve diğer şehirlerde kaybedilen o canların acısını hissediyoruz ve acınızı paylaşıyoruz. Bunun öyle sadece lafın gelişi söylenmiş bir şey olduğunu lütfen düşünmeyin. Bu gerçekten yürekten gelen bir acı ve üzüntü. Çünkü hepimiz Tanrı’ya inanıyoruz. Bir kardeşimiz kaybedildiği zaman hepimiz aynı acıyı hissederiz. Bugün denize attığımız o haç, biz Hıristiyanlar için barışın sembolüdür. İki çizgiden oluşur. Biri dikey, diğeri yatay. Dikey olanı insanın tanrıyla olan barışçıl ilişkisini sembolize ederken, yatay olan kesit ise biz insanların arasındaki barışı sembolize eder. Tam da bu haçın üzerinde bizim dinimizin kurucusu olan İsa Mesih, insanların tanrıyla ve birbirleri arasında olması gereken barışı öğretmek için hayatını feda etti. Ve inanın ki o haçı ben bugün İzmir’in denizine atarken, İzmir’imizde ve bölgemizde barışın olması için dua ettim.”

BAĞLARIMIZ O KADAR GÜÇLÜYDÜ Kİ, ANADOLU İÇLERİNDE ORTODOKSLAR YUNANCA BİLMEZ, TÜRKÇE KONUŞURDU

Sözlerinin sonunda Türk tarafına ve Yunanistan’dan gelen konuklara teşekkür eden

İzmir Metropoliti Samaras Bartholomeos, “Sizleri yürekten tebrik etmek istiyorum. Çünkü Yunanistan’dan gelen bu insanları burada kabul ve misafir ederekten gerçek anlamda barış mesajları veriyorsunuz. Şayet müsaade ederseniz burada bulunan dindaşlarımla ve soydaşlarımla bir şey paylaşmak istiyorum. Onların yanında size, İzmir Ortodoks Cemaati’ne verdiğiniz tüm destek için teşekkür etmek istiyoruz. Ayrıca inancımız için önemli olan bu büyük günde burada bizimle olan Yunanistan’dan gelmiş olan dindaşlarımıza da teşekkür etmek istiyorum. Ve onları tekrar buraya davet etmek istiyorum. Çünkü sizlerin de söylediği gibi, buradan giden atalarınızın bir geleneği vardır. Bu Müslüman kardeşleriyle birlikte yaşama geleneğidir. Ve bu bağ, bu gelenek aslında o kadar büyüktü ki, Anadolu’nun içlerindeki birçok Ortodoks Yunanca’yı bilmiyordu. Sadece Türkçe konuşuyorlardı ve kültürel birliktelikleri çok büyüktü. Hepinize Tanrı’nın kutsadığı bir yeni yıl temenni etmek istiyorum. Tanrı tüm halkları, ülkeleri korusun, hepimizi tüm kötülüklerden uzak tutsun.

YAŞAMIN IŞIĞI VE NEFESİ OLAN HERKES HATIRALARLA DEVAM EDER



95 yıl aradan sonra ilk kez bir metropolit tarafından denize atılan haçı çıkaran Selanikli Hristos ise ilk kez geldiği İzmir’den mutlu anılarla ayrıldı. Gecenin finalinde Hristos, “Bütün bu gerçekleştirdiğiniz, yaptığınız şeyler gerçekten derinden etkileyici. Çok iyi ve tanınmış bir yazar olan Stratis Tsirkas bir esirin hikayesinde ‘Sadece aptallar ve ölüler unutur, ama yaşamın ışığı ve nefesi olan herkes dayanır ve hatıralarıyla devam eder’ diye yazmıştı. Siz de hatıraları çok iyi yaşattınız, teşekkür ediyorum” diye konuştu.

Fulya OMAÇ / Çeşme