Süheyla Kaplan- Hamburg

  

ALMANCA'YA ÇEVRİLEN SERENAD OKUYUCU KARŞISINA ÇKTI

 

Avrupa Parlamentosu (AP) eski Milletvekili  ve işadamı  Vural Öger'in katkısıyla „Hamburg Etnografya Müzesi'nde düzenlenen okuma etkinliğinde, Livaneli gazeteci ve yönetmen Osman Okkan'in sorularını yanıtladı.

 

Livaneli, „“Serenad“ adlı kitabında, Almanların 2. Dünya Savaşı’ndaki Yahudi soykırımını karşılığı ve benzeri olmayan bir olay şeklinde tanımlayarak, 1930’lu yıllarda Türkiye’ye sığınan Alman bilimadamlarının hikayesini ve Türkiye’nin ‘Struma’ ve ‘Mavi Alay’ gibi facialara neden olduğu bir dönemi anlattigini söyledi.

 

Livaneli, Almanya“da Türk edebiyatına ilginin her geçen gün arttığına işaret ederek, ”Buradaki gençler Türkçe dilinde roman okusalar kitaplarımız, Alman yazarların baskısından daha fazla tiraja ulaşır“ dedi.

  

TÜRKİYE'DE ŞİŞLİ DENİLİNCE AKLA SADECE SARIGÜL GELMİYOR!

 
Livaneli, romanında sokakları  çok iyi işlediğini hatırlatarak, Türkiye'nin her sokağının sırlarla dolu olduğunu ifade etti. Livaneli, Gerek Mutluluk, gerek Leyla romanlarında olduğu gibi, Türkiye'nin her sokağı bana hikaye anlatıyor. Türkiye'de her sokak sırlarla dolu. Örneğin Şişli'de Ölçek sokağı sır gibidir. Açıkcası Şişli denilince akla sadece Mustafa Sarıgül gelmemeli dedi.


 CORNELIUS BISCHOFF'TAN DUYGU DOLU ANLAR


Yaşar Kemal, Orhan Pamuk, Haldun Taner, Çetin Öner gibi Türk edebiyatının tanınmış yazarlarını prefesyonel tarzda çevirisiyle Alman edebiyatına kazandıran , Nazi Almanyası döneminde ailesiyle Türkiye'ye sığınan Cornelius Bischoff,  okuma etkinliğinin sonunda Zülfü Livaneli'ye sarılarak, duygu dolu anlar yaşadı.

 

SERENAD 'IN KONUSU :

 

Serenad'da, İstanbul Üniversitesi Halkla İlişkiler bölümünde görevli 36 yaşındaki Maya Duran ile üniversitenin davetlisi olarak Türkiyeye gelen 87 yaşındaki Alman asıllı Amerikalı profesör Maximillian Wagner arasında geçen olayları anlatıyor. 60 yıllık aşkının izini sürmek için profesörün İstanbula gelmesi, hem kendi hem de Mayanın aile sırlarını ortaya çıkarmakla kalmıyor, 2. Dünya Savaşındaki Yahudi soykırımı, Ermeni ve Kürt sorununun yanı sıra Struma ve Mavi Alay facialarında hayatını kaybedenlerin hikayelerini de gözler önüne seriyor.

 

Her şey, 2001 yılının Şubat ayında soğuk bir gün, İstanbul Üniversitesinde halkla ilişkiler görevini yürüten Maya Duranın (36) ABDden gelen Alman asıllı Profesör Maximilian Wagneri (87) karşılamasıyla başlar.

 

1930lu yıllarda İstanbul Üniversitesinde hocalık yapmış olan profesörün isteği üzerine, Maya bir gün onu Şileye götürür. Böylece, katları yavaş yavaş açılan dokunaklı bir aşk hikâyesine karışmakla kalmaz, dünya tarihine ve kendi ailesine ilişkin birtakım sırları da öğrenir.

 

Serenad, 60 yıldır süren bir aşkı ele alırken, ister herkesin bildiği Yahudi Soykırımı olsun isterse çok az kimsenin bildiği Mavi Alay, bütün siyasi sorunlarda asıl harcananın, gürültüye gidenin hep insan olduğu gerçeğini de göz önüne seriyor.