Livaleli konserde yaptığı konuşmada “İsveç’te yaşadığım süreçte yaptığım albümler yurtdışında yaşayan gurbetçiler tarafından kasetlerle Anadolu’nun en ücra köşelerine ulaştırıldı. Benim esas tanınmama ve halkın bana sahip çıkmasına neden oldu dolayısı ile gurbetçilerimize bir şükran borcu olarak bu turneyi yapıyorum. Sizlerin birinci kuşağının çok emeği var benim üzerimde. Paris diğer yerlerden çok farklı. Çünkü Türkiye’de entelektüellerin Osmanlı’nın son dönemlerinden beri iki mekanı var. Biri hapishane biri Paris” diye konuştu.

Livaneli şunları söyledi:

"Her yerde neden veda turnesi diye sordular turne olarak evet ama belki tek tük konserler olabilir. Paris benim yaşadığım, sevdiğim, anılarımın, arkadaşlarımın dostlarımın olduğu bazılarının mezarlıkta yattığı burası böyle bir şehir. Konserin Paris’te olması kadar doğal bir şey yok. Sonsuza kadar konser veremem yaşayacak olan benim bestelerimdir. Bütün konserlerimin sonunda beni unutun ama şarkılarımı unutmayın diyorum. O şarkılardır yaşayacak olan eğer yaşarsa . Nazım’ın dediği gibi ‘çoğum gitmiş azım kalmış’ dolayısı ile bunu sonsuza kadar devam ettirmenin çaresi yok zaten. Besteler şarkılar söylenecektir umarım gelecek kuşaklarda. Kendimi ifade etmeye çalıştım. Hayata karşı dürüst davranmaya çalıştım. Hayatımda büyük zikzaklarım ve sapmalarım olmadı. Aynı ilkeleri savundum. Bu savunduğum ilkelerim her zaman barıştı, kardeşlikti, demokrasi, insan haklarıydı. Kırk yıl öncede bunları söylüyordum. Kırk yıl olmuş Paris’e geleli. İlk konserimi Fransa’da bir bayramda şenlikte  parkta yapmıştım. 84’de üst üste beş konser yapmıştık ParisTiyatr de la Ville’de Unesco çalışmalarım ve Galimarda kitaplarım var. Üç romanım çıktı. Yenileri de çıkacak. Dolayısı ile Fransa’da bir okuyucu kitlesi de var.”