Dünyaca ünlü Fazıl Say ödül töreninden önce kamuoyuna bir duyuruda bulundu. Piyanist Say “Terörün ülkemizde canlar aldığı bu zor günlerimizde böyle bir dayanışma ve kardeşlik içinde olmamızın hepimiz için iyi olacağını düşündüm” ifadelerini kullandı.

Fazıl Say’ın duyurusu şöyle:

“Sevgili dostlar,

Buradan yaptığımız duyurulardan da biliyorsunuz ki, 17 Aralık 2016 günü Bonn'da yapılacak törenle Beethovenpreis ödülünü alıyorum.

Bu ödül elbette bir Beethoven yorumcusuna ve bir besteciye verilen bir müzik ödülüdür, ama aynı zamanda besteci Ludwig van Beethoven'in idealleri doğrultusunda bir ‘insanlık’, ‘insan hakları’, ‘barış’ ve ‘özgürlük’ ödülüdür... Bu konuda, sanatın önüne siyaset geçmemesi için gerçekten Beethoven Akademi de ben de gayret gösterdik.

Türkiye'de bazı çevrelerde bu ödülü almamın rahatsızlıkla karşılanmasına hayret etsek de, ben, içinden geçtiğimiz bu zor günlerde, barış ve kardeşliğimizin ön plana çıkması açısından, Türkiye devletinin hem kültür bakanını hem de dışişleri bakanını bu törene davet ettim.

tekrar ediyorum;

Bu törende hiç bir Devlet veya hiç bir İktidar ile ilgili bir konu geçmeyecektir, tek konumuz sanat ve insanlıktır.

Herkes gelebilir.

Terörün ülkemizde canlar aldığı bu zor günlerimizde böyle bir dayanışma ve kardeşlik içinde olmamızın hepimiz için iyi olacağını düşündüm.

Bu mecralardan henüz bir cevap almadım.

Ayrıca ‘Fazıl Say'ın sanatını ve bu ödüle niye layık olduğunu anlatan ve tanıtan’ konuşma metnini hazırlayacak olan Can Dündar da bu seferlik, bu metni hazırlamaktan vazgeçtiğini kamuoyuna açıklamıştır. Can Dündar, hassasiyetle, kendi katılımının özellikle Türkiye'de ve Almanya'daki Türklerde yaratacağı siyasi tartışmanın bu ödülün sanatsal kıvamının ötesine geçmesinden endişe duyduğunu belirtmiş, Beethoven Akademisi de bu durumu haklı bulmuştur. Can Dündar en ufak bir siyasi cümle kurmasa bile o gün orada olması maalesef bazı çevreleri rahatsız eder haldedir, ben şahsen, bu rahatsızlıklarının iktidar ile vatandaşları arasında oluşmaması, dünyaya yansımaması, ve bu tür durumların bir şekilde her birey, her insan için iyiye bağlanması taraftarıyım. Yine de bugünlerdeki bu duyarlı duruşu dolayısıyla kendisine teşekkür ederim.

Dediğim gibi, toplumun ve devletin her kesiminden insan bu onurlu törene davetlidir.

Benim kimseyle bir alıp veremediğim de yoktur. Orada ben Aşık Veysel anısına yazdığım ‘kara toprak’ eserimi çalacağım.

Endişe ve üzüntümüzü, dayanışma ile paylaşabilelim isterim.

Saygılar içtenlikler”