Hüseyin Karabey’in “Gitmek: Benim Marlon ve Barondom”, Zeki Demirkubuz’un “Yeraltı”, Özer Kızıltan’ın “Takva’,Nezih Ünen’in “Anadolu’nun Kayıp Şarkıları” ve yedi yabancı yönetmenin gözünden İstanbul’un anlatıldığı “Beni unutma İstanbul” Arjantinli sinamaseverlerin beğenisine sunuluyor. Zeki Demirkubuz ve Hüseyin Karayel'in konuk yönetmenler olduğu etkinlikte aynı zamanda Hrant Dink Vakfı'nın “Vicdan Filmleri” projesinden iki örnek gösteriliyor.

 

1977'den bu yana, Arjantin'de diktatörlük döneminde kaybedilen çocuklarının bulunması için mücadele eden "Plaza de Mayo (Mayıs Meydanı) Anneleri" festivalin onur konuğu oluyor.

 

FESTİVALİN YÜKÜNÜ İKİ ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİSİ OMUZLUYOR

 

Türk sinemasının iki önemli yönetmeninin katılımın sağlanması da dahil festivalin organizasyonu  tamamen üniversiteli iki gencin başarısı. Buenos Aires Üniversitesi (UBA) Siyasal Bilimler öğrencisi Serdar Vardar ve Sinema öğrencisi Ali Taylan,  bir gün bir ülke filmleri festivalini izledikten sonra neden biz de böyle bir şey yapmıyoruz demişler. Arjantin Ulusal Film Enstitüsü İNCAA'dan salon sözü alınca filmlerin tedariği için koşuşturma başlamış haliyle.

 

Diğer ülkelerde yapılan festivalleri incelemeye aldıklarını söyleyen Serdar Vardar “Hepsinin Kültür Bakanlığı desteğiyle yapıldığını gördük. Bizim böyle bir olanağımız olmadı. Çünkü 5 ay öncesinden başvuru yapılması gerekiyormuş.  Yılmaz Güney filmlerini göstermek istediğimiz için vakıfla bağlantıya geçtik, orada ASİ Yapım'dan Serdal Doğan ile tanıştık.Projemizden bahsedince daha önce birçok festivale katılmış olmanın da deneyimiyle  bize çok yardımcı oldu” söyleriyle anlatıyor organizasyonun ilk aşamasını.

 

Türk sinemasının başlangıcından bu yana çeşitli örnekler sunarak Arjantinli sinemaseverlerin karşısına çıkma düşüncesi, Serdal Doğan'ın  son dönemde üretilen çok iyi filmlerin olduğu ve onlara ulaşmanın daha kolay olacağı tavsiyeleriyle yerini yeni filmler seçme düşüncesine bırakıyor. Böylece festivalin asli listesini oluşturmaya başlıyorlar. Listedeki bazı filmlerin yapımcıların gösterim ücreti istemesi Serdar ve Ali'nin heveslerini biraz kırıyor.  Ali Tamay “ Bazı filmlerin yapımcıları gösterim bedeli olarak 800 Euro istediler. Çok kısıtlı bir bütçemiz olduğu için, daha doğrusu sıfır bütçemiz olduğu için, gösterim bedeli istenmeyen filmleri tercih ettik” diyor.

 

ZEKİ DEMİRKUBUZ İÇİN CİHANGİR KAHVELERİNDE SABAHLADIK

 

Festivale Zeki Demirkubuz ve Hüseyin Karabey konuk yönetmenler olarak katılıyorlar. Daha önce Buenos Aires'de “Boran” filmi gösterilen yüzyüze görüştükleri Hüseyin Karabey, tekliflerine olumlu yanıt veriyor. Zeki Demirkubuz'u ikna için, neyse ki devreye Beşiktaşlılık giriyor. Serdar Vardar, Demirkubuz'u ikna sürecini şöyle anlatıyor: “Zeki Demirkubuz’a ulaşmak için   Cihangir kahvelerinde sabahladık, ama olmadı, gelmedi kahvelere.  Daha sonra Serdal Abi konuştu kendisiyle. Biz de bir e-mail yazarak düşüncelerimizi, festivali neden yapmak istediğimizi anlattık. Hatta kendisi koyu Beşiktaş taraftarı olduğu için Beşiktaş ile ilgili bazı düşüncelerimizi de paylaştık. Sonra bize projeyi beğendiğini hatta Beşiktaş ile ilgili fikirlerimizi daha çok sevdiğini yazdı. Böylece festival konuklarımız belirlenmiş oldu.”

 

KONUKLARI HAVAALANINDA KARŞILAYACAK ARACIMIZ BİLE YOK

 

Her ne kadar sıfır bütçeyle yola çıkılmış olsalar da konukların ulaşım ve konaklama gibi bazı masraflarını karşılayabilmek için Arjantin'deki Türk kurumlardan yardım istemişler. Salonu, filmleri ayarladıktan  yardım arayışlarına çıktıklarını anlatan Ali Taylan, “Büyükelçiliğe başvurduk, projeyi beğendiler ama yardım konusunda olumlu bir yanıt alamadık. Aralık ayında Türk Havayolları, Buenos Aires seferlerini başlatmıştı. THY Buenos Aires Müdürü Mustafa Doğan'a projemizi anlattık, çok beğendi ve THY ulaşım sponsorumuz oldu. NH otellerinin Güney Amerika Müdürü Zafer Dönmez sayesinde de konaklama sorunumuzu çözdük. Ama bir bütçemiz olsaydı en azından bir afiş baştırırdık, tanıtımı daha iyi yapabilirdik. Buraya iki tane değerli yönetmen geliyor ama bizim onları havaalanından alacak, salona götürecek imkanımız yok. Otobüse metroya falan bineceğiz artık. Çünkü imkan yok. Aynı şekilde DVD kopyadan gösterim yapacağız. Maalesef 35 mm göstermek isterdik ama işte bu konu bütçeye bakıyor.” sözleriyle dile getiriyor yaşadıkları sıkıntıyı.

 

ERMENİ VE TÜRK TOPLUMU ARASINDAKİ İLETİŞİMSİZLİĞİ KIRMAK İÇİN VİCDAN FİLMLERİ

 

Festivalde 6 uzun metrajlı filmin yanında 6 kısa metrajlı film de gösteriliyor. Filmlerden ikisi Hrant Dink Vakfının “Vicdan Filmleri” projesinden seçilmiş.  Vardar, Ermeni ve Türk toplumu arasında önemli bir ileşitim eksikliği olduğunu düşündükleri için Vicdan Filmlerini festivale dahil ettiklerini söylüyor. Bir diğer amaçları da “Özellikle Buenos Aires’te doğan Ermeniler zamanında çekilen acıların hikayeleri içinde büyümüşler. Bugüne kadar buraya Türkiye’den gelen az olduğu için Türkiye’yi tanımıyorlar. Hepimizin resmi politikalara inandığımızı zannediyorlar. Amacımız biraz bu iletişimsizliği kırmak ve yan yana gelmeyi sağlamak.”