Sevgili okuyucular,

Kültür ve Sanat, binlerce yıldır insanlığın ortak mirası olarak yaşatılmakta ve yaşamaktadır. İnsanlığın bu nadide mirasını anlamayanların, Kültür ve Sanata düşmanlıkları anlamakta zorlanmamamız gerekmektedir.

Düşünün ki, bir ülkenin yöneticileri, devlet aklı, Kültürden ve Sanat sorumlu, Kültür bakanı, O’ ülkenin Kültürel ve Sanat faaliyetlerinde bulunan, mesleğine uygun olarak, Sanat’ını, icra etmek isteyen Piyanistimize,  Fazıl Say’a, ambargo ve yasaklar koyabilmektedir.

Demokratik ülkelerde, uluslar arası arenada, bu vb. girişimlere ve girişimde bulunanlara, ‘aklını peynirle ekmekle yemiş’ muamelesi yapılmaktadır. Bu vb. girişimlerin sahiplerinin, Kültür bakanı olması ise, akla ziyan olarak ifade edilir.

AKP devletinin, Kültür bakanı Ömer Çelik, dünya’ca ünlü piyanist, Fazıl say ve eserlerine, ‘yasak’ getirmesini, Fazıl Say, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın (CSO) programında yer almaktaydı.

Kültür bakanlığı ve bürokratları, ‘’CSO’ya sözlü olarak, Fazıl Say’ın solist olarak yer alacağı ve eserlerinin çalınacağı programların değiştirilmesi, aksi takdirde yıllık programın Bakan Ömer Çelik tarafından onaylanmayacağı bildirildi. Tam açılış konseri öncesi yapılan bu bildirim üzerine, CSO programda istenen değişikliği yaptı ve bakan onayı çıktı. Açılış konseri de böylece resmi prosedür içinde gerçekleşebildi.’’ Anlamak, Sanat’a, düşmanlığını ve altında yatan nedenleri kavramakta zorlanmaktayız.

Kimdi, Fazıl Say; ‘’1994'te Genç Konser Solistleri Avrupa yarışmasında birincilik kazanan Say, 1995'te New York'ta yapılan kıtalararası yarışmanın da birincisi olarak konser kariyerine başladı. Öte yandan oratoryolar, piyano konçertoları, çeşitli formlarda orkestra, oda müziği ve piyano eserleri, şan ve piyano için şarkı bestelemeye başladı. Bu eserler arasında Nazım ve Metin Altıok Ağıtı başlıklı oratoryolar, 4 piyano konçertosu, Zürih Üniversitesi'nin siparişi üzerine Albert Einstein’ın anısına yazdığı orkestra eseri, Wolfgang Amadeus Mozart'ın 250. doğum yılında Viyana'daki kutlama komitesinin siparişi dolayısıyla bestelenen“Patara adlı bale müziği vardı.

Fazıl Say kariyeri boyunca New York Filarmoni, St. Petersburg Filarmoni, Amsterdam Concertgebouw, Viyana Filarmoni, Çek Filarmoni, İsrail Filarmoni, Fransa Ulusal Orkestrası, Tokyo Senfoni gibi orkestralar eşliğinde konser verdi. 2007 Floransa Festivali'nin kapanış konserinde Zubin Mehta'nın yönettiği Floransa Orkestrası ile yirmi bin kişi tarafından izlenen bir açık hava konseri sundu. Yine

2007 yılında Montreux Caz Festivali'nde piyano jürisinin başkanlığını yapan Say'ın, Türk saz şairi Aşık Veysel'in "Kara Toprak" adlı halk şarkısından esinlenerek bestelediği piyano parçasını da içeren aynı başlıklı CD, Amerika Birleşik Devletleri'nde Billboard listelerinde 6. sıraya yükseldi.2008 yapımı Sivas '93 tiyatro oyununun müziklerinin bestesi de sanatçıya aittir.’’

Fazıl Say’ı, anlatmak, tanımlamak için tabiî ki, sayfalar dolusu kitaplar yazmak gerekmektedir. Kısaca bir cümle ile noktalamak isterim. Fazıl Say, 2008 yılında Avrupa Birliği tarafından, ‘kültür elçisi’  unvanı ile görevlendirildi.

Fazıl Say, AKP devleti, devlet aklı, Kültür bakanlığı ve bakanlık bürokratlarını, kıskandıracak kadar kudretli ve birikimli birisidir.

Fazıl Say, AKP devletine, devlet aklına, ülkemizde yaratılan, yaşatılan korku imparatorluğuna, haksızlıklara karşı muhalif dik duruşu ile tüm gerici yobazlar için korkulu bir rüya gibidir.

Fazıl Say, yolsuzluğa, yoksulluğa, rüşvete, talana, dolandırıcılığa karşı dik duran ve Gezi direnişini sonuna kadar savunan ve selamlayan bir Sanat elçimizdir.

Bu vb. nedenler, Fazıl Say’ı, AKP devletinin, devlet aklının, Kültür bakanı ve bürokratlarının, akla ziyan kararlar almaya itelemektedir.

Fazıl Say, bir Kültür ve Sanat insanıdır. Fazıl Say, Avrupa Birliği, kültür elçisidir. Kendisine, yasak koyan zihniyetin, mensupları gibi, Kültüre Sanata düşman, fikir fukarası değildir.

Ülkemizin, Kültür ve Sanat çevreleri, demokrasi güçleri, vicdan sahibi insanları, ülkenin aydınlık geleceğini temsil eden toplumsal güçler, bu gerici ve yobaz saldırı karşısında dimdik durmalıdırlar.

Fazıl Say şahsında, Kültür ve Sanata yapılan, faşizan saldırı, geleceğimize, tüm insanlığın ortak değerlerine karşı yapılan bir saldırıdır.

AKP devleti, devlet aklı, ülkemiz insanlarının tek tip, kendi deyimleri ile ‘dindar’ siz bunu ‘kindar’ anlayın, insan tip yetiştirerek, ortaçağ toplumlarındaki tiplemelri dayatmaktadırlar.

Bu dayatmalara, faşizan baskınlara boyun eğmek, ülkemiz halklarına, toplumsal güçlerine ve yer kürede yaşayan insanlık ailesine ihanet anlamına gelecektir.

Öyleyse saflarımızı belirlemek ve insanlığın ortak değerlerini sonuna kadar savunmak ile yükümlü olduğumuzu unutmayalım!

Bir sonraki yazımda buluşmak üzere,

21 Ekim  2014

Face:aliekber.pektas

Twitter: @AliekberP