Kızıldere'yi unutmadık, unutturmayacağız!

Niksar ilçesine bağlı Kızıldere köyü, 30 Mart 1972... Saat 05.30 sıralarında Kızıldere muhtarının evine doğru iki asker yaklaşmakta. Mahir Çayan ve dokuz arkadaşının ölümüyle sonuçlanacak, tarihe 'Kızıldere Katliamı' olarak geçecek olan gün başlıyordu.

Yükselen devrimci mücadeleden çekinen oligarşi 12 Mart 1971 Muhtırası ile ülkeye yeni bir çeki düzen vermek için sıkıyönetim ilan etti. 12 Mart askeri faşist darbesi sonrasında Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) adıyla örgütlenen Deniz Gezmiş ve arkadaşları bir operasyonla yakalandılar ve mahkemeye çıkarıldılar. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan idam cezasına çarptırıldı. Farklı ideolojik-teorik yaklaşımlara sahip olan ve Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi (THKP-C) adıyla örgütlenen Mahir Çayan ve yoldaşları ise daha düne kadar yan yana mücadele ettikleri Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını idam sehpasından kurtarmak için harekete geçtiler. 26 Mart 1972'de Ordu'nun Ünye ilçesindeki NATO üssünde görevli 2 Kanadalı 1 Britanya'lı teknisyeni rehin aldılar. Teknisyenlerle beraber Tokat'ın Niksar ilçesine bağlı Kızıldere köyüne geldiler. Amaçları teknisyenlerle Denizleri takas etmekti.

30 Mart 1972 sabahı elde ettiği istihbaratla Kızıldere köyü civarındaki ağıllara varan güvenlik güçleri bilgi almak için köy muhtarının evine gittiklerinde muhtar önceden hazırladığı ihbar mektubunu vererek arananların kendi evinde olduğunu bildirdi. Evde sarılan Çayan ve yoldaşları teslim olmayı reddettiler. Oligarşinin kolluk kuvvetleri tarafından makineli tüfekler, havan topları ve bombalarla yapılan saldırı sona erdiğinde, THKP-C kurucularından Mahir Çayan, Dev-Genç Merkez Yürütme Kurulu üyesi Hüdai Arıkan, THKO militanı Cihan Alptekin, Fatsalı şoför Nihat Yılmaz, Fatsalı öğretmen Ertan Saruhan, Ünyeli çiftçi Ahmet Atasoy, Dev-Genç Genel Sekreteri Sinan Kazım Özüdoğru, Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğrenci Derneği Yönetim Kurulu üyesi Sabahattin Kurt, THKO militanı Ömer Ayna ve "Hava Kuvvetleri Proleter Devrimci Örgütü"nün kurucusu üsteğmen Saffet Alp girdikleri çatışmada katledildiler. Kolluk kuvvetlerinin açtığı ateş sonucu teknisyenler de öldü. Çatışmalarda yalnızca Dev-Genç Genel Başkanı Ertuğrul Kürkçü evin bitişiğindeki samanlığa sığınarak sağ kalmayı başardı. Olay tarihe Kızıldere katliamı olarak geçti. Deniz Gezmiş ve arkadaşları Kızıldere katliamından bir ay sonra 6 Mayıs 1972'de idam edildi.

Kızıldere'de Mahirlerin katledilmesi, Denizlerin asılması, İbrahim Kaypakkaya'nın işkencede öldürülmesi, bu topraklarda devrim özlemini ortadan kaldıramadı. Onlardan geriye büyük bir matem değil büyük bir direniş geleneği, en önemlisi içinden bir sürü aydınlatıcı ders çıkartmamız gereken bir deneyim kaldı. On'ların mücadelesi yolumuza ışık tuttu. Kızıldere'de "biz buraya dönmeye değil, ölmeye geldik" diyen Mahirleri, idam sehpalarında "yaşasın sosyalizm" diye haykıran Denizleri ve işkence tezgahlarında ser verip sır vermeyen Kaypakkayaların anıları yolumuzu aydınlatıyor. Kızıldere son değil, kavga sürüyor.

Kızıldere'yi unutmadık, unutturmayacağız