Zerdüşt felsefesinde Su, Toprak, Ateş kutsal sayılır. Ateşe, aydınlığa ve güneşe bakılarak ibadet edilir. Kadın ve erkek bir arada bulunur. Birlikte çalışır, Kadın ve erkek eşit görülür. Çok eşliliği değil tek eşliliği savunur. Zerdüştlüğün yayıldığı yerlerde çok eşliliğin azaldığı, tek eşliliğin çoğaldığı görülmüştür. Kadınların evlerde çocuklarına karşı annelik rolleri, onların işe yarar yönlerini geliştirerek, yol gösterici rol üstlenmelerini sağlamıştır.

Zerdüşt kültürü, kötülere karşı topraklarını savunmayı onur sayarak haksızlıklara karşı durmayı yaşamın en onurlu duruşu olarak görmektedir. Namuslarını korumalarında kadınların eğitilip yetiştirilmesinin önemli olduğunu savunmaktadırlar. Zerdüştlük dürüstlüğü ve fakirlere yardım etmeyi savunur. Mağdurun ve fakirin yanında olur ve onların korunması için her türlü dayanışmayı sergiler.

Zerdüşt felsefesi, ateşe üç anlam yükler: 1) Ateşin başlangıcı olarak ev ateşi adını taşır. 2) Kubat ateşi, bu ateş sürekli yanan ve kötülükleri uzaklaştırandır. 3) İnsanların meydanlarda yaktığı ateş ve etrafında eğlenilen aynı zamanda üzerinden atlamanın kötülüklerden arınmak anlamına gelmektedir. Zerdüşt felsefesine göre, ateş günah ve suçlardan arındırıp temizleyen yetkinin dışında insana güç ve kuvvet veren bir kaynak olarak da görülür. (Bugün Türkmenler arasında kutlanılan Hıdrellez Zerdüşt kültürünü sürdüren bir gelenektir. Ateş üzerinden atlayarak dilek dilenir) Zerdüşt yaşamında ve kültüründe tarım ve hayvancılıkla uğraşıp bol üretimi savunur. İnanç olarak Köpek ve kedinin öldürülmesini günah sayar.

Zerdüştlükte, şarabın içilmesi ibadetle bütünleşen ve birleşen bir inanış olarak görülür. Ruh gözünün açılması amacıyla içilmesini savunur. İnanç alanında şarkı ve şiirlerin önemli bir yeri vardır. Zerdüşt, cenneti şarkılı bir yer olarak değerlendirir. (islamda olmayan müzik ve dem Kızılbaş-Alevilikte beyitlerin ve deyişlerin önemi daha iyi anlaşılmaktadır). Zerdüşt inancı ateşi yüceltir ve onu kıble olarak kabul eder. Ateş önünde insanlığın eşit ve adaletli olması için güzel temennilerini söylerler. Zerdüştlükte asıl kıble güneştir. Ateşi söndürmek, su dökmek günahtır.

Zerdüştlükte, iyi sözler, iyi düşünceler ve iyi hareketler ilkeleridir. Zerdüşt felsefesinde iyi ve kötü vardır.İnsana dair yardımseverlik insan yaşamına yön verir. Zerdüştlerin dini törenlerinde ateşin önünde ayinler yapmasının nedeni, ateşin karanlığı önlemesidir. Zerdüşt inancında kötülük karanlıkla özdeştir. Zerdüştlük, hürmüze ibadet etmeyi ailenin büyüklerine özgü kılmış ve onları "PİR" diye adlandırmıştır. Musahiplik bir Zerdüşt geleneğidir. İnsanlar arasında sevginin, saygının ve dayanışmanın güzel bağlılığı olarak sahiplenir. Müsahiplik iki insan arasında olur ve iki insanın kardeşleşme bağıdır. İslamda Müsahiplik yoktur.

Zerdüştün bilge kitabı ‘’Gathala Avesta’’ dır. Zerdüştlükte öğrenmek ve sorgulamak Hikmet sahibi olmaktır. Çünkü Hikmet bilgi anlamına gelir. Kızılbaş-Alevi inancının kaynağı Zerdüşt felsefesidir. Çünkü Kızılbaş-Alevilerin gelenekleri; Ateş, Güneş, tek eş'lilik, ,kadın erkek aynı yerde birlikte çalışmak, aynı yerde dem'lenmek, dans etmek, (semah dönmek) birlikte müzik dinlemek ve söylemek, Pir'lik ve Müsahiplik vb kültürünü sürdürmüşlerdir... İslam'ın şartlarına uymayan Aleviler Zerdüşt geleneğini yaşamlarına örnek almıştır.

Zerdüşt inancı M.Ö 3500’lü yıllarda yayılmıştır. M.Ö 600- M.S 650 yılları arasında Pers imparatorluğun resmi inancı olmuştur. Kürd halkı arasında önemli destek buldu. Ezidi Kürdler arasında Zerdüşt inancı kabul edildi. Türkmenler için inanış boyutuyla yaşam şekli olmuştur.

Alman felsefesinde Zerdüşt felsefesinin önemli bir yeri var ama Anadolu'da malasef Zerdüşt felsefesinden bahseden Alevilerin sayısal azlığı sözkonusudur.

Friedrich Wilhelm Nietzsche (1844- 1900) “Zerdüşt Böyle Buyurdu” adlı kitabı var.

Friedrich Hegel,(1770- 1831). insanIarın her şeyi öğrenebiIecekIerine inanıyor.HegeI’e göre dünya demek mantık demekti. İnsanIar mantığın sınırIarını çözdükleri anda beşerin sınırIarını da çözmüş oIacaklardı. HegeI’e göre, biricik, canIı feIsefe, çeIişmeIerin -daha doğrusu karşıtIarın- feIsefesidir der.

Birçok mitolojide anlamlar, imgelerle ifade edilir. Ve zamanın, başka bir deyişle Zerdüşt'ün ifade ettiği gibi ebedi olanın, iki ilkesi vardır: İyi ve kötü. Bu yaklaşımda iyi ve kötü karşı karşıyadır. Hegel, bugünkü ismiyle 

Zerdüşt’ten de söz etmektedir. Hegel, onun için Zoroaster ifadesini kullanıyor. Zerdüşt, öğretisini Avesta adlı eserinde ifade ettiği bilinir. Hegel’e göre Zerdüşt’ün öğretisi iki ilkeye dayanmaktadır: İyi-kötü, ışık-karanlık 

(Ormuzd ve Ahriman). Ormuzd; iyiyi, temizi ve aydınlığı temsil ederken, Ahriman, kötüyü, karanlığı simgeler. Ve ikisi arasında karşıtlık ve bir mücadele vardır; mücadelenin sonunda iyi, kötüyü yenecektir.

Hegel, burada üç not düşmüştür: Birinci not, felsefi açıdan Zerdüşt’ün öğretisinde bir düalizm bulunmaktadır, filozof bu düalizmin özelliklerine dikkat çeker. Böylesi bir düalizmde, din ve düşünce hem gerçeklikten koparılır, hem de kısmen gerçeklikle bağını korur; öyle ki, dinde, duyu-üstü olan şeyler, duyumsal şeyler olarak, kavramsız, dağınık bir biçimde tasarlanır. Oysa Zerdüştlük öğretisinde, duyumsal olan şeylerin bütün karmaşası, basit bir karşıtlık, iyi-kötü vb. altında toplanmıştır; doğadaki hareket, gelişme aynı şekilde basit bir biçimde tasarlanmıştır. O zamanın koşullarında bu yaklaşım, felsefeye ışık olmuştur...

Alman felsefecileri Zerdüştlüğü felsefeye konu yaparken Kızılbaş Aleviler de Zerdüşt felsefesinden uzaklaşarak, İslam'ın tahammüsüz olan biat kültürüne tutunup. Anadolu'yu kan gölüne çeviren Arap(islam) istilacılarının vahşetini unutup celladına aşık olup, Anadolu'yu kılıç zoruyla müslümanlaştıranlara biat edenler baskıya ve zulme direnen inançlarından çok uzaktır.

Demem o ki; Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bunlar Zerdüşt, Zerdüşt diyerek kötülediği ve tahammül etmediği Zerdüştlük işte böyle bir şey...

Zerdüşt kültürü; iyi ve kötü tanımıdır, insandır, doğadır ve güneştir.