NELER OLDU ALMANYA YAZARLAR BİRLİĞİ – NRW

Ver.di Sendikası içinde örgütlü olan Almanya NRW Eyaleti Yazarlar Birliği‘nin yıllık Genel Kurulu toplantısı her yıl bir kentte üç gün süreyle yapılıyor. O kent bütün masrafları üstleniyor ve o kentin bütün okullarında Cuma günü okumalar düzenleniyor.

Ben 1990 yılından beri üyeyim. Son yirmi yıldır düzenli okuma alan birkaç yazardan biriyim. Sanırım bunun nedeni Almanya’da okullar ve öğretmenler için hazırlanan ders kitaplarında çalışmalarımın yer almış olmasıdır. Yazarlar Birliği yıllık kongresi yapacağı tüm okullarına üyelerinin listesini ve üyeler hakkında çok kısa bir açıklama yolluyor. Okullar kaç yazara okuma olanağı vereceğini ve hangi yazarı davet etmek istediğini kendileri karar veriyor.

Bu yılkı okumaya Radyo Kaktüs’te iş arkadaşlarımdan ve şiir ile bazı kitaplarımın Almanca Lektörü olan Germanist Türkan Heinrich ve Medya teknikeri Julian Berger de benimle geldiler. Okuldaki okumamın çekimini yapmak ve Antene Münster ile Visyon TV’ de yayınlamak için. 

Almanya’da doğmuş yüksek eğitimini bir Germanist olarak tamamlayan Türkan hanımın bülbül gibi çok güzel bir sesi var. Yanımda bulmuşken ben Türkçe şiirler ve Elif ile Atlar adlı çocuk masalını okudum. Türkan’da Almancasını okudu. Türkan benim  “BİZ DÜNYA ÇOCUKLARI” adlı şiirimi öğrencilerle koro halinde okudu.

“Hey, hey, hay / Duyun sesimizi
Sevgidir inacımız, milletimiz
Biz dünya çocuklarıyız
Aynıyız her yerde / Hey, hey, hey

Avrupa’da mavi gözlü
Amerika’da yeşil gözlü
Afrika’da mor menekşe
Ela gözlüyüz Asya’da”

Bu uzun bir şiir bu dizeler sadece çocukların coşkusu anlaşılsın diye buraya aldım.

Ben her zaman dersliklerde çocuk ve gençleri birkaç dil ve kültürü iyi kavramaları gerektiğini anlatırken

“Cebinizde bir mi yoksa iki avro mu olmasını istersiniz” diye sorarım. Hep bir ağızdan “İki Euro” diye bağırırlar. Ardından  “Birinci Euro sizin yaşadığınız bu ülkenin dilidir. İkinci Euro anne ve babanızın ayrı bir dili varsa odur. Okulda öğretilen yabancı dildir” diye eklerim. Ayrıca “bu devlet dilin dışında anne ve babalarının farklı ana dilleri olan var mı” diye sorarım. Almanya’nın hemen hemen her kentinde onlarca kültür ve dil birlikte yaşar, tıpkı doğduğum Türkiye’deki onlarca dil ve kültürün birlikte yaşadığı gibi. 

Beni bir şey bu okumada çok üzdü. Sorduğumda Polonya, Rusya, Fas, İspanya, İtalyan kökenliler el kaldırdı. Okuma sonuçlanınca bir kız geldi yanımıza “Annem ile babam Türk. Ama ben söylemedim. Utandım” dedi. Nedenini sorduğumda. “Annem ile babamın Türk olduğunu söylediğimde soruyorlar, ‘siz Erdoğancı mısınız yoksa Gülenci misiniz; diyorlar. Eskiden arkadaş olan arkadaşlarımız bunun için kavga ediyorlar.”

İşte korktuğumuz buydu. Çocuklara yapılan en büyük kötülüktür bu. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile eski fikirdaşı Gülen arasında ki 'Kim Sultan olacak' kavgasının acısını çocuklar çekiyor.

Okulda çıktıktan sonra Arnsberg kentini dolaştık kentin sembolü olan kaleye çıktık oradan kente baktık ve fotoğraflar çektik. Çok yorulduk ve acıktık. Yolumuz üzerinde “Munzur İmbis” diye çok temiz bir lokanta çıktı. Oraya girdik. Türkçe konuştum onlarla. Adıyamanlıymış sahibi. Oda politika nedeniyle yakın akrabalar arasında bile küskünlükler yaşandığını anlattı.
 
Burada en çok dikkatimizi çeken biz kaleye çıkarken yol boyunda bir duvarın girişinde düşen taşların yerini çocuklar duvarın daha fazla zarar görmemesi için oyuncaklarıyla örmüşler. Biraz ilerledik gene kalenin eteğinde çocuklar kalenin bir temsili maskotunu örmüşler. Bu bana çocukların yeteneğini tespit etmek ve okulun bütün ihtiyaçlarını karşılamak için uygulanan Köy Enstitüsü atölyelerini hatırlattı.  

Cumartesi günü Yazarlar Birliği bir yıl içinde yapa bildiklerini ve yapamadıkları hakkında bilgi verdi. Sorunlar üzerinde çok yönlü medenice konuşuldu. 

 Almanya Yazarlar Birliğine Türkiye Kökenli yazarlar da üyeler. Ayrıca Pen ve Yazarlar Sendikası dünyada bulunan her ülkedeki Yazarlar Sendikası ve Pen ile dayanışma içinde oldukları gibi, Türkiye Yazarlar Sendikası ve Pen ile de dayanışma içindeler. Başta Almanya Yazarlar Sendikası ve Pen üyesi olan Deniz Yücel olmak üzere tüm yazar, gazeteci, bilim adamı, sendika, dernek yöneticilerin serbest bırakılması için bir basın açıklanması yapılması kararı alındı. Bu konu tartışmasında Alman yazarlarının da büyük çoğunluğu Hitler'in adını ve onun yaşandığı dönemin adını bile anımsamak ve ağızlarına bile almak istemiyorlar. Bu nedenle bugün Türkiye’de yaşananların bir tarihi tekrar olduğu bunu "Hitler'in tek adam olduğu 1935 – 1945 yıllarında Almanya’da yaşananlarla benzerlik var” cümlesi büyük çoğunluğun oylarıyla basın açıklamasından çıkarıldı.

Bizim sendikalarımızın, derneklerimiz, kısacası tüm kültürel, sosyal kurumlarımızın bu Almanya’daki kurumlardan öğrenecekleri çok şeyi olduğunu, düşündüm. Kavgasız, kırıcı olmaktan uzak asıl meslek örgütü ve kurumun sorunlarının dışına çıkmadan öneriler getiren, öneriler üzerinde detaylı konuşularak onaylayan kurumlar.

Ver.di içinde örgütlü olan Almanya Yazarlar Birliği NRW’yi ben üyesi olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Onlardan çok şey öğreniyorum. Kutluyorum.

01 Nisan 2017