Sanıklar’dan önce savcılar’ın yargılandığı dünyadaki tek davada... Almanya’daki Keriz Feneri’nin bağış paralarını bavullarla Türkiye’ye getirdikleri, televizyon kanalı kurdukları, gemi aldıkları resmen kanıtlandı.

*

Ayrıca, şu şu şehirlerde şu şu isimli vatandaşlara nakit para yardımı yaptık demişler, o vatandaşlara tek tek sorulmuş ki, tek kuruş almadıkları gibi, makbuzların altındaki imzalar da sahteydi.

*

Böylece, Keriz Feneri’ni kurcaladığı için yargılanan Savcı Abdulvahap Yaren’in sözleri yeniden gündeme geldi. Afrika’daki aç çocukların fotoğrafını göstererek... Yardım paralarının buralara gitmesi gerekiyordu, zekât hırsızlarını koruma altına alan bir güç var, ben bu güce “hırsızların imparatoru” diyorum, hem altındaki figüranları koruyor, hem kendisine ulaşılmasını engelliyor, kim olduğu belli, halk arasında tabir vardır, arife tarif gerekmez, damda gezer miyav der, isme gerek var mı, demişti.

*

E haliyle herkes “hırsızlar imparatoru”nun kim olduğunu merak ettiğine göre, hukuk’a yardımcı olmak lazım.

*

“İsmi” şimdilik meçhul ama...
“Eşkal”i yayınlanmıştı.

*

Davul tozu minare gölgesi holdinglerle, ahalimizin nasıl dolandırıldığını manşet yapan Alman gazetesi Die Zeit, bu gördüğünüz “robot resim”le, hırsızlar imparatoru’nun arifini tarif etmişti.

*

Bıyık figürlü bi arkadaş, kılığından kıyafetinden buram buram Anadolu insanı olduğu belli olan vatandaşımıza, bir eliyle bayrağı-minare’yi işaret ediyor, öbür eliyle, bayrağa-minare’ye bakan vatandaşımızın cebindeki paraları araklıyor.

*

Daha n’aapsın Alman?
Madem o enseledi, teşhis’i de mi o yapsın?