“20 yıl önce, 3 Aralık 1994’te Özgür Ülke gazetesinin İstanbul Kardırga’daki binası ve Ankara bürosu eş zamanlı olarak bombalandı. Ulaştırma görevlisi Ersin Yıldız patlamada öldürüldü, 23 gazete çalışanı yaralandı. Bombalanmanın üzerinden 15 gün geçmeden Özgür Ülke gazetesi, dönemin Başbakanı Tansu Çiller imzalı “gizliˮ ibareli bir belge yayımlandı. Belgede doğrudan Özgür Ülke'nin ismi verilerek şu ifadeler yer alıyordu: “Bölücü ve yıkıcı faaliyetlere destek verecek şekilde yayın yapan basın organlarının faaliyetleri son günlerde devletin bekası ve manevi değerlerine açıkça saldırı şeklini almıştır. Vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğüne yönelik bu önemli tehdidin bertaraf edilmesi maksadıyla önlemlerin alınmasına...(İnternet-alıntı

3 Aralık gecesi bonbolanan gezete binasında Belge Yayınları’nın bastığı Eski Kürt Öyküleri kitabının dijital verileri bulunuyordu. Orada bulunmasının amacı, Belge Yayınları bürosunun aynı binada bulunuyor olmasıydı. Öyküler patlamadan kısa bir önce yayımlanmış ve oldukça ilgi görmüştü. Tekrar başımı süre içersinde gündeme geldi fakat dijital ortama aktarma süresi bu günlere kadar uzadıkça uzadı…

20 yıl sonra Eski Kürt Öyküleri, La Kitap tarafından tekrar basımı yapılacak. Öyküler La Kitap tarafıdan dijital ortama aktarıldı ve yeniden bir giriş yazısı kaleme alındı.
Giriş yazısı ile birlikte “Bota'nın Yiğitleriˮ ve “Siyabend ve Xeçèˮ başlıklı iki öykü de eklendi.

Siyabendo ve Xeçèˮ iki Kürt gencin sonu hüzünle biten mitolojik bir aşk öyküsüdür. Kaynağı Kürt halk mitolojisinden alır ve Romeo ve Juliet tadındadır. Öykü 1937 yılında Kamuran Ali Bedirhan’ın Almanya’da sürgünde bulunduğu dönemde kaleme aldığı “Kürdistan Kartalı / Adler von Kürdistanˮ adlı romandan alındı. “Botan’ın Yiğitleriˮ anlatımı yer yer abartılı olsa da günümüz Kürt mücadelesine denk düşen öykülerden biridir. Öyküde Botan’lı iki kardeşin Osmanlı‘ya karşı karşı duruşu ve sonunda kazanılan zafer konu edilir.

Eski Kürt Öyküleri
’nin tekrar basımını gündeme getiren önemli noktalardan biri şudur: İnsanlık tarihinde “bilgiyiˮ analiz edenlerin entelektüeller olduğu bilinir ve bunun Kürtler’de de farklı olmıyacağını vurgulayabiliriz. Bu nedenle konu edilen Eski Kürt Öyküleri’nin tekrar başımı okuyucular başta olmak üzere “bilgiyiˮ analiz edecek olan Kürt entellektüelleri için çok önemli olduğunu varsayıyoruz.

Yazılı kültürün çok yaygın olmadığı Kürt toplumunda, kuşaktan kuşağa, dilden dile aktarılan öykü ve söylencelerin Kürt tarihini aydınlatmada önemli bir yeri var. Bu nedenle öykülerde, söylencelerde, efsanelerde toplumsal ve siyasal sorunların işlenmiş olması öykü ve söylencelerin önemi bir kat daha artıyor.

Halk dilinde anlatılan Kürt öykülerine Batılı Oriyantalistlerin ilgi duyması 19. yüzyılda başlamıştır. Kürt halkının sosyolojik yapısıyla ilgilenen bilim adamları, sosyolojik verileri elde etme güçlükleriyle karşılaştıklarında eski söylencelere, uzun kış günlerinde anlatılan destanlara, başvurmuşlar, bunları başvuru kaynakları olarak kullanmışlardır.Öykülere duyulan bu ilgi, edebi anlamda değil, daha çok dilbilimi ve filolojik ilgiden dolayıdır. Bu konuda en kapsamlı çalışmayı yapanların başında Alman Eugen Pryme, Albert Soçin, Peter Lerch ve Oskar Mann gelmektedir. Batılı dilbilimcileri ve Kürdologlar, Kürt halk öykülerini genelde sözcük haznesi, diyalekt farklılıkları, gramer ve sözbilimi gibi konuları incelemek amacıyla derledikleri için Kürtçeden Almancaya Batılı Oriyantalistler tarafından yapılan çevirilerin edebi dil ve yapıdan uzak olmasınıda beraberinde getirmiştir. Bu nedenle öykülerin Türkçe çevirilerini yeniden düzenleme zorululuğu doğdu.

Okuyucunun kitapta okuduğu öyküleri kaynak kitaplarla karşılaştırdığı zaman şaşkınlığa düşmemesi gerekir. 1869 sonbaharında Kürt öykülerini toplamak ve Kürt Dili üzerinde araştırmalar yapmak üzere Kürdistan’a giden iki dilbilimci Albert Socin ve Eugen Prym 1881’de yayımladıkları iki ciltlik eserlerinde, Kürt öykülerini anlatan kişinin Süryani kökenli olduğunu belirtirler. Cano isimli Süryani’nin ana dilinden hariç Kürtçe, Arapça, Türkçe’yi çok iyi bildiğini ve ayrıca çok geniş bir hikaye hazinesine sahip olup bunları çok kısa bir dönemde anlattığını yazarlar. Kitapta öykülerini çevirdiğimiz Kürdologlardan biri de Peter Lerch’dir. Lerch, 1857 yılında basılan “Forschungen uber die Kurdenˮ adli kitabındaki Kürt öykülerini 1855 yılında Osmanlı-Rus (Kırım) Savaşında esir kampında tutsak olarak tutulan Kürtlerlerden dinleyerek derlemiştir. Petersburg Bilimler Akademisi adına Kürtçe üzerine araştırmalar yapmak üzere görevlendirilen Oryantalist ve Kürdolog Peter Lerch’in yürüttüğü çalışmalarda en değerli bilgileri o dönemde Harput Sancağı’nın Palu kazasına bağlı Kasan Köyü doğumlu, Sıvan isimli Zaza aşiretinden olan Hasan adlı kişi vermiş.

İlhami Yazgan / [email protected]

Eski Kürt Öyküleri

Derleyen ve Yayına Hazırlayan: İlhami Yazgan

1. Baskı - La Kitap Yayınları 2015 ISBN 978-605-84559-2-4