Yarın yeni yönetimini seçecek olan Hamburg Türk Toplumu'nda neler oluyor? sorusuna eski başkan Hüseyin Yılmaz çarpıcı yanıtlar verdi. 

'ÇAMUR AT, İZİ KALSIN' DİYORLAR

TGH Başkanı Nebahat Güçlü ile Denetleme Kurulu Sözcüsü Mesut Sipahi'nin çeşitli basın organlarında başkanlık döneminizle ilgili olarak suçlamalarına ne yanıt verirsiniz?

Önce şu bilinmelidir: O zaman resmi daireden TGH'nin alacağı ödemeler vardı. Hatta 90 bin avro kongre sırasında geldi.

TGH'yi 166 bin Euro borç ile devraldıkları, TGH'da sizin döneminizde bazı usulsüz harcamalarla derneği iflasa sürüklediğiniz ileri sürüldü. Hatta, “Dava açıldı, ama henüz mahkeme olmadı” iddiaları var.

İki sene önce bir listeyle soru gönderdiler Yönetim Kurulu adına. Bu konularla ilgili daha önce cevap verilmişti. “Stade konusunda harcamalar olmuş, Billstedt konusunda karar alınmamış vesaire nedir?” diye. TGH imzasıyla sorular içeren bir yazı gönderdiler. Biz de daha önce bu konu hakkında yazılı ve sözlü açıklamada bulunduğumuz için, “Niyetleri nedir?” düşüncesiyle avukatımıza gittik ve, “Siz cevap verin” dedik. 

Ya sonra?

Bunu bugün dillerine dolayarak spekülasyon yapıyorlar. Halbuki Yönetim Kurulu 2. Başkan Yardımcısı Ali Kurtuldu, o zaman da aynı görevdeydi. Güçlü de o zaman yönetimdeydi. Bu soruların cevapları protokollerde de vardır. Öte yandan Denetleme Kurulu üyeleri olan Olgay Sadak, Namık Yener ve Metin Pek herşeyi kontrol ettiler. Hiçbirşeyin eksik olmadığını tesbit ettiler. Arkadaşlarımız günlerce emek verdiler. Bu aynı zamanda o arkadaşlara saygısızlıktır. Maddi açıdan sorun yoktur. Siyasi açıdan tartışma istiyorlarsa sorun farklıdır.

Nedir peki bu sorun?

Daha önce, “TGH, proje derneği olamaz”, hatta, “Daha çok siyasi işlerle uğraşmalıdır” diyenlerin bugünkü açıklamalarla, sözde başarılarını yaptıkları projelerle ifade etmeleri ilginçtir. Projeler 2 defa değil, 3- 4 defa kontrol edilmektedir. Kısacası yolsuzluğun tek harfi dahi yoktur.

Hüseyin Yılmaz ve Nebahat Güçlü

Peki neden yolsuzluk iddialarını uzun süredir gündemde tutuyorlar?

Beceriksiz oldukları içi böyle gündeme gelmek istiyorlar. TGH'nin eski yönetimi olarak biz bir cent bile yolsuzluk yapmadığımız gibi, kendi ceplerimizden para ödeyerek TGH'ya hizmet ettik. 

Niçin suskun kaldınız?

Bugüne kadar sesimizi çıkartmadıysak, bunun başlıca nedenlerinden biri Hamburg ve Almanya Türk toplumuna zarar gelmesin diyedir. Birileri bindikleri otobüsün 2.20 cent ücretiyle gittikleri açılışlardaki buket paralarını TGH kasasından karşılarken, bizler buna tenezzül dahi etmemiştik. Bizi suçlayanlar, “Çamur at, izi kalsın” diyorlar. İstediğimiz onların Hamburg Türk Toplumu'na daha fazla zarar getirmemeleridir. Onlar da çamur atmak için bunu yapıyorlar. Siyasi bir tartışma yaratmak istiyorlarsa başka yerlere yönelsinler.

Nedir bu mahkeme belirsizliği? 

Yolsuzluk olmadığı gibi mahkeme de söz konusu değildir. Eğer varsa kamuoyuna doğru açıklama yapsınlar. Konuyu 10 kez yalan söyleyerek gündeme getirmek istiyorlarsa bu onların beceriksizliğidir.

Size email gönderip soru yönetmişler ve bu sorulara yanıt vermediğiniz ifade ediliyor. 

Hayır. Sordukları soruların cevabını 13 madde olarak bütün delegelere ilettik. Muhasebeyi ilgilendiren konularda da, “Karar orada” dedik. Başından beri TGH'da çalışan biri… 5 yıldan beri aynı suçlamalarla kamuoyunu yanıltmaya çalışıyorlar. Bize yönelik suçlamalara son verilsin; hatta özür dilesinler kamuoyu huzurunda. Hamburg'un güvenilir ve saygın bir Türk Toplumu’na ihtiyacı var.

Kafanızda başka soru işaretleri var mı?

İSTİFALAR KONUSUNDA NEDEN SESSİZLER?

Aralarında Hamburg'da köklü bir geçmişi olan Inter Hamburg spor kulübü ile Almanya genelinde yaşlılar ve emekliler için saygın hizmetler sunan MEKAN Derneği’nin TGH üyeliğinden ayrılması düşündürücüdür. Öte yandan TGH'nın birçok Yönetim Kurulu üyesi ve delegesi neden istifa etti? TGH Gençlik, neden ekip olarak görevi bıraktı? Neden 4 yılda 4 genel müdür değiştirdiler? Önce bunların hesabını başta üyeler olmak üzere, Türk Toplumu'na versinler. TGH müdürü olan Harald Winkels, TGH'da 22 yıl görev yaptı. Peki neden ayrıldı? Bunun bir açıklaması yok mu?

Önceki yönetim olarak defalarca sizi mahkemeye verdiklerini ileri sürdüler.

Bizim ne mahkemeden, ne de bu türde bir bilgiden haberimiz var. Olsaydı avukatımız bize bilgi verirdi. Keşke bizi mahkemeye verseler de, bu iddialarını orada duysak ve karşılığını versek.

“Batıyor, iflasa gidiyor" yaygarası ile binlerce Euro ödenerek, bir de hesap inceleme şirketine görev verildiği halde, 4 yıl geçmesine rağmen kamuoyuna yansıyan siz ve yönetiminiz dönemi ile ilgili olumsuz bir sonuç çıkmayışını neye bağlıyorsunuz?

Bize çamur atarak kendi başarısızlıklarını örtbas etmek istiyorlar. Bizim dönemimizden kalan projelerimizle yaşadılar ama çamur atmayı da bırakmadılar bir türlü.

Almanya Türk Toplumu merkezi TGD ile ilişkileri sizce nasıl?

Onu bilemem ama son 4 yıl içinde TGD, Hamburg'da kaç defa misafir edildi? Hamburg, Türk Toplumu’nun kurulduğu şehirdir. Ben bir kez bile misafir edildiklerini duymadım ve görmedim. TGH yönetimi, bize çamur atmayı bıraksın ve Almanya'daki politik gelişmelerle ilgili, gerek ırkçılığa, işsizliğe ve toplumu yakından ilgilendiren diğer sorunlara karşı adımlar atsın.

Bugüne dönerseniz…

Bugünkü başkan adayı Mesut Sipahi son genel kurulda, “TGH siyasi çalışma yapar, projeyle uğraşmaz” diye bizi eleştirmişti. Hatta TGH'ya bağlı diğer derneklere maddi yardım yapılmasını istemişti. Ama verilen sözler yerine getirilmiş olsaydı, istifalar yaşanmazdı. Bu anlamda Güçlü ve ekibinin ileri sürülen başarısını, projelerden elde edilen maddi gelirlerle ifade etmesi enteresandır.

Başkan adayı Sipahi’nin, Türkiye'deki 16 Nisan referandumu için, “Hayırcı'lar gibi Evetçi'ler de TGH'da toplantı yapmak isterlerse Yönetim Kurulu ile görüşürüm” açıklaması çarpıcı değil mi?

Ben neden “Hayır” dediğimi açıklardım. Hatta Yönetim Kurulu ile konuşarak, “Evetçi'lere TGH'da yer verilmemelidir” derdim. Türkiye'de şu anda yaşananlar geçmişte Almanya’da yaşanmıştır. Olay kişisel değildir. Bir sistem değişikliği söz konusudur. Demokrasiden ve çoğulcu sistemden uzaklaşılmaması adına, tarihi anlam ifade edecek olan referandumda, kürsüde “Evet” diyeceklere yer vermezdim. Çünkü Türkiye'deki bu oylamayla demokrasi rafa kaldırılmak istenmektedir.

Pazar günü kongreye gidecek TGH'nin şu anki Başkanı Nebahat Güçlü, 2015’ten bu yana sık sık skandal haberlerle gündeme gelmişti. Siz olsanız Güçlü'nün 2015 yılında katıldığı Türk Federasyonu gecesine gider miydiniz?

Benim milletvekilli olma diye bir niyetim olmadı. Ama olsaydı da buna rağmen gitmezdim. Başından yalan söylememiş olsaydı, belki bu kadar olmayacaktı. Doğru şekilde açıklasaydı farklı olurdu. Doğruyu söyleyerek bir yerlere varsa, güvenilirliğini ve itibarını bu kadar zedelemezdi.

Bu kongrede aday olmayışı, sizce güven zedelenmesi ve itibarını yitirmesinden mi?

Sorun sadece Güçlü de değildir. Bazı gazeteciler de bu süreçte yer almıştır. Açıkça belirtmek gerekirse, Hamburg'daki Post gazetesinin müdürünün, Güçlü’nün bize karşı ileri sürdüğü iftiralarından yola çıkarak, yazdığı şeyler doğru değildi. Araştırmadan, araştırma gereği duymadan rakamlar verdiler. Bizi aramadılar. Fikrimizi alma gereği bile duymadılar. Bu mudur objektif gazetecilik? Yazdığı köşe yazısında taraf olduğunu açık biçimde gösterdi. “Ben hata yaptım, iyi bir şekilde araştırma yapmadım, özür dilerim” diyebilmeliydi. Objektif davranmadığı gibi, daha sonra da bu hatasını düzeltme gereğini duymadı. 

Nedir sizin beklentiniz?

Ben ’85 yılından son başkanlık dönemine kadar TGH için çalıştım. Hamburg Türk Toplumu'nun inandırıcılığının yanı sıra insanları kucaklayacak bir duruma yükselmesini istiyorum. Hamburg Türk Toplumu bugünkü yaşananları hiçbir zaman haketmedi. Değerli olan, saygın bir Türk Toplumu yaratma çabasıdır.

Şu anki TGH Başkanı ve yeni başkan adayını bir yerde görseniz, “merhaba” der misiniz?

Onlar, “Merhaba” derse ben de derim ama, onlara hiçbir zaman güvenim olmaz. Önce benden özür dilemeliler. Ben sorayım: Sizi linç etmek isteyenlerle karşılaşsanız ne yaparsınız? Neyse; bizden kamuoyu önünde özür borçlular..

Pazar günü tek aday olacağı açıklanan Mesut Sipahi'nin adaylığı hakkında değerlendirmeniz nedir? 

Buna, üye dernekler ve delegeler karar versinler. Şu kadarını söyleyebilirim. TGH'nin ilk kuruluş yıllarında yanımızdaydı. Bir de son 5 yıldır bize karşı yapılan linç kampanyasının mimarlığını yaptı. Bunun dışında gelişmeleri zamanla göreceğiz.

Tüm bu konuşmadan çıkarmamız gereken mesaj nedir?

Biz burada kalıcıyız. Türkiye'deki gelişmelere demokrasi açısından bakmamız gerekir. Ayrışmaya değil, birleşmeye ihtiyacımız var. “Hayır” diyenleri, “Şeytan" gören bir anlayışa Evetçiler de karşı çıkmalıdır. Ayrışma yaşanmamalı ve birbirimizi iyi anlamalıyız. Kutuplaşmayı engellemeliyiz. 16 Nisan'dan sonra 17 Nisan'ın da olduğunu unutmamalıyız. Birbirimizin yüzüne bakabilmeliyiz. Bunun için de, “Hayır” demeliyiz.

HÜSEYİN YILMAZ KİMDİR?

Antalya doğumlu Hüseyin Yılmaz (1950) 1970 yılında Almanya'ya öğrenci olarak geldi. İki yetişkin çocuk babası ve Hamburg eyaleti milletvekili Güngör Yılmaz (SPD) ile evli olan Yılmaz, Hamburg Üniversitesi Ağaç İktisat Fakültesi mezunu. 1980 yılından 2012 yılına kadar Alman Sendikalar Birliği Hamburg (DGB) bünyesinde profesyonel olarak sekreterlik yaptı. 2014 yılında cumhurbaşkanı Joachim Gauck tarafından Almanya'daki birlikte yaşam ve uyum projelerinde yaptığı üstün hizmetlerden dolayı liyakat nişanına layık görüldü. Emekli olan Yılmaz, uzun senelerdir de Menekşe Korosu'nda yer alıyor.