Mustafa Akpolat



İtalyan asıllı  müzisyen Davide Martello, arabası ile ülkeleri gezerek konser verdiği turların birinide  İstanbul'da direnişteki  İnsanlara ilham vermek ve destek olmak  için Gezide piyanosunun başına oturmuştu. Martello,  ''İnsanların özgürlüğü için meydanda çalıyorum.  Özgürlük mücadelesi  veren insanlara destek  olmak istediğim için  Gezi'deydim' diyor.

5 Temmuz Cuma günü, spontan olarak  Facebook üzerinden  duyurusu yapılan etkinliğe, yaklaşık 600 Hamburglu, katıldı. Saat 19.00 da başlayan etkinlikte yaklaşık 2 saat piyano çalan Martello, dinleyenlerden  büyük ilgi gördü.  Kimi şarkılara eşilik eden dinleyenler, geç satlere kadar Hamburg limanına tepeden bakan, Gezi direnişinin Hamburg'da ki sembolik parkta geç saatlere kadar oturarak haftanın yorgunluğunu atmalarının yanı sıra dayanışmanın güzel bir örneğini daha gerçekleştirdiler.

 

Müziğin ruhunu yay

 

Başlattığı “klavierkunst” projesiyle hayatta yapmak istediği şeyi keşfeden Davide, dünyanın tüm başkentlerinde, o başkentlerin de en büyük ve önemli meydanlarında çalmak istediğine karar verir. Karavan vagonunun dış duvarına kocaman bir dünya haritası asar ve müzik yaptığı her şehri/ülkeyi işaretlemeye başlar. Türkiye’de olanları duyduğunda Sofya’dadır Davide, birçok Balkan ülkesini ziyaretinin ardından. Türkiye’de olanlar onu gerçekten üzüp endişelendirdiği için “Müziğin rahatlatıcı gücüne kimse karşı koyamaz, müzik bir cehennemi bile huzurlu bir kara parçasına dönüştürebilir” diyerek Sofia’da tanıştığı iki arkadaşıyla yola 12 Haziran Çarşamba günü yola çıkar.

Taksim’e gitmeden önce bir otel bulup yerleşmeyi düşündükleri halde karşılarına çıkan tüm yol işaretleri Taksim’i göstermektedir.

 

Davide Martello Kimdir ?

 

Klavierkunst” (piyano sanatı) ismiyle bilinen Davide Martello, Sicilyalı bir anne babanın çocuğu olarak Almanya’nın Lörrach kentinde doğar ve Kostanz’da yetişir.

Çocukken terk edilmiş bir piyano bulup onu en iyi oyuncağı haline getirmesiyle hayatı ileride gideceği yönü belirlemeye başlar. Henüz 7 yaşındayken babası oğlunun müziğe ne kadar ilgili olduğunu fark eder ve onu modern bir piyano tarzına yönelebilmesi için teşvik eder. Philip Glass, Michael Nyman, Yann Tiersen ve Aruro Stilteri gibi müzisyenlerden etkilenir ve hayatında müzik tutkusu o terk edilmiş piyanoyu keşfettiği günden bu yana peşini hiç bırakmaz.

Bir Hayalin Peşinden Koşmak

Davide kuaför olarak çalışmakta, bir yandan da müzikle aktif olarak ilgilenmekte, hayallerini de müşterileriyle paylaşmaktadır. Etrafındaki herkes onun eşsiz yeteneğinin farkındadır ve Davide’yi hayallerini gerçeğe dönüştürebilmesi için teşvik eder. 25 yaşından 27 yaşına kadar hayatta gerçekten yapmak istediği şeyin ne olduğunu düşünür, kendini tanımaya adar kendini. Bu arada sokak müzisyenleri dikkatini önceden olduğundan daha fazla çekmeye başlar.

Hans Eisler Müzik Okulu’nda okuma fikri önceden beri kafasını kurcalamaktadır. Okulun mülakatlarına gidip yetenek sınavına girdiği gün Kostanz’dan bir grupla birlikte çalma teklifi gelir. Sınava girip şansını dener, ancak bilinçli bir şekilde kötü çalıp yeteneğini gizleyerek mülakattan kaçıp gider. İki büyük şansın kapısını aynı anda çaldığı gün, kendisindeki müzik tutkusunu kalıpları belli bir disiplinin içine sığdıramayacağını fark eder.

Mülakatı bu şekilde terk ettikten sonra kuaför olarak çalışmaya devam eder ve her hafta sonu düzenli olarak farklı yerlerde çalmaya başlar. Ardından piyanosunu “kendi tarzınca” yenileme fikri çıkar ortaya. Piyanosunun içini açıp kendi deyimiyle “romantik parçaları” söker ve modernize eder.

İlk defa büyük bir kalabalığa İsviçre’de çalar. Göl kıyısına koyduğu piyanosuyla gölün içinde çalan bir İsa gibi gözükmektedir ay ışığında, böyle tasvir eder o büyülü geceyi…

O günden sonra kafasında çalmak istediği mekânlarla ilgili birçok fikir uçuşmaya başlar. Piyanosunu istediği yere taşıyabilmek adına emektar Volkswagen’inin arkasına bir karavan vagonu bulur, onu piyanosunu gittiği her yere taşıyabilecek şekilde modifiye eder. Berlin’den başlayıp Avrupa’da birçok şehre gider. Kayıtlarını cd’ler halinde satmaya başlar ve bu ona bir cep harçlığı yaratır; ancak müzik onun için para kazanmanın ötesinde, yaşayabilmesi için takip etmesi gereken bir hayat tutkusudur.