Daha önceden de gündeme geldiği gibi, Almanya'nın; İsviçre Bankalarından, Türkiye’yi yönetenlere ait hesap bilgilerini ele geçirdiği söyleniyordu…

Alman istihbaratının, Almanya- Türkiye arasındaki para trafiğini, özellikle de “Deniz Feneri" bağlantılı olarak, gözlemlediği ve belgelediği de sanılıyor…

Almanya’nın, AKP, Hükümetinin kısmen bilinen ama gerçekte çok tehlikeli Suriye politikasına ait gerçek bilgilere de ulaştığı tahmin ediliyor… AKP, hükümetinin destek verdiği, gruplara ait bilgelerin de Alman istihbaratının elinde olduğu düşünülüyor…

Alman Hükümetinin özellikle son yıllarda AKP Hükümeti nezdinde Türkiye’ye büyük tepkileri vardı… Hatırlarsanız, Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde Recep Tayyip Erdoğan’ın Almanya’daki Türklerle buluşması desteklenmemiş, soğuk bir tavır sergilenmişti… Alman basını da Recep Tayyip Erdoğan’ı çok sert bir şekilde eleştirmişti…

Tüm bunlar olurken, AKP’nin Almanlara karşı sessiz oluşu, tepki göstermeyişi, akıllara birçok soruyu da beraberinde getiriyordu…

AKP İktidarının, özellikle de Recep Tayyip Erdoğan’ın bu “dinlenme” nedeniyle Almanlara karşı eli mahkûm muydu? Cemaatin dinlemesiyle, Almanya istihbaratının dinlemesi, konu bakımından birbiriye örtüşüyor muydu, bu da ayrı bir merak konusu…

Almanya, elindeki tüm bilgileri bir koz olarak kullanarak, ülkesinin çıkarlarına katkı sağlamak için Türkiye’den bazı ödünler koparabilir… Türkiye’yi AB’de istemeyen Almanya’nın eli belki de bu nedenle rahatlamış oluyor…

İstihbarat denildiği zaman ülkemizde MİT, Dışişleri, İçişleri ve bazı bağlantılar aklımıza geliyor… Bu gibi dinlenilmelerde ilk suçlanacak kurumlar bunlar olması gerekirken; Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olurken, yerini Davutoğlu’na bırakması, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın da önemli bir bakanlığa getirileceği ya da görevinde kalacağı, İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın da bakanlıkta kalacağı tahmin edilirken, insanın aklına Başbakanın sırdaşları, karakutuları bu üçlü mü diye de sormamızı gerektiriyor…

Tüm bu olanları şöyle bir değerlendirdiğimiz zaman, önümüzde bu yönüyle ülkemiz adına çok büyük sorunlar yaşanacak, ya da Almanya’nın elindeki bilgileri ifşa etmemesi karşısında bizden ne gibi tavizler alacağını konuşacağız…

Görüldüğü gibi dünya çok küçük… Marshall Mcluhan’ın iletişim araçlarının gelişmesiyle birlikte kullandığı “Küresel köy “ kavramı gibi… Eskiden gizli bir şey konuşurken, dikkat yerin kulağı var denilirdi… Şimdi her yerde kulak değil ama böcek var… Kötü şeyler planlamışsan, hırsızlıklar yapmışsan, insanların canını yakacak eylemlere katkı sağlamışsan er geç ortaya çıkacaktır…

Bu tür dinlemeler elbette etik bir davranış değil ama bazılarını da yola getirmek için başvurulacak başka bir yoldur…

Bu konu, Almanya’ya verilecek tavizlerle kapatılırsa biz gerçekleri öğrenemeyeceğiz… Biz bu durumda önümüzdeki günlerde veya senelerde Almanya- Türkiye ilişkilerine odaklanarak bir sonuç çıkarmaya çalışacağız…

Beklemek gerekiyor…

Almanlar bu konuda acele etmeyecektir. Onların deyimiyle:

Eile mit Weile

Acele işe şeytan karışır…